14 Haziran 1988
Jisung kalktığında biraz masasında oturmuş verilen ödevlerle uğraşıyordu. Yaz tatilini çok severdi fakat her zaman öğretmenler daha çok ödev verirdi. Yaz tatili çocukların dinlenmesi içindi neden ödev veriliyordu ki?
Sıkıldığı zaman ofladı ve masanın başından kalktı. Odadan çıkarken ayağına batan şeyle acıyla bağırdı ve ayağını tuttu. Acısı azalmaya başlarken bastığı şeye baktı. Ablasının onun için yaptığı örgü bileklikti. Eline alıp baktı. En sevdiği mavi ve beyaz renklerinde yapılmıştı ve üzerinde metalden sincap vardı. Ablası ve annesi ona bu şekilde seslenmeyi severdi ve onun bir sincaba benzediğini söylerlerdi.
Bilekliği bileğine taktı bir süre daha inceledikten sonra odadan çıktı. Her zamanki gibi merdivenlerden kayarak aşağıya indi. Salondan mutfağa geçti ve Bayan Heiye öpücük verdikten sonra dışarı çıktı.
Ablasını dışarıda masada otururken ve papatyalardan taç yaparken gördü. Hemen merakla yanına oturdu ve izlemeye başladı. Papatyaları özenle kıvırıyor ve birleştiriyordu. Örgü örer gibi örüp bir papatya daha ekliyordu. Jisung parlayan gözlerle her hareketini izledi. Kendisi de eline üç papatya alıp onu taklit ederek yapmaya çalıştı.
Hea Young kardeşinin bu haline gülüp elindeki papatyaları bırakıp ona yardım etmeye başladı. "Bak şimdi 3 tane papatyayı çapraz koyuyorsun. Sonra bir örgü örüyorsun. Ardından bir papatya daha ekliyorsun. Dalları örgünün üzerinden geçiriyorsun. Bir papatya daha alıp aynı işlemi yapıyorsun."
Jisung ablasının da yardımıyla papatyaları örüyor ve yerleştiriyordu. Bir kaç dakika ablasının yardımıyla birlikte papatyaları birleştirdikten sonra papatyalar bir taç görünümünü almaya başlamıştı. En sonunda bitirdiklerinde papatyalardan tacı tamamlanmıştı.
Jisung elindeki yaptığı esere bakıyordu. Çok güzel olduğunu düşünüyordu ve daha güzel olabilmesi için tacı sahibinin takması gerektiğini düşündü.
Jisung hemen elindeki taçla birlikte bisikletine bindi. Hea Young ise arkasından şaşkın bakışlarla bakakalmıştı. Jisung bisikletini çarşının ortasına kadar sürdü. Geldiğinde aradığı kişiyi hiçbir yerde bulamayınca üzüldü. Son zamanlarda onu göremiyordu ve bu Jisungu çok üzüyordu.
"Jisung?"
Jisung arkasını döndüğünde heykelin altında oturan Min Hanayı gördü. Bisikleti heykele dayadı ve yanına oturdu. Min Hana Jisungun yüzünü asık görünce meraklandı. "Ne oldu?" Jisung Min Hanaya döndü. "Minhoyu hiç gördün mü?" Min Hana kaşlarını çattı. "Oda kim?" Jisung Min Hananın Minhoyu tanımamasına şaşırmıştı. "Yeni taşınanlar görmedin mi?"
Min Hana kafasını olumsuz anlamda salladıktan sonra önüne döndü. Jisungun elindeki tacı görünce gözleri açıldı ve hayranlıkla baktı. "Jisung! Bu ne kadar da güzel!"
Jisung Min Hananın bağırmasıyla ona baktı. Bir şey olduğunu sanmıştı fakat sadece elindeki taca bakıyordu. "Bakabilir miyim?" Jisung tereddüt etti. Bu taca sadece sahibi dokunmalıydı. Fakat arkadaşı dokunsa bir şey olmazdı değil mi?
