38:Mutlu son

1.9K 204 255
                                    

sizleri seviyorum~

14 Eylül [Ameliyattan 1 yıl sonra]

Minho elindeki kutuya tekrardan bir bakış attı. Saatlerdir nehrin akış sesini dinleyerek oturuyordu ve kutuya bakıyordu. Aklında bir sürü soru vardı. Bir sürü korku ve endişe aklında dolanıyordu. Bütün hayatı boyunca mutlu bir son istemişti. Şimdi de o mutlu sona yaklaşıyordu fakat içinde hala anlamlandıramadığı bir gerginlik ve korku vardı. Sanki her şey bir anda yok olacak ve elleri arasından kayıp gidecek gibi. Sanki rüyasından uyanacakmış gibi hissediyordu.

Derin bir nefesi dışarıya verip kutuyu cebine koydu ve nehre bakmaya başladı. Ortamda ki sakin havayla gözlerini kapatıp nehrin akışını, kuşların cıvıltısını ve havadaki hafif rüzgarın sesini dinledi. Rüzgarın suratına çarpıp düşünceleri ile birlikte saçlarını savurmasına izin veriyordu. Daha fazla kötü düşünce yoktu. Artık bir sorun yoktu. İstediği mutlu sona sadece saatler kalmıştı. 

Gözlerini açıp önündeki manzaraya baktı. Kırmızı ve turuncu karışımı yaprakları kuruyup yere düşmüş ağaçlar arasından yeşillik olan dağlar görünüyordu. Dağların üzerinde bir kaçı kara bulutlar vardı. Bulutların arasından loş bir güneş ışığı çarpıyordu. Kendisini toparlayıp ayağa kalktı. Üstünü silkeledikten sonra son bir bakış atıp arkasını döndü.

Arabasına binip sürmeye başladığında tamamen sessiz ve hissizdi. Bu günü hiç böyle tahmin etmemişti. Özellikle bugün en mutlu olduğu gün olması gerekirken. Fakat bir türlü içindeki gerginliği atamıyordu. Gelecekte karşılaşacağı zorluklar onu çok korkutuyordu. Bunu her ne kadar dışarı vurmasa da çok kokuyordu. 

Arabasıyla sokaklardan yavaşça geçerken gözleri her tarafta dolaşıyordu. Varacağı yolun kenarında bir anda durup dikiz aynasından kendisine baktı. Nefesleri sıklaşmaya ve kalbi kasılmaya başladı. Bileklikli elini kalbine koyup gözlerini kapattı. 

"Sakinleş, sakinleş"

Kendi kendine fısıldadı. Sesi sanki küçük bir çığlık gibi çıkmıştı. Yıllardır bu günü bekliyordu. Her şeyin harika olması gerekiyordu. Şimdilik kendi acısını boş vermek istiyordu. Fakat yaklaştıkça kalbi daha fazla kasılıyordu. Aniden gelişen olayları kaldıramıyordu. Bir anda nefesi kesiliyordu ve günlerinin nerdeyse her saniyesi derin bir nefes almaya çalışıyordu. 

Nefesi düzene girdiğinde ve kalbi rahatlayıp eski atış ritmine girdiğinde bu sefer rahatlıkla bir nefes alıp verdi. Tekrardan yola koyulmak için küçük sincap desenli araba anahtarını çevirdi. Yollar arkasında kalmaya ve gittikçe yaklaşmaya başlayınca gözünü asla yoldan ayırmadı. Resmen beynini yiyip bitiren düşüncelerden kurtulmak istiyordu. 

Sadece tekrardan evine gitmek istiyordu. 

Büyük beyaz ve bahçesinde insanların dolaştığı binanın önünde arabayı durdurdu. Tekrardan kalbinin sıkıştığını hissetmesi uzun sürmemişti. Arabadan yavaşça indi. Gözlerini asla binadan çekmiyordu. Bütün pencerelerde gözlerini gezdiriyordu. Beklediği pencereler bunlar değildi, hem de hiç değildi. 

Ellerini ceplerine koyup bir adım attı. Derin nefesler eşliğinde adımların gerisi de gelirken gittikçe daha fazla yaklaşıyordu. Yanından geçtiği bazı insanlar onun haline acıyarak bakıyordu. Fazlasıyla dalgın ve yorgun gözüküyordu. Fakat o şuan bunu önemsemedi. Zaten içindeki yorgunluk dışındakinden daha kötüydü. Yine de umursamadı.

Bakışlarını asla ayıramadığı binaya yavaşça giriş yaptı. Burası da dışarısı gibi bembeyazdı ve etrafta koşuşturan insanlar vardı. Her birinin farklı bir hayatı, geleceği ve geçmişi olan insanlar arasında yavaşça ilerledi. Bakışları donuktu. İçi de ondan farksız değildi. Ne hissetmesi gerektiğini yada şuan bir şey hissediyorsa ne hissettiğini bilmiyordu. 

SUMMER -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin