14:Bileklik

1.9K 308 119
                                    


19 Ağustos 1988

Hea Young bahçedeki masada oturmuş kardeşinin ondan istediği bilekliğe son dokunuşlar ekliyordu. Kardeşine ilk bileklik yaptığında çok sevinmişti fakat ondan sonra bir daha ondan bileklik yapmasını istememişti. 

Bilekliği tamamladığında düzelttikten sonra yüzündeki gülümsemeyle bilekliğe baktı. Kardeşi arkadaşlarıyla birlikte nehirde yüzüyor olmalıydı. Bilekliği ceketinin cebine koydu masadan kalkıp bahçe kapısından çıktı. 

Nehire yakın geldiğinde birisi kolundan tutup onu ara sokağa çekti. Tam bağıracaktı ki bir el ağzını kapattı. 

Çok korkmaya başladığında elin sahibine bakınca rahatladı. Hwang In Yeop. Elini ağzından çekip gülümsedi. Hea Young elini yumruk yapıp hafifçe omzuna vurdu. "Ne yapıyorsun beni korkuttun!" Hwang In Yeop gülümseyip omuzlarından tuttu. "Özür dilerim korkutmak istememiştim" 

Hea Young gülümsedi ve ellerini cebine attı. "Ne oldu? Bir şey mi diyeceksin?" Hwang In Yeop sağ elini ensesine attı ve yere baktı. "Şey... Yarın boş musun?" Hea Young heyecanlanmaya başlamıştı. Resmen hoşlandığı çocuktan çıkma teklifi alıyordu.

Kendisini hazırlayıp içinden derin nefesler aldı. "Evet boşum" Hea Young Hwang In Yeopun gözlerinde mutluluk parıltısını görmüştü. "O zaman... Yarın birlikte takılmak ister misin?" Hea Young istekli görünememek için bir süre bekledi. "Evet tabii olur" İkisinin de ağzı kulaklarına varıyordu. 

Hwang In Yeop daha fazla utanmadan el sallayarak gitti. Hea Young o gittiğinde eliyle kalbini tuttu. Bir an mutluluktan öleceğini hissetmişti. Bilekliği hatırlayıp nefesini düzene soktuktan sonra ara sokaktan çıktı.

 Nehre geldiğinde Jisungu her zamanki gibi arkadaşlarıyla oynarken gördü. Bir süre izledikten sonra kardeşine bağırdı. "Jisung!" Jisung ona doğru döndükten sonra Hyunjini boğmayı bırakıp ablasına yaklaştı. 

Sudan çıkıp saçlarını sallayarak kuruladı. "Bilekliğin hazır" Jisung iki elini de mutlulukla ablasına uzattı. Hea Young ceketine elini atıp bilekliği çıkardı. Jisung bilekliği ellerine alıp inceledi. Tam istediği gibi olmuştu. Ablasına dönüp sıkıca sarıldı. Ablası Jisung ıslak olduğu için fazla yaklaşmamaya çalıştı. Jisung ayrıldıktan sonra ablasının yanağına öpücük kondurdu.

"Neyse ben gidiyorum görüşürüz" Jisung ablasına el salladı. Hea Young nehre dönüp diğerlerine de veda etti. "Görüşürüz yaramazlar" Diğerleri de Hea Younga el salladı. "Görüşürüz!"

Jisung durulandıktan sonra tişörtünü giydi. Saçlarını elleriyle ve kafasını sallayarak kuruladıktan sonra bilekliği elinde sıkıca tutarak bisikletine bindi. Arkadaşlarına döndü. "Minho nerededir?" Seungmin elini kaldırdı. "Soonienin yanında olması gerek" Jisung kafasıyla teşekkür ettikten sonra bisikleti sürmeye başladı.

Soonienin yanına vardığında Seungminin dediği gibi Minho buradaydı. Bir süre onu uzaktan kediyle ilgilenirken izlemek için durdu fakat kediye baktığında bir değil üç kedi görmüştü. Şaşkınlıkla bakarken meraktan yanlarına yaklaştı. Minho onun geldiğini hissedince arkasını döndü ve gülümsedi.

"Burada sadece bir kedi yok muydu?"

"Evet fakat bu sabah geldiğimde yanında iki kedi daha gördüm. Onları kovmak falan istemedim bu yüzden evlerinde onlara da yer yaptım" 

"Peki isimleri ne?" Dedi Jisung Minhoya bakarak Minho hala kedilere bakıyor başlarını seviyordu. Düşünüyordu ve bulduğunda Jisunga döndü. "Doongie ve Dori" Jisung güldü. "Bu isimleri nereden buluyorsun?" Minho Jisungun gülümsemesini izledikten sonra kendi de güldü. "Bilmem içimden geldi"

Jisung tekrar güldükten sonra kedilere baktı. Hepsinin kafasını sevdikten sonra Minhoyu izlemeye başladı. Minho buraya ilk geldiğinde çok soğuk ve huysuz birisiydi. Hatta Jisunga 'Salak' bile demişti. Fakat şimdiye baktıklarında ikisi de çok yakınlardı. Bu yakınlık ikisinin de hoşuna gidiyordu ve kesinlikle şikayetçi değillerdi. 

Minho bile bu haline hayret ediyordu. eskiden hiç gülmezdi çünkü hiç arkadaşı olmazdı. Ailesi ona bunları yasaklamıştı. Oyun oynamak yaramaz çocukların işiydi onlara göre. Minho bu zamana kadar hep kitapların arasında büyüdü. Kitapları seviyordu çünkü orada kendi dünyası vardı. Kendi dünyasında tek başına değildi. Kitap kahramanları veya kötüleri onunlaydı. Çok kitap okuduğu için herkes onun bilim adamı gibi bir şey olacağını düşünüyordu. Fakat onun hayali bu değildi ve büyüdüğü zaman kesinlikle kendi hayallerini gerçekleştirecekti.

Minho Jisunga baktı. Eskiden bütün hayatı boyunca yalnız olacağını düşünüyordu fakat buraya taşındıklarında onunla tanışmak isteyen bu küçük çocuk onu yalnızlığından çekip koparmıştı. Jisung kendi neşesini her insanla paylaşabilecek birisiydi ve Minhoyla da paylaştı. Minho bu paylaşımdan mutluydu. Geceleri bile mutlu bir şekilde uykuya dalıyordu. 

Küçük bir sürpriz hayatınızı tamamen değiştirebilirdi. Hem iyi yönde Hem de kötü yönde. Minho bunun kötü yönde olmamasını diledi.

Jisung aklına bilekliği getirdiğinde çıkartıp Minhoya gösterdi. Minho kaşları çatık ona baktı. "Bu ne?" Jisung Minhonun bileğini kavradı. Minho tepki vermeden yaptıklarını izliyordu. Jisung bilekliği açıp Minhonun bileğine geçirdi. Tam oturacak kadar sıktı ve Minhoya baktı. Ardından kendi bileğini onun bileğinin yanına getirdi. 

"Bu bileklikler bizi simgeleyen bileklikler. Annem bana iki insanın arasında özel bağlarını gösteren bir şey olduğunu söyledi. Bu bileklikler bizim birbirimize ait olduğumu gösteriyor"

Minho hala şaşkın bakışlarla Jisungu dinliyordu Jisung Minhoyla ellerini kenetledi. "Bu bileklikleri asla çıkarmayacağız. Çıkardığımız an birbirimizden ayrılırız bu yüzden asla çıkarmayacağız anlaştık mı?" 

Minho gülüp kafasını salladı. "Anlaştık" Jisung da gülüp hala elleri birbirine kenetliyken kedileri sevmeye devam ettiler. Arada bilekliklerindeki demir simgeler birbirlerine çarpıyordu. O zamandan sonra ikisi de yalnızca birbirlerine ait oldular. O bileklikleri asla çıkarmamaya söz verdiler. 

Yalnızca ölüm kadar büyük bir ayrılık onları ayırabilirdi. Ancak o zaman bu bileklikler çıkardı.

----------------------------------

YİA AMA BEN BUNLARI YERİM

Bölümlerde çokça tarih atlamaya başlayacağız bu yüzden isterseniz tarihlere bakabilirsiniz. 

Bunlar çocuk değil mi nasıl bunları düşünüyorlar falan diyorsanız kendimden örnek vereyim ilk aşkım 7 yaşında olmuştu... Çok cringe ağağağğağa neyse yani yaşları küçük diye takılmayın zaten o kadar küçük değiller anlayabilecek yaştalar ortaokula gidiyorlar.

Oy ve yorumlarınız benim için önemli~ 




SUMMER -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin