Egemen aptal bir sırıtışla evden çıktığında az evvel hiç planlamadığı ve birden bire ağzından çıkan sözlere takıldı evet iki hafta sonra büyük bir sempozyum vardı ama buraya Fikret'le gitmek aklının ucundan geçmemişti, Fikret'le geçirdiği birkaç saat onunla aralarındaki o görünmez duvarı yok etmişti, onu her saniye görmek istiyordu, ailesinin sıcaklığı, ailesine düşkünlüğü ona kendi aile ilişkilerini hatırlatmıştı.
Bu kız çok güzeldi,küçük ağzı küçük burnu teninin kokusu her şeyiyle ateşe düşen pervane gibiydi.Radyoda çalan şarkıya eşlik ederken buldu kendini güldü, çoktandır aşık olmamıştı belkide bu kız ona bilmediği unuttuğu bir dünyanın kapılarını açmayı başarırdı.
Fikret yatağına uzanmış tavanı seyrediyordu o da Egemenden farklı değildi, iki hafta sonra Egemen'le üç gün geçirecekti tam tamına üç gün içinde pır pır eden kuşların sesini duyuyordu evet biliyordu Egemen ona hayatta dönüp bakmazdı, ama onun yanında olmak bile onun için yeterliydi varsın Fikret tek başına aşk yaşamanın ustası olmuştu.
İki hafta sonra Perşembe günü
Odaya girdiğinde Leyla ve Metin yerde oyun oynuyordu son iki haftadır biraz para biriktirebilmek için okula yürüyerek gidip geliyordu eve geldiğinde de dermanı kalmıyordu ama mecburdu.Okul konaklama ve uçak biletlerini karşılamıştı ama orada ekstra oluşabilecek durumlar için üzerinde para olması gerekiyordu,Metin ablasını görünce oyununu bıraktı,doğruca kucağına atlamaya çalıştı ama Fikret tutamayınca ikisi birden yere düştü,Leyla da onların üzerine atlayınca
"altta kalanın canı çıksın" diye bağırıp gülmeye başladı
Fikret gücünü topladı ikisini de yumuşak hareketlerle yere indirdi ve
"demek siz bana kumpas kurdunuz ha altta kalanın canı çıksın şimdi size gıdık canavarıyla tanıştırayım da görün"
İkisini gıdıklamaya başladı çocukların neşeli kahkaları dış kapıdan duyuluyordu Gülsüm anahtarla kapıyı açtı elindeki valizi kenara koydu hemen mutfağa geçti buzdolabındaki yemekleri çıkararak ocağa koydu yemekler ısınana kadar iki soluk almak istedi bütün gün Ayşe hanımların evini temizlemişti canı çıkmıştı çocukları okuyabilsin diye kocası da kendisi de bütün enerjilerini harcıyor yoktan var etmeye çalışıyorlardı.
Çocukların odasının kapısını açtı "hadi ellerinizi yıkayın yemek hazır olur birazdan"
"olmaz anne bunlar gıdık canavarından özür dileyene kadar bırakmam"
Leyla nefes nefese
"özür dileriz ama bir şartla"
"Neymiş şartınız"
"bize akşam küçük prensi okuyacaksın"
"bu akşam olmaz çok yorgunum"
"yaa ama biz çok istiyoruz"
"rahat bırakın ablanızı artık hem bizim başka bir işimiz var" göz kırptı içeriye geçti.Çocuklarda ellerini yıkamak için sırayla banyoya gittiler o sırada babaları da gelmişti.
"Hadi ben geldim Gülsüm siz çıkabilirsiniz"
Fikret ailesine baktı bu gizemli konuşmadan haberi yoktu
"kim nereye gidiyor"
"senle annen kızım şu yakındaki alışveriş merkezine gidiyorsunuz"
"o nereden çıktı baba"
"yarın sen Antalya'ya gitmiyor musun şöyle üstüne başına birkaç parça bir şeyler alın"
"ne gerek var baba benim kıyafetlerim iyi boşuna masrafa girmeye gerek yok"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu
Genel KurguBen Fikret Zeynep Doğan adımı hayatını kaybetmiş iki küçük çocuktan aldım, bir adama aşık oldum, tamda kitaplarda, filmlerdeki gibi büyük aşklardan ama onu geçmişin laneti ve ön yargılar yüzünden kaybettim, yıllar sonra tekrar karşılaştığımızda ihan...