Jisung Min Hanaya kafa salladı. Min Hana hemen eline alıp inceledi. Jisung ise bir şey olmasın diye pür dikkat izliyordu. Min Hana Jisunga tacı uzattı. "Bana takar mısın?" Jisung daha çok tereddüt etmeye başlıyordu fakat bir kereliğine takması bir şey değiştirmezdi.
Tacı eline alıp Min Hananın saçına yerleştirdi. Onda da güzel durmuştu ama emindi ki sahibinde daha güzel duracaktı. Min Hana ayağa kalkıp mağazalardan birine girdi ve kendisine baktı. Kalbi heyecanla atıyordu. Ona göre kesinlikle çok güzel olmuş hatta bir prenses gibi gözüküyordu.
Tekrar Jisungun yanına döndüğünde Jisung tacı almak için girişimde bulunmuştu fakat Min Hana ellerini tutup kafasını geriye itti. "Bu benim olabilir mi? Lütfeeeen lütfen Jisung lütfeeen~"
Min Hana dudaklarını büzüp şirin sesiyle konuştuğunda Jisung ikileme girmişti. Arkadaşını üzmek istemiyordu fakat bir yandan da tacı sahibine götürmek istiyordu. Jisung odağını Min Hanadan kaçırıp arkasına baktığında kaldırımda oturan Minhoyu gördü.
Jisung hiç düşünmeden tacı Min Hanadan çıkardı ve koşarak Minhoya gitti. Min Hana ani hareketiyle şaşırmıştı ve Jisungun arkasından bakakalmıştı. Jisung ise odağını hiç kaybetmeden Minhoya koşuyordu. Taç sahibine ulaşmalıydı değil mi?
Jisung Minhonun önüne gelip diz çöktü ve Minhonun saçlarına tacı yerleştirdi. Minho Jisungun yaptıklarını algılamaya çalışıyordu. Şaşkın gözlerle ona bakıyordu Jisung ise Minhoya otuz iki dişini göstererek gülümsüyordu.
"Buda ne?"
"Ablamla birlikte bir taç yapmıştık sonra bir tacın ancak sahibinde güzel durabileceğini düşündüğüm için sahibine getirdim"
Minho Jisungun açıklamasıyla sırıttı. Minho her ne kadar kafasını çevirse de Jisung onun kızardığını görebilmişti. Minho kafasını Jisunga çevirip gülümsedi.
"Sahibi ben miyim?"
"Evet! Başka kim olacaktı?"
Minho kafasıyla heykelin altında dudaklarını büzüp oturan Min Hanayı gösterdi. "Tacı ona taktığını gördüm"
"Tabii Min Hana da çok güzel bir prenses fakat ona ait olan tacı kendi prensinden alması daha doğru olur"
Minho gülümsedi ve dudaklarını ısırdı. Ardından hiç düşünmeden önünde hala diz çöken Jisunga sarıldı. Minho en son 4 gün önce Jisunga böyle sarılmıştı. Jisung sarılışa karşılık verdi. Orada bir süre sarıldıktan sonra Minho saatine bakıp ayağa kalktı. Gitmesi gerektiğini söyleyip oradan ayrıldı.
Jisung arkasından el salladıktan sonra Min Hananın yanına döndü. Min Hananın yanına oturduğunda Min Hana ona küsmüş gibi yapıp sırtını döndü.
"Özür dilerim biliyorum o tacı istiyordun fakat ben onu sahibi için yapmıştım zaten. Eminim sende bir gün ait olduğun tacı alacaksın"
Min Hana Jisunga dönüp bir süre bakıştıktan sonra ona sarılmıştı. Ardından kalkıp arkadaşlarının yanına gitti. Jisung ise bisiklete binip nehre doğru gitti.
----------------------------
Umarım sizde bir gün size ait olan tacı prensinizden alırsınız <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUMMER -Minsung
Fiksi Penggemar!✔! Han Jisung bir yaz tatilinde kasabaya bu kadar güzel birinin gelebileceğini ve geleceğini tamamen değiştireceğini bilmiyordu.