25. Bölüm

180 17 2
                                    

🎵 Can You Hear Me Now- The Score 🎵

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




🎵 Can You Hear Me Now- The Score 🎵

25. Bölüm


Her başlangıcın bir sonu olduğu doğruydu. Her sonun bir başlangıç olduğuysa şüpheli. Hangisi doğruydu bilmiyordum fakat hareketsiz bedenim bir çuval gibi taşınırken sona yaklaştığımı sanmıyordum. İçime zorla ektikleri umut tohumlarını büyütüp bir ağaç yapmıştım ve şimdi o ağaç köklerini ruhuma geçirip başını göğe kaldırmış ve varlığını herkese ispatlamıştı. Bu bir son değil, diyordu. Bir başlangıç da değildi ama kesinlikle bir son da değildi.


Arın'ı ölümün kollarında ölüm meleğinin insafına bırakmıştım ancak ölümün onu aldığına yine de inanmıyordum. Çünkü biliyordum; inanırsam devam edemezdim.

Bitmemişti.

Ben bitti demeden bitmeyecekti.


İç sesim alayla sırıtıp "Nasıl yapacaksın çok merak ediyorum." diyordu ve sağlam bir küfürle onu susturmaya çalışıyordum ancak zordu. Bedenime her ne yaptılarsa algılarım tamamen açıktı ancak parmağımı bile hareket ettiremiyordum. Ara sokaktan çıkmıştık ve bir arabaya adeta çuval gibi fırlatılmıştım. Canım yanmıyordu, hissedemiyor muydum yoksa göğsüm daha büyük bir acıyla yandığı için farkında mı değildim bilmiyordum. Hemen yanımda duran adamı tanıdığımı fark ettiğimde göğsüme kocaman bir ağırlık çöktü çünkü kendisi Bongar çetesinin lideriydi ve kafasının epey güzel olduğu bir anda tanışmıştık.


"Sen..." dedi çenemi kavrayıp alkol kokan nefesini yüzüme üflerken. "O gece inime kadar sızıp karşıma çıkma cesaretini göstermenden belliydi asi olduğun. Eğer tüm ülkeyi ayağa kaldıracağını bilseydim başkanın kızı falan dinlemez oracıkta ezerdim cılız bedenini."

Böcek mi eziyorsun diye karşı çıkmak istedim ancak yığıldığım koltukta öylece ona bakmak dışında hiçbir şey yapamadım. "Baban seni sağ olarak istemeseydi çoktan öldürmüştüm seni. Bunca yıllık düzenimi bozdun küçük fahişe, sana bunu ödetecek kişinin ben değil baban olması canımı sıkıyor."


Çirkin yüzü o kadar yakınımdaydı ki midemdeki her şey -ki midem bomboştu- boğazıma kadar tırmanıyordu. Araba hızla sokaklardan geçerken dışarıdaki kargaşayı duyuyordum. Alevler arada bir cama çarpıyordu, bazen silah sesleri bazen de kırılma ve parçalanma sesleri duyuyordum. Karşımdaki adama karşı sırıtmak istedim ancak yapamadım. Bak, bu benim eserim ve eserim sana girsin şerefsiz!


Konuşamadığımda ağzım daha bozuk oluyordu galiba. Keşke duyabilseydi.


"Göktabakada ifşaladığın tünellerden götüreceğim seni Mithra'ya," dedi arkasına yaslanırken. "İstersen yol boyunca eğlenebiliriz bebeğim, baban fişini çekmeden önce dünyadaki son saatlerini güzel geçirmiş olursun."


ULUM: Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin