19. Bölüm

197 38 0
                                    

 🎵 Watch you sleep- girl in red 🎵

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




🎵 Watch you sleep- girl in red 🎵

19. Bölüm

"Bir daha yapacak mısın?" diye sordu babamın zehir yeşili gözleri. Belki de ona benzeyen tek yerimdi gözlerim, üstelik benim yeşillerim de onunki gibi zehirliydi. Karanlık odanın içinden ona baktım, çocuktum belki fakat içimdeki asi en deli yaşlarındaydı. "Ben kötü bir şey yapmadım." demiştim ona meydan okuyarak. Babama meydan okumanın bedelleri olduğunu biliyordum, yine de yapmıştım bunu. Tek kaşı alayla havalanırken tehlikenin kokusu genzimi yakmıştı. "O halde kötü bir şey yaptığını fark edip hatanı anlayana kadar burada kalacaksın." demişti acımasız ses tonuyla. Gözlerimin kocaman açıldığını, gözyaşlarımın da gururumun sınırlarına kadar dayandığını hissediyordum ancak ağlamayacaktım onun karşısında.


Üzerime kapıyı kilitleyip beni ışıksız  bir odada yapayalnız bırakırken hiç vicdanı sızlamamıştı. Belki de bir vicdanı yoktu ya da varlığını unutmuştu. Bilmiyordum, daha küçücük bir çocuktum ve tek yaptığım insanlara annemi sormaktı. Annemi sorduğum için kapatılmıştım bu odaya, pişman değildim; kollarımı kendime dolayıp sessizce ağlarken pişmanlıktan değil yalnızlıktan ağlıyordum.


Bu anıyı ansızın hatırlamanın Arın'ın beni odaya kilitlemesiyle doğrudan bir alakası vardı elbette. Öylece yerde oturmuştum ve tıpkı o yaşımdaki gibi kollarımı kendime dolamıştım. Ağlamıyordum, artık çocuk değildim ve değmeyen insanlar için gözyaşı akıtmayı bırakmıştım. Arın tüm köprüleri yakmış olabilirdi, ben de aramızdaki uçuruma bırakmıştım her şeyi. Bunu iyiliğim için yaptığını söylemesi bile değiştiremezdi bu saatten sonra bir şeyleri, babamdan hiçbir farkı olmadığını kanıtlamıştı.


Ne kadar zaman geçtiğini bilemiyordum, zaman artık kavramını yitirmiş bir kelimeydi benim için. Biraz uyumuştum, sonra ani bir gürültüyle gözlerimi açtığımda beni karanlık karşılamıştı. Sinir bozucu da olsa odamın bir aydınlatması vardı fakat o gürültüyle birlikte her ne olduysa elektrik kesintisi yaşanmıştı. Artık çocuk olmadığımı biliyordum fakat karanlık bir odada kilitli kalmak travmalarımı gün yüzüne çıkarıyordu. Yattığım yerden doğruldum ancak hiçbir şey göremiyordum, acil durum aydınlatması bile yoktu siktiğimin odasında.


Sakin ol diyerek kendimi rahatlatmaya çalıştım ancak hiç faydası yoktu; nabzım çoktan iki katına çıkmıştı bile. Sıklaşan nefesimi düzenlemeye çalışarak el yordamıyla kapıyı buldum ve bir yumruk geçirdim. "Hey, kimse yok mu?" Koridordan hiç ses gelmediğinde gözlerimi kapatıp kafamın içindeki sesleri susturmaya çalıştım. "Karanlıktan korkuyorum." Küçük Nefes bunu kendi kendine tekrar ediyordu tıpkı büyüdüğünde ve yine yalnız kaldığında yaptığı gibi. Yaralı bir çocuk ruhu ve onun yıllar sonraki hali aynı odadaydı artık. İkisi de aynı endişeyle bakıyordu birbirine. Çocukluğumun elleri kaburgalarımı kırıyor ve göğsümün en derininde sakladığım acıları bulup dışarı çıkarıyordu.


ULUM: Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin