Ecevit Burda!

11.8K 275 5
                                    

"Dolunay sana trip atmanı söylemedim, karışmayacağını söyledim!" Kolumu sıkarken gözlerimden yaşların akmasıyla elini çekti. Ciddi anlamda acı çekiyordum ve sanki beynimin içinde milyonlarca sinek uçuşuyordu. Iyy iğrenç. "Hey ağlama, ağlama noldu?" Dudaklarımı ısırırken mosmor olmuş ve sanki kalbim ordaymış gibi tekleyen koluma baktı. "Ben yaptım, Allah belamı versin ben yaptım." Amin desem biraz daha sıkar mı? Yeniden elini değdirdiğinde hızla kolumu geri çektim. İçimimi okudu ne yaptı. "Sadece bakıcam, hadi uzat kolunu." Kolumu yavaşça ellerine bıraktım. Nazik ve hafif parmakları morluğun üzerinde dolaşırken bi noktaya bastı. O anda bağırmamak için dudağımı dişledim ve ağzıma gelen kan tadıyla dudaklarım aralanmıştı. Çığlık atarken bi yandan debeleniyordum bu da herkesin bize dönmesini sağlamıştı. Kaan poşetleri başımıza gelen garsona emanet ederken beni bi çırpıda kucağına aldı. Bir yandan söyleniyor bi yandan dişlerini sıkıyordu. Kaan'ın sıkmasından sonra amcamında sıkması üzerine kolum mahfolmuştu. Ön koltuktaki yerimi aldığımda sürücü koltuğuna geçip gaza bastı.

"Damarların sıkışmış." Duyduklarıma inanamazken gözlerim irice açıldı.

"Gergedan ne biçim sıktıysan artık."

"Ne dedin sen?"

"Senden sonra amcam sıktı sonra bi daha sıktın tabi damarlar sıkışır. Hem sen nerden anladın?"

"Amerikada boş durmayıp sağlık eğitimi aldım canım." Omuz silkerken hastaneye varmıştık.

-

"Teşekkür ederim Kaan."

"Bende özür dilerim, kolunu fazla sıktım sanırım." Devam ettirecek bir şey bulamayınca kapıya yaslandım.

"Poşetler nerde?"

"Bizim adamlardan birine söyledim getirecek. 1 saat içinde elinde olur." Kafamı salladığımda babam yanıma geldi.

"Kaan oğlum geçseydin içeri."

"Yok sağolun bende tam gidiyordum." Babamla tokalaştığında içeri girdim.

"Güzel kızım koluna noldu?"

"Yok bir şey anne biraz ağrıdı doktorda krem verdi. Bu bandaj yarın çıkıcak zaten." Hemen kaçmalıydım yoksa beni bir saat sorguya çekeceğini biliyordum. Odama doğru giderken kapının çalmasıyla kapıya gittim. Oha! Rüya!

Birbirimizi boğacak derecede sarıldığımızda kolundan tutup içeri çektim. "Annen ve baban nerdeler?"

"Dolunay kızım arkadaşın mı?"

"Evet, bu Rüya." Annem ve babamla tanışma faslından sonra birlikte odama koştuk. Kapıyı kapattığımda yüzü sırıtıyordu.

"Anlat!"

Kaan Kandemir

Elimde çevirdiğim kolyeyi baş ucuma bırakıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Odamdaki güzel fotoğrafları tek tek sökerlerken içime öküz oturmuştu. "Baban duymasın Kaancım. Biliyorsun, yoksa şu bahsettiği aşiret toplanır-"

"Tamam anne." Derin bi nefes alıp odamdan çıktığında bir fotoğraf bile kalmamıştı. Halbuki odam gayet güzeldi. Pelin'in fotoğraflarıyla dahada güzelleşmişti ama böyle fotoğrafsızken, ahıra benziyordu.

Telefonumu elime alıp Pelin'in fotoğrafını açtım. O kadar özlemiştim ki onu.. Her zaman özleyecektim. Her zaman içimde bi burukluk olacaktı. Ve haftaya evleniyordum. Ya gelirse? O zaman ne yapacağım? Ondan uzak duramam ki. Acaba şimdi ne yapıyor? Uyudumu acaba? Yada çalışıyor mu? Ya öldüyse?

Düşüncelerimi dağıtıp Dolunay'ın numarasını tuşladım. Onu sevmiyordum ama hareketleri Pelin'i andırıyordu. Sürekli uyuyor ve müzik dinliyordu. Sarı saçları, pürüzsüz teni..

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin