Her Şey Geride Kaldı

4.4K 108 7
                                    

Dizlerimin üzerine çökerken Ecevit artık tamemen ölü gibi yatıyordu. Kaan hareket edip yanıma yaklaştı ve bana sıkıca sarıldı. O sarılana kadar bağırdığımın farkında değildim. "Öldü! Öldürdüm onu! Ne yaptım ben? Kaan öldü O.. Ben yaptım.. Ben.. Katilim. Bi insanın hayatını yok ettim.." Kaan beni sıkıca kavramıştı. Saçlarımın arasına bıraktığı öpücüklerden sonra bileklerimi çözdü ve bir kez daha sarıldı. "Şşş, sen bir şey yapmadın. Sen hiçbir şey yapmadın." Hıçkırıklarım odayı doldururken başımı iyice göğsüne gömdüm. Yok olmak istiyordum. Ben,gerçekten onu öldürmüştüm. "Bana dokunmaya kalktı.. Yapmak zorundaydım Kaan. Bana inanıyorsun değil mi? Ben katil değilim! Lütfen.." Daha sıkı sarılırken yeniden öpmeye başlamıştı. "Sen hiçbir şey yapmadın. Sana inanıyorum bebeğim." Hıçkırıklarım dinerken başımı kaldırdım ve ellerimle Kaan'ın yanaklarını kavradım. "Kaan.. Sen iyisin değil mi? Sana bir şey yapmadı değil mi? Aksel iyi mi peki? Siz iyisiniz." Kaan'da yanaklarımı kavrarken başımı çekti ve dudaklarımızı birleştirdi.

2 Hafta Sonra

Kaan

"Böyle giderse onu bi kliniğe yatırmak zorundayız." Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım. "Böyle bir şey imkansız. Zaten berbat bi halde,bir de benden uzaklaşırsa dahs kötü olur. Bilmiyomuş gibi konuşma!" Kerem doktorlara dediklerimi aktarırken merdivenlere yöneldim. Dolunay'a bakmalıydım.

Odanın kapısını aralayıp camın kenarında sallanan Dolunay'a baktım. 2 haftadır bu haldeydi. "Güzelim." Başını bana çevirdikten sonra titreyen dudaklarını oynattı,ama konuşmadı. Beni istiyordu. Uzattığı kollarını tutup onu sıkıca kavradım. "Özledin mi beni sevgilim?" Başını hafifçe salladı. "Bende seni çok özledim. Aksel'de çok özledi." Hafızam hala tamamiyle yerine oturmamıştı ama Dolunay'ı seviyordum. Bundan %100 eminim. "Lütfen Dolunay,yapma böyle. Seni çok özledim. Sesini çok özledim. Gülüşünü çok özledim." Elime damlayan göz yaşlarıyla birlikte derin bi nefes aldım. Gözlerinin altını yavaşça silip alnına minik bi öpücük bıraktım. "Dolunay,seni kliniğe yatıracaklar." Doğrulduktan sonra başını iki yana salladı. "İ-izin verme." Günlerdir ağzından çıkan kelimelerle yeniden alnından öptüm. "İzin vermeyeceğim bebeğim,ama seninde yardımcı olman lazım. Onları ikna edemezsen seni zorla götürürler." Gözlerime korkuyla bakarken başını göğsüme yasladı. Titriyordu. Civciv gibi korunmaya çalışıyordu ve minicikti. "Ha-hayır gitmek istemiyorum. Ben deli değilim." Saçlarını okşamaya başladım. Vücudunu daha sıkı kavrarken nihayet az da olsa konuştuğu için şükrediyordum. "Şimdi benimle birlikte aşağıya gel. Doktorları ikna edeceğiz tamam mı güzelim?" Başı hafifçe sallanırken ayağa kalktım ve onuda kaldırdım. "Gülümse. Her şey geride kaldı. Yepyeni bir hayata başladık. Hadi bebeğim." Hafifçe gülümsedikten sonra elimi sıkıca tuttu. "Hadi inelim."

