GİRİŞ

1.2K 113 224
                                    



Başladığınız tarih ve saati buraya yazar mısınız?


Dünyanın, son büyük savaşını verip yok olmanın kıyısından dönüşünün ve nüfusun yarıya düşüşünün üstünden yıllar geçmiş, insanlık en büyük sınavını vererek yeniden hayata tutunmaya çalışmıştı. Bir zamanlar tüm dünyaya kafa tutan ve yönetim gücü elinde olan ülkeler bir bir yok olmuş, ırklar birbiri içine geçerek yeni ülkeleri meydana getirmişti. Savaşın ardından tüm dengesi değişen dünya, her anlamda bir yenilenme sürecine girmiş ve kendi iç meselelerine yoğunlaşan ülkeler ayakta kalma mücadelesi verirken bir süreliğine savaşmayı kenara bırakmıştı.


Elbette insan var oldukça savaşlar ve yıkımlar var olmaya devam edecekti. Daha fazlasına sahip olma arzusu insanlığın içinde olduğu sürece, elindekilerle yetinmeyi bilmeyen her insan ve her ülke bir başkasının elindekilere göz dikecek; en güçlü olmayı dileyen her devlet gücü elde etmek için karşısındakini ezmekten geri durmayacaktı.

Tarihin 2127'yi bulduğu zamanlarda yeni dünya düzeninin en güçlü ülkelerinden biri ULUM olmuştu. Adı, eski dilde bilim anlamına gelen bu ülke üç yıl süren savaşın ardından kurulan ilk ülke olmuştu. Köklü birkaç ailenin ve bir grup bilim insanının çabasıyla kurulmuş, savaşın ardında bıraktığı yıkımı tamir etmek yerine yeni bir sayfa açarak her şeye en başından başlamıştı. Ülke sınırları, iklim değişikliği ve nükleer silahların en az yok ettiği topraklarda olduğu için çok daha şanslılardı. Kimyasal silahların meydana çıkardığı yeni hastalıklar için tedavi yöntemleri bulmuş, büyük tıbbi merkezler kurarak halklarını tedavi etmişlerdi. İnsanlar bu yeni ülkeye gitmek için akın akın göç talebinde bulunuyordu fakat ULUM yönetimi yalnızca eğitimli ve sağlıklı bireyleri ülkeye kabul ediyordu.


İzledikleri bu politika ilk yıllarda başarılı bir şekilde işlemiş, az sayıdaki eğitimli nüfusu kontrol etmek kolay olduğu için bir sorun yaşamamışlardı. Devam eden yıllarda ise, eski dünya düzeninin artık mevcut olmaması ve kaosun hala hüküm sürmesi insanları bir çare aramaya itmiş ve ULUM'dan haberi olanlar bu yeni ülkeyi kurtuluş olarak görmeye başlamışlardı. Ülkeye kaçak girişler başlamış, ULUM'un askeri gücü onları engellemekte yetersiz kalmıştı. Üstelik diğer ülkelerden de göç almaları konusunda baskı görmüşlerdi. Ülke yönetimi bir karar alarak göç kurallarını esnetmiş, daha fazla insanı vatandaşlığa kabul etmeye başlamıştı. Bunun yanı sıra ülkenin gelişmiş sağlık sektörünü bir ticaret kapısı olarak kullanma kararı almışlar ve yurt dışından hastaları kabul ederek onları tedavi etmeye başlamışlardı. Tedavi için yüklü miktarda paralar ödeniyor ve hastalar iyileştikten sonra ülkeyi terk ediyordu.


ULUM'daki bu yeni düzen yalnızca nüfusun artmasına etki etmemişti. Ülkenin tamamında değişiklikler meydana gelmiş ve şehir planları değişmişti. Eğitimli ve statü sahibi insanların yaşadığı şehrin adı Mithra'ydı. Romalıların zeka tanrıçası Athena'ya verdikleri bir isimdi bu. Teknolojinin her türlü nimetinden faydalanılarak kurulmuş bu şehir aynı zamanda başkentti ve gök tabaka adı verilen sahte bir gökyüzünün altına inşa edilmişti. Tıbbi merkezler ve okullar buradaydı, yönetim buradan gerçekleştiriliyordu ve şehre giriş çıkışlar kontrollüydü.


Dağların tanrısı anlamına gelen Urea adlı şehirde tarım ve hayvancılık faaliyetleri yürütülüyordu. Nüfusun çoğunluğunu göçmenlerin oluşturduğu şehirde uçsuz bucaksız tarlalar, büyük fabrikalar ve çiftlikler vardı. Küresel ısınma ve iklim değişikliği yüzünden tarım yapmanın giderek zorlaştığı yeryüzünde, Urea gibi bir şehrin varlığı oldukça büyük önem arz ediyordu.


Son şehir Larv'dı. Roma inancına göre insanlara bela olan tehlikeli ruhlara verilen bir isimdi bu. Ülkeye göç yoluyla girmiş, eğitimsiz, ağır işlerde çalışan insanların yaşadığı şehre bu adı vermelerindeki sebep oldukça açıktı. Onları, bela olarak görüyorlardı. İkinci sınıf insan muamelesi gören bu insanlar, kendilerini ayrıcalıklı gören Mithra'lıların yapmaktan kaçındığı işleri yapıyorlardı. Şartları oldukça kötü olan tesislerde çalışıyorlar, göktabakanın dışında kalan yıkıntıya dönmüş bir şehirde yaşıyorlar ve şehirdeki yüksek suç oranına karşılık hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Larv, güvenlik güçlerinin kontrolü sağlamakta epey zorlandığı tehlikeli bir yerdi.


ULUM, yönetim adı verilen bir topluluk ve onlara başkanlık eden bir kişi tarafından yönetiliyordu. Yönetimin büyük çoğunluğu ülkeyi kuranların soyundan gelenlerden oluşuyordu ve mevcut başkan Baran da onlardan biriydi. Zeki, kararlı ve çoğu zaman gaddar bir adamdı fakat özellikle Mithra halkı tarafından sevilirdi çünkü insanlara gösterdiği iki yüzü vardı ve Mithra'lılar genelde iyi olan tarafı görürdü. Bu ikiyüzlülüğün kötü tarafına maruz kalanlar Larv ve Urea halkıydı. Çoğunluğu göçmenlerden oluşan bu insanlar açıkça söylenmeyen ancak alenen ortada olan bir ırkçılığa maruz kalıyordu.


Başkan Baran, karısını yıllar önce kaybetmiş ve bir daha hiç evlenmeyerek iki kızıyla birlikte yaşamaya başlamıştı. Büyük kızı Beliz tam onun istediği gibi bir evlattı. Babasının danışmanlarından biriydi, eğitimini ekonomi ve siyaset üzerine almıştı, kurallara uyar ve kendisine söylenenleri itiraz etmeden kabullenirdi. Küçük kızı Nefes ise ablasının tam tersi bir karaktere sahipti. Çocukken yaşadığı bir travma yüzünden çocukluk anılarının çoğu silinmişti, öfke kontrol problemi yüzünden tedavi görmüştü ve eğitimine devam ettiği Tıp Fakültesine babasının zoruyla gittiği için isyankar ve mutsuzdu. Onun bu asi tavırları herkesin iyi bir baba ve başkan olarak tanımladığı Baran'ın gerçek yüzünü görmesine neden oluyor ve babasından nefret ediyordu.


Son günlerde, halk arasında kulaktan kulağa yayılan ancak basında yer almayan kayıp vakalarının artması nedeniyle çıkan sesler birçok kişiyi tedirgin etmeye başlamıştı. Özellikle Larv ve Urea'da görülen bu vakalar yüzünden ufak çaplı ayaklanmalar çıkıyor ancak güvenlik güçleri bunları bastırıp eylemlerin büyümesine engel oluyordu. Sınır dışı edilmekten korkan insanların çokluğu göz önüne alındığında eylemlerin büyümemesi ve insanların günlük hayatlarına devam etmesi çokta garip karşılanmıyordu. Dünyanın geri kalanı hala toparlanamamıştı ve Larvda yaşamak bile sınır dışı edilmekten çok daha iyi diye düşünüyorlardı.


Belki de bu insanların yanıldığı çok konu vardı ve ULUM'u bekleyen tehlikeler yalnızca dış güçler değildi. Zaman, tahmin edilenden daha hızlı akacak ve sırlar tek tek açığa çıkarken ULUM kendi savaşını vermek zorunda kalacaktı.


Bu kitapta kullandığım tüm şarkıları ve kitabın ruhuna uyduğunu düşündüğüm diğerlerini Spotify'da tek bir çalma listesinde topladım. "Son Nefes" çalma listesi olarak ya da destinaavci kullanıcı adıyla ulaşabilirsiniz.

Instagram: destinaavcii/destinaninkaleminden

ULUM: Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin