5 Haziran 1987
"Selam! Yine ben!"
Jisung kızıl saçlı çocuğu duvara sıkıştırmış gülümsüyordu fakat kızıl saçlı çocuğun gözleri sonuna kadar açılmış önünde duran çocuğa bakıyordu. Kendisinden kısaydı ve bu onun küçük olduğunu gösteriyordu. Böyle bir terbiyesizliği nasıl yapardı?
"Edepsiz!"
Kızıl saçlı çocuk elleriyle önünde duran çocuğu ittirdi. Sert ittirdiği için Jisung dengede duramayıp yere düşmüştü. Kızıl saçlı kaşlarını çatarak konuştu "Ne yapıyorsun sen!?"
Jisung yerde doğrulmuş poposunu ovuşturuyordu. Çok sert düşmüştü ve poposu acımıştı. Ona ateş çıkaran gözlerle bakan kızıl saçlı çocuğa döndü. "Asıl sen ne yapıyorsun be! Ne kadar acıdı haberin var mı senin? Ah benim güzel popom!"
"Umurumda değil! Beni duvara sıkıştıran sendin! Oh iyi olmuş! Edepsiz!"
Kızıl saçlı çocuk daha fazla orada durmadan koşarak evin yolunu tuttu. Jisung yerden destek alarak kalktı. Hala canı çok acıyordu ne kadar güçlü ittiyse yere sert çarpmıştı. Jisungun tek amacı tanışmaktı fakat bu huysuz her defasında ona hakaret ediyordu.
Heykelin yanına gidip oturdu. Bir süre orada oturup kızıl saçlı çocuğun dediklerini düşünüp daha çok sinirleniyordu. Hyunjinin ayakkabılarını görünce kafasını kaldırdı. Hyunjin sırıtmış ona bakıyordu. "Ne oldu? Yine dayak mı yedin?"
Hyunjin Jisungun yanına otururken konuştu. Jisung Hyunjinin dediklerinden dolayı daha çok sinirlenmişti. O çocuk çok huysuzdu ama Jisungda çok inatçı birisiydi ve pes etmek gibi bir niyeti de yoktu. Her ne olursa olsun o çocukla tanışacak ismini öğrenecekti.
"Hayır! Yine o çocuk ona bir şans daha verdim fakat o beni yere itti hatta üstüne bana tekrar hakaret etti!"
"Ne dedi?"
"Edepsiz! Bana "Edepsiz" dedi!"
Hyunjin gülmesini tutamamış kahkahalara boğulmuştu. Jisung arkadaşının bu halini görünce omzuna hafif bir yumruk atmıştı. Hyunjin gülmeyi bırakıp ayağa kalktı. Arkadaşına dönüp suratına baktı. Ellerini Jisungun kafasına koyup konuştu. "Onu durmadan takip edersen seni yanlış anlar şapşal"
Jisung arkadaşına çatık kaşlarla bakıyordu. "Peki nasıl yapacağım? İsmini öğrenmek istiyorum onunla tanışmak istiyorum!"
Hyunjin kendisini geri çekip elini çenesine koydu. Heykele baktı ve bir şeyler düşündü. Bulduğunda işaret parmağını havaya kaldırıp konuştu. "Buldum!"
"Onu bu sabah bizim meyve topladığımız bahçede gördüm. Bir kaç meyve topluyordu. Belki de tekrar oraya giderse onunla tesadüfen karşılaşmış gibi yapabilirsin"
Jisung arkadaşının fikriyle ayağa kalktı ve devam etmesini bekledi. "Ama bu sefer ona çok fazla yaklaşıp rahatsız etme!"
Jisung hızlıca kafasını sallayıp onayladı. Bu planı gerçekleştirmeleri için yarını beklemeleri gerekiyordu. Yarın aynı saatte Hyunjinlerin bahçesinde buluşacaklar ve sanki tesadüfen orada karşılaşmış gibi yapıp tanışacaklardı.
Jisungun keyfi yerine gelmişti. Fakat annesinin onu alışveriş için yanına çağırmasına dek. Şimdi elinde annesinin aldığı kıyafetleri tutuyordu. Annesi alışveriş yapmayı çok seven biriydi. Gençken -ki hiç yaşlanmış gibi durmuyor- bu kasabanın güzeli seçilmişti. Babası da annesini oradan görüp aşık olmuştu zaten. Diğer erkekler annesinin sadece güzelliğine aşık olurlardı. Annesi bunu hiç sevmezdi sanki tek yeteneği güzel olmasıymış gibi hissederdi. Fakat annesi çok güzel piyanoda çalıyordu. Jisungun uyuyamadığı her gece piyanoya geçip hem masal anlatır hem de piyanoyu çalardı. Babası annesinin sadece güzelliğine değil bir gün onu tek başına piyano çalarken görmüş annesini bir kez daha sevmişti. Jisung büyüdüğü zaman annesi ve babası gibi harika bir aşkı tatmak istiyordu. Masallardaki gibi.
![](https://img.wattpad.com/cover/256916291-288-k423463.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUMMER -Minsung
Fiksi Penggemar!✔! Han Jisung bir yaz tatilinde kasabaya bu kadar güzel birinin gelebileceğini ve geleceğini tamamen değiştireceğini bilmiyordu.