Dolunay

Doktorlar ve Kerem şok olmuş bir şekilde beni inceledikten sonra Kerem onları ikna etmek için uğraşmaya başlamıştı. Gülümseyerek Kaan'ın dudaklarına dudaklarımı bastırdım. "Aksel'i ne zaman göreceğiz?" İç çatışmamı belli etmemem gerekiyordu. Kesinlikle beynimin ücre köşelerinde bile olan Ecevit'i anlamamaları gerekiyordu. "Doktorlar gitsin bizde çıkarız. Gözleri iyileşmiş. Kocaman ve yeşiller. Sadece burnunda bir tüp var o kadar. Tabi kalbine ve akciğerine bağlı kablolarda var ama artık yüzü açıkta. Bol bol konuşabiliriz onunla." Bu haber içimi az da olsa renklendirmişti. Her ne kadar simsiyah bi kalbe sahip olsamda oğlum sayesinde birkaç renk eklenmişti. "İkna oldular. Ama en ufak gerilemede veya krizde onu götüreceklerini söylüyorlar." Kaşlarımı çatıp doktorlara döndüm. "Fuck off." Kaan eliyle ağzımı kapatırken bi yandanda gülüyordu. Doktorlar birbirlerine baktıktan sonra ayaklanıp gittiler. "Bravo yenge. Zaten zar zor ikna ettim dua et son anda vaz geçmediler." Hiçbir şey demeden duvara bakıyordum. Ecevit'i öldüren,bir insanı öldüren bu ellerle Aksel'e nasıl dokunacaktım? "Beni neden tutuklamadılar?" Ortam gergin bi sessizlikle doluyken Kaan kolumu okşadı. "Dokunma bana! Dokunma!" Hızla Kaan'dan kaçıp yere çöktüm ve kollarımı dizlerime sardım. "Dokunma lütfen dokunma. İstemiyorum.." Ecevit'in yüzü gözlerimin önüne gelirken bağırdım. "Kazayı Ecevit yaptı! O oruspu çocuğu seni öldürecekti! Ya sana bi şey olsaydı Kaan? Ya seni kazada kaybetseydim?" Bu sefer yüzünü ellerimin arasına almıştım. Dengesiz bir haldeydim. "Bebeğim lütfen,gel buraya." Kucağına oturup ona sıkıca sarıldım. Uyumak,ya da ölmek istiyordum. Ama daha fazla beynimin çalışmasını istemiyordum.

-

Gözlerimi her zamanki gibi Ecevit'in kanlı vücuduyla açmıştım. Silah sesi beynimde yankılanırken baş ucumdaki suyu içtim. Hızla inip kalkan göğsüm sakinleşirken titremeye başlamıştım. Dışarısı çok karanlıktı. Sanırım sokak lambaları çalışmıyordu. Pikeyi üzerime çekip Kaan'ın kolunun altına girdim ve ona göre minik kalan ellerimi beline doladım. Uyuyordu ama farkında olmadan bana sarılmıştı.

Güneş yaklaşık 2 saat önce doğdu ama ben hala uyuyamadım. Ne zaman gözlerimi kapatsam o korkunç anlar beynime doluşuyor.. Ne yapacağım ben böyle? Kaan'ı zora sokuyorum sürekli.. Düzelmem lazım. Ecevit'i hayatımdan çıkardım. Ecevit yok,Rüzgar yok.. Sadece ben,Kaan ve Aksel varız.

~

"Günaydın!" Başım patlayacak derecede ağrırken alnımı ovuşturdum. Saat 12'yi geçmişti,hava sıcaktı ve geç uyuduğum için başım dönüyordu. "Tünaydın." Yataktan kalkıp banyoya doğru adımladım. "Duş mu alacaksın?" Oynadığı telefonunu komodine bırakıp tişörtünü çıkardı.. Vay canına,kasları her geçen gün gelişiyordu. "Evet güzelim sende alacak mısın?" Suyu açıp yüzümü yıkadığımda Kaan'da duş için suyu açmıştı. "Evet,acele et sonrada Aksel'in yanına gidelim." Dudakları iki yana kıvrılırken dudaklarımı yaladım. Bu kadar yakışıklı olmak zorunda değildi. "Birlikte duş almaya ne dersin?" Başımı iki yana salladım. "Kalsın canım,hadi acele et!" Banyodan çıkıp kıkırdadım. Düzeliyordum.

