🎵The Cinematic Orchestra- To Build A Home🎵13. Bölüm
Dünya acımasız bir yerdi.
Her zaman böyleydi ve hep böyle olacaktı. Aslında acımasız olan dünya değil biz insanlardık fakat acımasız olduğumuz yetmiyor gibi bir de suçu başka şeylere atardık. Kader derdik, şans derdik, şartlar derdik, Tanrı böyle istemiş derdik. Sürekli bir şeyler söyler ancak suçu asla kendimizde aramazdık. Hiçbir zaman kendimizi sorgulamaz, kararmış kalbimizi göğsümüzden çıkarıp ne halde olduğuna bakmazdık.
Biz insandık.
Dünyanın başına gelmiş en kötü şey bizdik. Eğer Tanrı varsa muhtemelen bizi yarattığı için pişmandı ve artık bizimle ilgilenmiyordu. Yaratıcımız bile bizi sevmiyorken bizim kendimizi sevmemiz beklenemezdi zaten. Bu çağda artık bir baba küçük kızını bile sevmiyordu ki, bir başka insanı kim nasıl sevebilirdi?
Babam beni sevmemişti. Hiç. Bir kere bile.
Beni bir deney malzemesi olarak kullanmış, hayatta kalıp kalmayacağım üzerine bir kumar oynamış ve tüm bunları yaparken bir kez bile tereddüt etmemişti. Benden hayatımı çalmıştı. Çocukluğum onun kumarında masaya koyulan bir bahisti ve ben kaybederken o ne olduğunu bilmediğim bir ödül kazanmıştı. Bana yaşattığı bu şeyin beni korumak için olduğuna inanmıyordum çünkü en derinimde hissediyordum; babam hiçbir zaman bu kadar düşünceli bir adam olmazdı. Bambaşka bir şey vardı bu işin içinde.
Kapalı olan göz kapaklarımdan birkaç damla yaş yanaklarıma doğru süzülürken ''Neden?'' diye fısıldadım cansızca. ''Neden beni sevmedin baba?'' Gözlerimi açtım, kendi odamın tavanı karşıladı beni ilk olarak. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum ancak onun dışındaki her şey bir çivi gibi çakılıydı zihnimin içinde. Araştırma merkezine gitmiştik ve ben orada gerçeklerle örülü bir duvara çarpmıştım. Son öğrendiğim gerçek bardağı taşıran son damla olmuştu ve bedenim daha fazla dayanamayarak bilincimin kapanmasına neden olmuştu.
Arın da bana yalan söylemişti; kardeşi burada değildi ve hiç olmamıştı. Bir planı vardı ve onun uğruna beni kandırmıştı. Bana gerçekleri vermesi bile beni kandırdığı gerçeğini değiştirmiyordu ve artık tüm bunları hazmedemiyordum. Beynim patlayacak gibiydi.
Kolumu kaldırıp saatime bakmak istedim ancak saatim kolumda yoktu, güçlükle yarı oturur pozisyona geçtim ve yatağımın yanındaki komodine baktım ancak orada da yoktu. Bir yerde düşürdüysem gerçekten çok yazık olacaktı çünkü dün gördüğüm her şeyi ona kaydetmiştim ve kaybolmasını istemiyordum. Belki de Arın almıştı, bilmiyordum, dün gece bayıldıktan sonra neler yaşandığına dair hiçbir fikrim yoktu. Eve nasıl girmiştik, odama nasıl çıkmıştık, birine yakalanmış mıydık gibi sorular şimdilik benim için gizemini koruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULUM: Son Nefes
Science FictionDünya'nın son savaşını vermesinin üzerinden yıllar geçmiş, köklü ve yıkılmaz medeniyetler tarihin tozlu sayfalarına karışmıştı. Artık yeni bir dünya düzeni vardı ve bu düzenin en güçlüsü ULUM'du. Başkentleri sahte bir gökyüzünün altına inşa edilmiş...