Gözlerimi açtığımda anlık gelen aydınlıkla yüzümü buruşturdum. Kolumla yüzümü siper edip gözlerimi tekrar açmaya çalıştım. Yüzüme vuran güneş yakıcı değildi fakat güzel bir sıcaklığı vardı. Tanıdık güzel bir koku geldiğinde gözlerimi tamamen araladım ve etrafıma baktım. Jisungun odasında Jisungun yatağında atıyordum. Dün gece gitmeme izin vermemişti ve birlikte uyumamızı söylemişti. Tabii ki ilk söyleyişinde kabul ettim.
Yüzümde salak bir gülümseme oluşurken yan tarafıma baktım fakat aradığım bedeni görememiştim. Elinle yan tarafımdaki yastığı çekip burnuma getirdim. Kokusu yastığa sinmişti ve harika kokuyordu. Ardından daha fazla onsuz kalamayıp yatakta doğruldum. Günlük işleri hallettikten sonra hızla aşağıya indim.
Merdivenlerden hızlı hızlı inip salondan geçtim ve mutfağa girdim. Jisung arkası dönük yemek yapıyordu. Bir süre onu izledikten sonra dayanamayıp arkasından kollarımı beline doladım ve burnumu ensesine götürüp kokusunu içime çektim. Küçük bir kıkırtı bıraktı ve arkasını döndü. "Günaydın" Gülümsediğinde güzelliği daha fazla ortaya çıkmıştı. O güldükçe içimdeki kelebekler çıldırıyordu. Gülüşü benimde gülümsememi sağladıktan sonra onu gülüşünden öptüm. "Günaydın"
Kollarını boynuma dolayıp beni bir kez daha öptüğünde bu duruma gelebildiğimiz için içimdeki çığlıkları tutmaya çalışıyordum. Buraya ilk geri dönüşümde Jisungun beni asla affetmeyeceğini düşünüyordum. Bu yüzden asla kendime güvenmiyordum ve her defasında kendimi daha fazla üzmekten başka bir şey yapmıyordum. 8 yıl boyunca tek hayalim buraya geri dönüp Jisung ile tekrardan mutlu olabilmekti. Şuan bu hayalimi yaşıyor olabilmek benim için bir mucizeydi.
"Ne yapıyorsun?" Jisung geri yemek yapmaya dönerken ben arkasından tezgaha dayandım ve onu tezgahla arama aldım. Bir an bile olsa ondan ayrılmak istemiyordum. Zaten 8 yıl boyunca ayrı kalmıştık artık asla ayrılmayacağız.
"Kahvaltı hazırlıyorum ardından birlikte Felixin kafesine gitmeliyiz" Kaşlarım çatılırken kafamı ona çevirdim. "Neden?" Gülümserken bana baktı ve yanağıma bir öpücük daha kondurdu. Tamam bu öpücükler durmazsa kalp krizinden ölebilirdim. "Hyunjin ve Jeongin ile konuşmaya" İkilinin ismini duyunca bile içime bir ürperti gelmişti. Onları -özellikle Jeongini- masum ve kimseye zarar veremez birileri olarak görüyordum fakat o yumruklardan sonra hiçte öyle olmadıklarını çok iyi anlamıştım. Yumruklar o kadar güçlüydü ki hala yüzümde bir kaç yara vardı.
Jisung korkumu anlamış olacak ki gülüp yanağıma bir öpücük daha kondurdu ve sakinleştirici sesiyle konuştu. "Korkma onlarla konuştum ne olursa olsun bir kavga çıkmayacak" İçim biraz daha rahatlarken bende gülmeye başladım. Kendimden küçük çocuklardan bu kadar korkmam biraz kötü hissettirmişti.
Son tabağı da masaya yerleştirdiğinde onunla birlikte masaya geçtim. Birlikte kahvaltı yaparken gözlerimi ondan alamıyordum. Küçüklüğünden beri tombul yanaklarından dolayı her yemek yediğinde yanakları daha da tombul oluyor bir sincaba benziyordu. Sincap demişken aklıma bilekliğimiz geldiğinde bileğine baktım. Bilekliği göremeyince biraz yüzüm düşmüştü fakat unuttuğunu falan düşündüm. Kendi bileğimdeki bilekliğe baktığımda bu bilekliği asla çıkarmamıştım. Geldiğimden beri fark etmesi ve onu asla unutmadığımı görmesini istiyordum.
Bakışları beni bulduğunda şişmiş yanaklarıyla birlikte gülümsedi. "Çok tatlısın" Aklımdan geçirdiklerim dilime ulaştığında yanakları kızarmıştı ve kafasını aşağıya indirip yemeğine odaklandı. Utandığı zaman aşırı tatlı oluyordu ve bu kalbim için hiç iyi değildi.
"Doktor ile ne konuşmuştunuz?" Sorumla birlikte bir anda yemek boğazında kalmış ve öksürmeye başlamıştı. Yanlış bir şey mi sordum diye düşünürken hemen ona su uzattım. Doktor ile konuşmalarını bana hiç anlatmamıştı ve önemli olduğu belliydi. Öksürükleri dindiğinde bana gülümsemiş ve ayağa kalkmıştı. "Hadi gidelim onları bekletmek istemeyiz" Ardından beni beklemeden merdivenlerden odasına çıkmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUMMER -Minsung
Fanfiction!✔! Han Jisung bir yaz tatilinde kasabaya bu kadar güzel birinin gelebileceğini ve geleceğini tamamen değiştireceğini bilmiyordu.