Special.2

1.2K 132 27
                                    

Bu özel bölümde Minho döndükten sonra Jisung'un ilk hissettikleri falan olacak <3

"Jisung hala uyuyor musun?!"

Hyunjin'in bağırışıyla daldığım düşüncelerden sıyrıldığımda gözümden akan yaşı sildim. Uzun zamandır bu düşüncelere dalmıyordum. Uzun zamandır iyiydim fakat şimdi ne olmuştu? Şimdi ne fark ediyordu ki tekrar kendimi yıprandırmaya başlamıştım? Neden hala onu düşünüyordum? Neden hala bir yanım eksikmiş ve sanki ondan başka hiç kimse o yarımı dolduramayacakmış gibi hissediyordum? Neden ömrüm boyunca yarım kalacağımı düşünüyordum?  

Bunları düşündükçe kendime olan sinirim katla artıyordu. Evet, artık onun gelmeyeceğini kendime kabullendirmiştim ve artık içimde özlem yerine büyük bir nefreti besliyordum ona karşı. 

"Jisung sana dedi-"

Hyunjin kapıyı bile tıklatmadan odama daldığında hemen göz yaşlarımı silmeye çalıştım fakat çok geçti çoktan görmüştü. Sesi sonunda kesildiğinde ben kafamı yastığıma gömmüş bir nevi uyuma taklidi yapmaya çalışıyordum. "Jisung?" Sesi kısık çıktığında numaramı yemediğini anlamıştım. Fakat yine de başımı kaldıramıyordum. Göz yaşlarımın yavaş yavaş yastığımı ıslatmasına izin verirken Hyunjin'in yanıma adımladığını duydum. Yere çöktüğünü hissettiğimde elimi tuttu.

"Bebeğim bunu konuşmuştuk biliyorsun"

Evet konuşmuştuk. Milyonlarca kez yanımda olup benimle bunun hakkında konuşmuşlardı. Ben de her seferinde kendimi paraladığımı fark edip bir daha olmayacağını söylüyordum fakat lanet olsun ki bu kalp beni asla dinlemiyordu. Hala onun ismini haykırmaya ve beni delirtmeye devam ediyordu. Fakat bu uzun zamandır durmuştu ve neden tekrardan böyle bir acı hissettiğime anlam veremiyordum.

"Özür dilerim"

Yastıktan ve içimdeki acıdan dolayı sesim boğuk ve titrek çıktığında Hyunjin'in ellerini saçımda gezdirdiğini hissettim. Biliyordu, biliyordu benim saçımla oynandığında sakinleştiğimi. Fakat o da biliyordu. Lanet olsun ki o da biliyordu. Benim hakkımda her şeyi biliyordu. Ve bu benim acımı körüklemekten başka hiçbir şeye yaramıyordu. 

Bu yüzden ondan nefret ediyordum. Gelmiyordu, söz vermesine rağmen gelmiyordu. Her acımda yanımda olacağını söylüyordu fakat acıların en büyüğünü yaşatıyordu bana. Yanımda olmayarak beni cehenneme terk ediyordu. 

"Hadi gel birlikte Felix'in kafesine gidip en sevdiğin Cheesecake'i alalım" 

İçimde verdiğim savaşı unutmaya çalışıp kafamı kaldırdım. Hala dolmuş olan gözlerimle Hyunjin'e baktım. Onlar, asıl onlar benim her anımda yanımda olanlardı. En büyük acımda bile yanımda olanlardı. Hala mutlu olmak için sebeplerim vardı. Hala benim mutluluğumu düşünen insanlar vardı. Ve ben sırf o insanlar için gülümsedim.

"Limonlu alalım tamam mı?"

O da güldüğünde kafasını salladı. "Tamam limonlu alalım hadi kalk". O kalktığında bende yatağımda doğruldum. Bir süre baş dönmesinin geçmesini bekledikten sonra yavaşça ayaklandım. Saçlarımı karıştırıp yüzümü ovaladığımda biraz daha kendime gelmiştim. Dolabıma ilerleyip kıyafetlerimi değiştirdikten sonra merdivenlerden aşağıya indim. 

Hyunjin'de çoktan hazırlanmıştı ve koltukta oturmuş beni bekliyordu. Geldiğimi gördüğünde ayaklandı ve gülümseyip saçlarımı okşadı. "Hadi gidelim ve o limonlu Cheesecake'i alalım!" Onun enerjisine gülümserken çoktan az önce olanları unutmuştum. Bu çoktandır yapmam gereken bir şeydi. 

/

Çoktan Cheesecake yemiş ve Jeongin'in yanına gittikten sonra kısa bir alış veriş yapmıştık. Hyunjin Jeongin'e hediyelik bir şeyler alacağını söyleyip ayrılmıştı ve ben elimdeki poşetlerle onu kasabanın ortasında bekliyordum. 

SUMMER -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin