Büyük Buluşma

3.6K 120 5
                                    

"Kaan.. Şuna bak." Kafamı kaldırıp işaret ettiği yere baktım. "Arabaya bak!" Uçurumun altında takılı kalan arabaya dikkatle baktım. "Gidip bakalım mı sence?" Ayağa kalkıp üstümü silkeledim. "Bakalım." Dikkatle kayaları atlamaya başladık. "Neden almamışlar ki bunu burdan?" Koltuğundaki kızıllığa baktıktan sonra düşmemek için kapıya tutundum. "Polisi arasak mı?" Dudağımı ısırmayı bırakıp Kerem'e döndüm. "Arayalım bence."

~

"Hadi,bi adım at." Dolunay abinin kolunu bırakıp titreyen ayağımı yavaşça oynattım. Nihayet yürüyebiliyordum.

Bana gülümseyerek baktığında acıyan boynumu tuttum. "Bu boyunluk ne zaman çıkıcak?" Yavaş yavaş yatağa ilerledim ve oturdum. Günlerdir fizik tedavi görüyordum. Kaan'ı da sık sık televizyondan izliyordum. Az sonra yeniden haberlere bakacaktım. Dolunay abi neden hala Kaan'a haber vermiyordu anlamıyorum. Ama bugün bunu öğrenecektim.

"Bak bak seninki yine haberlerde." Minik yastığı Yiğit'in kafasına hızla attım. Dolunay abinin arkadaşlarından birisiydi. Onlara kardeşi gibi bakıyordu ama yinede Dolunay abiyi daha çok seviyordum. İsimlerimizde aynı olduğu için sempatim daha çok artmıştı.

"İstanbul'un ünlü iş adamlarından Kaan Kandemir'in eşi Dolunay Kandemir'den yeni bir ipucu mu buludu? Evet sayın seyirciler,haftalardır izine rastlanılmayan Dolunay Kandemir,ardında gözü yaşlı bir aile bıraktı. Bugün,uçurumda buldukları arabayı polise söyleyen Kandemir kardeşler,yeni bir bilgi bulmuş olabilirler." Bayan muhabir kayalıkları yavaşça aşarken Kaan'ın yanına yanaştı.

Onu çok özlemiştim. O kadar özlemiştim ki,her gece fotoğrafına sarılıyordum. Zayıflamıştı.

"İyi günler Kaan Bey." Aşık olduğum gözlerini dikkatle baktığı arabadan çekti. "İyi günler."

"Arabadan herhangi bir parmak izi çıktı mı? Veya eşinizle ilgili bir şey?"

"Henüz bi bilgim yok. Ancak içerisinden çıkan sarı saçlar dna testine alındı. Şimdide parmak izi ve kan testi yapacaklar." Gözlerimi silip dudaklarımı ısırdım. Acı çekiyordu. O kadar zayıflamıştı ki tişörtünü çıkarsa kemiklerini sayabilirdik. "Sizce umut var mı?" Kaan yutkunduktan sonra dolan gözlerini gökyüzüne dikti. "Son nefesime kadar umudum var."

Yazar

Yiğit koridorda bir sağa bir sola yürürken Dolunay onu sertçe duvara yapıştırdı. "Duyduklarım doğru mu lan!" Yiğit çaresizce Dolunay'a bakarken yutkundu. Kalbine söz geçiremiyordu bir türlü. "Dolunay'a karşı hissettiklerin doğru mu lan?!" Yiğit ses çıkarmadıkça Dolunay'ın siniri artıyordu. "Bak kardeşim,o kız evli tamam mı? Çocuğuda var. İyileştiği zaman,ki zaten 2-3 gün sonra iyileşecek, onu ailesine teslim edeceğim anladın mı beni? Sakın bi salaklık yapma. Yemin ederim Yiğit,bunca yıllık kardeşliğimiz biter." Dolunay Yiğit'i yeniden itip odaya geri girdi.

Dolunay'ı yatağında ağlarken bulmuştu. Usulca yanına yaklaşıp yatağına oturdu ve ona sarıldı. Onu kardeşi gibi seviyordu. Kısa sürede birbirlerine alışmışlardı,ve aslında ikiside ayrılmayı istemiyordu. "A-abi Kaan'ı çok özledim. Daha fazla yapamıyorum gerçekten. Oğlum kim bilir ne haldedir. Kaan'ı görmedin mi? Daha kendisine bakamazken Aksel'e nasıl bakacak?" Dolunay,kardeşi gibi gördüğü kızın saçlarını okşarken derin bi nefes aldı. "Biraz daha sabret kardeşim,çok az kaldı." Dolunay hızla ayağa kalkıp eline geçeni yere fırlatmaya başladı. Artık dayanamıyordu. "Hayır! Neden onu çağırmıyorsunuz?! Çok kötü insanlarsınız! Burdan çıkar çıkmaz sizi ihbar edeceğim!" Dolunay,etrafa ateş saçan adaşının ellerini yakalayıp onu durdurdu. "Bırak beni!" Yaralarının acısı bedenini kaplarken ellerini kendisine çekti ve yatağına uzanıp yorganı kafasına kadar uzattı.

Kaan

Kravatımı düzeltip derin bi nefes aldım. Artık çöktüğümü fiziksel olarak bile hissedebiliyordum. "Hazır mısınız Kaan Bey?" Yönetmene dönüp başımı aşağı yukarı salladım. "Geliyorum." Açıklama yapmam için beni bi programa davet etmişlerdi. Hiç istemeyerek kabul ettim aslında.

Kulisten çıkıp uzun koridorda yürümeye başladım. Yayın canlı olacaktı,birkaç seyirci katılımıda vardı tabii ki.

Stüdyoya adım attıktan sonra hızla koltuğuma geçtim. Şu an reklam arasındaydık,ve yaklaşık 2 dakika sonunda reklamlar bitecekti.

"Yayına girmek üzereyiz. 3-2-1."

"Hoşgeldiniz Kaan Bey,öncelikle geçmiş olsun dileklerimizi iletmek isteriz."

Dolunay

Çantamı hazırladıktan sonra televizyonun sesini biraz daha açtım. "Eşinize olan sevginiz desek?" Kızarık gözlerini yere diktikten sonra ellerini saçlarına daldırdı. "Kaan Bey iyi misiniz?" Yanındaki kız Kaan'ın koluna dokunduğunda içimde kabaran kıskançlık tohumlarını yavaşça bastırdım. "İyiyim. Bu konuyu daha fazla konuşmak-"

"Özür dileyerek lafınızı bölüyorum. 2 gün önce uçurumda bulduğunuz arabadaki kan ve saç örnekleri eşiniz Dolunay Hanımla ölçüşmüş. Bu yeni bir ipucu olabilir mi?" Kaan'ın gözleri kocaman açılırken hafızamı kurcaladım. Dolunay abi beni bulduğu zaman arabayı görmemişti. Yalnızca vinçi ve kafesi görüp ortadan kaldırmıştı o kadar.. Şimdi öldüğümü düşünüp kendisini daha çok üzecekti. Gerçekten harika. Ayağa kalkıp saçlarımı gevşekçe topladım. Başımdaki yaralardan dolayı saçımı topuz yapamıyordum.

Çantamı sıkıca kavrayıp derin bi nefes aldım. Artık Kaan'a ve oğluma kavuşacaktım. "N-nereye?" Dolunay Abi önüme geçerken boğazımı temizledim. "Gidiyorum." Tek kaşını kaldırıp kapıyı kapattı. "Dolunay,bak kardeşim henüz iyileşmedin. Saçını bile toplayamıyorken nasıl burdan çıkıp evini bulacaksın?" Gözlerimi gözlerinden çekip tavana diktim. Onun kardeşi falan değildim. "Bana kardeşim demezseniz sevinirim. Yaptığınız her şey için çok teşekkürler. Hayatımı size borçluyum. Ancak artık evime gitmem gerekiyor. Zaten içinde bulunduğum ve devrilen araba bulundu. Kaan'ın beni bulması uzun sürmez." Ofladıktan sonra elimdeki çantayı alıp dolaba geri tıktı. Boğazımdaki aptal boyunluktan dolayı rahat hareket edemiyordum. "Benimle ciddi konuşma abicim. 1 gece sabret. Bugün,sadece senin için her şeyi halledip ailene kavuşmanı sağlayacağım tamam mı?" Kapıya doğru ilerledikten sonra yeniden bana döndü. "Ve burdan çıksan bile 100 metre sonra koşarak buraya geri dönersin,emin ol dönersin."

Kaan

Viski şişesini kafama dikip aynadaki yansımama baktım. "Vay be Kaan. Karına çok güzel sahip çıktın. Onu el üstünde tuttun,bravo sana." Yeni şişeyi elime alıp kapağını açtım ve büyük bir yudum içtim. Acı tat boğazımdan aşağıya doğru akarken hafifçe güldüm. "Ona verdiğin tüm sözleri tuttun." Yumruğumu aynaya geçirdikten sonra yerdeki boş şişeye tekme attım. "Onu hep mutlu ettin!" Elimden akan kanlar yere damlarken kırık aynada oluşan onlarca yansımaya baktım. "Sen ölmeyi hak ediyorsun. Sadece ölmeyi."

Dolunay

Hamza'nın solgun yüzü arabayı durduğunda biriken göz yaşlarım çoktan yanağımdan süzülmeye başlamıştı. "Buyrun?" Diğer korumalar arabanın altından alet geçirirken Dolunay abi derin bi nefes aldı. Onu bekleyemezdim. Kapıya asılıp hızla kendimi dışarı attım. "Hamza!" Vücüdu bana dönerken hızla ona sarıldım. "Do-do-dolunay!" Kollarını sırtıma getirdikten sonra yavaşça sarıldı. "Hamza,çok özledim sizi. Çok özledim." Hıçkırıklarım artık tamamiyle ağzımdan çıkarken geri çekildim. "Herkes evde mi?" Dili tutulmuş gibiydi. "E-evet. B-biz.. Sen ölmüştün.. Arabadaki kan senin kanındı.." Dudağımı ısırıp Dolunay abiye döndüm. "Bunu konuşuruz sonra.İçeri girmemiz gerek.." Dolunay abi arabayı bahçeye park ettikten sonra merdivenlere yöneldim. "Hadi gel!" Tedirgin adımlarını yanımda durdurduktan sonra kapıyı çaldım. İçeriden kuran sesleri yükseliyordu. Gerçekten öldüğümü mü düşünmüşlerdi? "D-dolunay Hanım?!" Ayşegül'ü geçip Dolunay abi ile birlikte içeriye geçtim. Titreyen adımlarımı salona yönlendirip yutkundum.

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin