Sabah yüzüme vuran güneşle uyandım. Buradan gittiğimden beri hiç böyle güzel bir uyku çekmemiştim. İçimde hala bir korku ve endişe barındırıyordum fakat yine de gözlerimi tekrar burada açmak beni iyi hissettirmişti. Elimle güneşi engelledikten sonra yatakta doğruldum. Hala biraz canım acıyordu fakat Seungminin sürdüğü merhemler işe yaramıştı.
Saçlarımı karıştırdığımda kapı çaldı. "Minho?" Gülümseyip konuştum "Gelebilirsin Seungmin" Seungmin yavaşça kapıyı açıp kafasını çıkardı ve etrafa bakındı ardından müsait olduğunu anlayınca kapıyı daha çok araladı. "Günaydın!" Neşeli sesiyle konuştuğunda gülümseyip elimi kaldırdım "Sana da günaydın"
Hemen pencerenin yanına ilerleyip perdeyi çekti. Güneşin parıldayan ışığı odayı daha çok aydınlattığında gözlerim kamaşmıştı. Gülerek yanıma geldi ve yatağın ucuna oturdu. Yüzümdeki yaralara bakıyordu. "Bugün biraz daha iyisin" Kafamı salladım "Senin sayende. Teşekkür ederim" Seungmin göz devirdi ve bıkkın nefes verdi "Ciddiyim Minho teşekkür etmeyi bırakmazsan bir yumruk da benden yiyeceksin"
Güldüm ve ellerimi iki yanıma kaldırdım. "Lütfen bana vurmayın Seungmin bey" İkimizde gülmeye başladığımızda yataktan kalkıp kapıya ilerledi. "Kahvaltı hazır istediğin zaman gelebilirsin" Kafamla onayladığımda kapıyı kapatarak çıktı.
Bende sonunda yataktan kalktığımda her zaman özlediğim kasabanın manzarasına bakmak için pencereye ilerledim. Ellerimi cama dayayıp gözlerimi dışarıda dolaştırdım. Bugün harika bir yaz havası vardı. Bir kaç küçük çocuk sokaklarda oyunlar oynuyor birbirleriyle konuşuyordu. Bir anlığına tekrar eskiler kafamda canlandı.
Gözlerim dolduğunda hemen yukarı bakıp akmasını engelledim. Pencerenin yanından ayrılıp elimi yüzümü yıkamak için odadan çıktım. Kapının yanında kendi bavulumu görünce şaşırdım. Seungmine baktığımda salondaki masaya malzemeler yerleştiriyordu. Ona baktığımı anlayınca durup konuştu "Ah sen uyuduğunda bende arabandan bavulunu getirdim" Gülümseyip kafamı biraz eğdim "Teşekkür ederim" Seungmin elini sallayıp "Önemli değil" Dedikten sonra malzemeleri koymaya devam etti. Ben de günlük işlerimi hallettikten sonra yanına geldim.
Masaya oturup birlikte yemeye başladık. Televizyon izlerken ona döndüm "Bugün bir yere gidecek misin?" Bana bakıp biraz düşündükten sonra konuştu "Evet markete gitmem gerek dün almadığım malzemeleri alacağım. Neden?" Yemeği yuttuktan sonra "Seninle gelebilir miyim?" dedim.
Yediği yemek boğazında kalıp hemen öksürmeye başlamıştı. Aceleyle sırtına vurup ona su verdiğimde öksürmeyi bırakmıştı. "İyi misin?" Kafasını sallayıp beni onayladıktan sonra bardağı masaya bıraktı. "Minho bunun güvenli olmadığını biliyorsun eğer biri seni görürse yine Hyunjin gibi olabilir" Kafamı salladım "Haklısın" Kolunu omzuma attı ve burukça gülümsedi. "Hala onlarla konuşuyor musun? Benim hakkımda hiç konuştular mı?" Elini indirip masaya koydu. Biraz öksürüp ciddileştiğinde tam olarak ona döndüm.
"Sen gittikten sonraki bir kaç ay herkes sana çok sinirliydi. Ben bile çok sinirliydim fakat yine de bir nedeni olduğunu düşündüm. Mektup da dendiği gibi yaz tatili geldiğinde Jisung erkenden koşarak kasaba girişinde bekledi. Fakat hiç kimse gelmedi. Bunu 4 yıldır yaptı. 4 yılın her yaz tatilinde kasaba girişine koşup gecelere kadar seni bekledi. Hyunjin, Felix, Jeongin ve ben onun bu hallerine çok üzülüyorduk. Fazla yıpranmıştı. Yemeden içmeden kesildi. Zaten zayıftı daha fazla zayıfladı. Yıllardır kimseyle konuşmadı. Ailesi bize nedenini sorduğunda onlara açıklamak zorunda kaldık. Jisung artık daha sık bayılmalara başlamıştı. Bazen bütün gün ağlamaktan bazense açlıktan."
Gözümden yaş akmamasını sağlayarak sıktığım elimle Seungmini dinliyordum. Elimi o kadar sıkıyordum ki tırnaklarım derime batmaya başlamıştı. Seungmin bunları anlatırken yüzüme bile bakmıyordu. Ben de sadece duvara bakıyordum. Jisunga çok kötü şeyler yaşatmıştım. O bunları hak etmemişti. Ben iğrenç bir insandım.
"Yıllar geçtikçe artık kimse senin hakkında konuşmadı. Sanki hiç bizimle karşılaşmamışsın sanki hiç var olmamışsın gibiydi. Tabii ben her zaman geri gelmeni düşünüyordum. Hatta Jisung kasaba girişinde beklemeyi kestiğinde bu sefer bekleyen kişi ben olmuştum."
Seungmine baktığımda ağladığını gördüm. Sadece Jisung değil beni seven, önemseyen bütün insanların kalbini kırmıştım ben. Seungminin düşen göz yaşları kendimden daha fazla iğrenmeme neden oluyordu.
"Yıllar geçtikçe Jisung artık normale dönmeye başlamıştı. Ama bazı geceler hala ağladığını söylüyordu ailesi. Ablası evlendiğinde ailesi de ablasıyla birlikte gitti. Jisung daha iyiydi. Oda sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyordu. Sonrasında Hyunjin onunla birlikte kalmaya başladı. Hyujin ile daha fazla yakınlaştılar."
Seungmin göz yaşlarını silip devam etti. "Felix tatil için Avusturalya'ya gitmişti. Geri döndüğünde yanında biri daha vardı." Hemen bakışlarımı ona çevirdim. Oda bana bakıp güldü. "Sevgilisiymiş" Şaşırmıştım. "Bang Christopher Chan" Kafamı sallayıp gülümsedim. "Hepimiz buna çok sevinmiştik"
"Herkes hala burada mı?" Sorumla bana dönüp kafa salladı "Evet herkes hala burada. Burayı terk etmeyeceğimize dair söz vermiştik eskiden birbirimize" Gülümsedim ardından tekrar ona döndüm "Sence Hyunjin çoktan Jisunga söylemiş midir? Biraz düşündükten sonra omuzlarını silkti "Bilmiyorum fakat söylememiştir diye umuyorum"
Ayağa kalkıp masayı toplamaya başladığında ben de kalkıp ona yardım ettim. Ardından koltuğa oturduğumda Seungminin giyinmiş olduğunu gördüm. Yanıma gelip bana baktı. "Hala gelmek istiyor musun?" Kafamı hızla salladığımda gülüp arkasından bir şapka çıkardı. "O zaman bunu tak" Kafamı sallayıp gülümsedim.
Giyindikten ve şapkamı taktıktan sonra evden ayrılmıştık. Seungmin ara sokaklardan girip kimseye görünmeyeceğimizi söylemişti. Arkasından ayaklarına bakarak ilerliyordum. O döndüğünde ben de neresi olduğunu görmeden dönüyordum. Durduğunda ben de duruyordum.
Tekrar bir yerde durduğunda ağrıyan boynum yüzünden yavaşça kafamı kaldırdım. İlk önce gök yüzüne bakıp gözlerimi kapattım ve boynumu ovaladım. Ardından tekrar başımı ön tarafa çevirip ovalamaya başladım.
Gözlerimi açtığımda uzağımda gördüğüm beden ile buz tuttum. Beynim durmuştu. Bütün algılarım durmuştu. Öylece dona kalmıştım. Her zamanki gibiydi. Her zamanki gibi çok güzel.
----------------------
Normalde burada kesmeyecektim ama neden olmasın ehehehe
Oy ve yorumlarınız benim için önemli~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUMMER -Minsung
Fanfic!✔! Han Jisung bir yaz tatilinde kasabaya bu kadar güzel birinin gelebileceğini ve geleceğini tamamen değiştireceğini bilmiyordu.