~

Aksel gözlerini onu kameraya alan Kaan'a çevirdiğinde yanağına minik bi öpücük bıraktım. "Benim yakışıklı oğlum dahada yakışıklı olmuş. Özledin mi anneyi bebeğim?" Kulağına fısıldarken emdiği emziği durdurup bana baktı. "Ay yesinler senin emziğini." Huysuzca kımıldanırken emziğini düzelttim ve ayağa kalktım. "Uykusu gelmiş olmalı. Neyse çıkalım biz." Kaan videoyu sonlandırırken onunda yanağını öptüm. "Seni çok özledim koca adam." Muzurca gülümseyip elimi tuttu. "Bende seni minik kadınım. 1.5 aydır sana hasretim. Evimize gidelim mi?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Hemen gidelim."

"Kerem o pizzacı çocuğu yanına aldı. Ecevit'in adamları baya benzetmişler çocuğu." Hafifçe gülümsedim. Belkide o olmasaydı şu an burda olamazdım. "Teşekkür borcum var." Gülümsedikten sonra parmaklarını parmak boşluklarımdan geçirdi ve gözünü yoldan ayırmadan elimi öptü. "Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum sevgilim." Önümüzden giden araba bir anda durduğunda Kaan'ın yaptığı ani frenle hafifçe sıçradım. "Gerizekalı mısın?!" Arabanın içinde bağırırken bi anda durmasıyla korku doku bakışlarımı ona çevirdim.

Kaan

Görüntüler beynimin içine birbir nüfuz ederken başımı direksiyona yasladım..

Kaza Anı

Dolunay'a kendimi affettirmeliydim. Büyük bi aptalım ben ya. Neden ona öyle davrandım ki? Salak kafam!

Hafif dolu yolda ilerlerken bi anda karşıma çıkan traktörle frene bastım. Ne oluyor? Üzerime mi geliyo O? Allah kahretsin! Ayağımı frenden çekip geri vitese yüklendim. "Çekilsenize!" Arkamdaki arabalar hareket etmezken vitesi normale aldım ve direksiyonu hızla kırdım. Traktörden kıl payı kurtulurken bu sefer başka bir arabaya sertçe çarpmıştım..

"Yok edicem seni.." Başımdaki ağrı aldığı her darbeyle artarken gözlerimi araladım. "Dolunay benim olucak.." Karnıma attığı tekme ağzımdan kanların fışkırmasını sağlarken inledim. Ne olup bittiğini kestiremiyordum. Beynim adeta durmuştu ve aldığım her darbede vücudumdaki ağrı artıyordu. Dayanamacaktım. "Cehennemde görüşürüz Kaan." Çok az aralık olan gözlerim kapanırken boğuk sesi kulaklarımda yankılandı. "Dolunay bu sefer benim.."

~

"K-kaan? Artık hareket etsek?" Başımı kaldırıp yüzümü ovaladım. "Bir şey mi hatırladın?" Başımı iki yana salladım ve arabayı çalıştırdım. Yol boş kalmıştı. "Sadece kazayı hatırladım. Ve oruspu çocuğu Ecevit'in hafızamı kaybetmeme neden oluşunu." Ağzımdan çıkan cümlelerle ofladım ve köşeyi döndüm. Garaja girip arabayı durdurdum ve Dolunay ile aynı anda indik. Arabayı kilitleyip garajın kapısını kapattım.

"Özür dilerim." Dolunay'ın her bir parmağına bıraktığım öpücükten sonra dudaklarımı avuç içine değdirdim. "Eğer hayatında olmasaydım bunlar başına gelmeyecekti." Kaşlarımı çatıp elimle çenesi ve boynu arasındaki yeri tuttum. "Eğer sen olmasaydın ben şu an dağınık bi halde olurdum bebeğim. Böyle düşünme tamam mı? Her şey geride kaldı." Dudaklarımızı birleştirdikten sonra üzerine uzandım. Ağırlığımı kesinlikle ona yüklemiyordum.

Nefes almak için ayrıldığım dudaklarına doyamadığımı fark ettim. Ona doyamıyordum.

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin