Her Şey Güzel Olacak

4.7K 117 2
                                    

Türkiye'de ki son günümü hüzünle geçirdikten sonra Rüya ile vedalaştım. Hatta sadece onunla değil birçok kişiyle vedalaşmıştım. Hamza ve diğer bazı adamlar burda kalacaklardı. Kaan Amerika'da yeterince tanıdığının olduğunu söylemişti,bu yüzden oradada koruma olarak dolaşan adamlar olacaktı.

Ogün'ün Kilis'te hapishaneye gönderildiğini öğrenmiştim. Ama Rüzgar'dan haber yoktu. Sanırım bu yüzden korumalarla dolaşıyorduk.

Aksel'in buradaki odasını tamamlamıştık ama Amerika'da da yeni bir oda yapılacaktı. Tüm bunlar beynimi yoruyordu. Aslında korkuyordum,hemde deli gibi. "Neyin var?" Kaan'ın kollarının arasında yayıldığım koltuktan doğruldum. Bussines class ve avantajları. "Sıkıldım." Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra dişlerini göstererek gülümsedi. "Seni öpebilirim?" Dudaklarımı sıkıp camdan dışarıya baktım. Bulutların üzerinde gitmek mükemmel bir duyguydu. "Başka bir şey?" Gözleri arkama takıldığında kafamı çevirip yemek dağıtan hostese baktım. Az önceki yaşlı hostes yerine genç,mini etekli bi hostes vardı. Yeniden önüme dönüp Kaan'a baktım. Hala hostese bakıyordu. Çenesinden tutup dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve bana bakmasını sağladım. Kenarda duran eli bel oyuntumu bulduğunda ilgisinin bana çekildiğini anladım. "Önüne bakmazsan arkaya geçer uyurum. İnene kadar." Kaşları çatıldıktan sonra omuz silkti ve başımı tutarak göğsüne yaslamamı sağladı. "Zaten yeterince uyudun Dolunay. Uykunun olmadığını biliyorum." Gülmemeye çalışarak karnımı Kaan'a iyice dayadım. Aksel'in tekmelerini vücudunda hissedecekti.

Saçlarımla oynarken hafifçe sıçramasıyla kahkaha attım. "Ne oldu? Neydi o?" Elini tutup karnıma getirdiğimde rahatlamış bir şekilde nefesini üfledi. "Ödümü koparttın." Kıkırdayarak yüzümü saçlarının arasına gömdüm. Kokusunu içime çekerken bir yandanda ensesini okşuyordum. Bunu yapınca mayışırdı ve uyuya kalırdı. "Dolunay uyumak istemiyorum güzelim." Omuz silktiğimde hostesin boğuk sesi kulağıma doldu. "Ne isterdiniz efendim?" Kafamı hostese çevirdim. Direk olarak Kaan'a bakıyordu. Beni görmüyor mu bu? "Atıştırmalık istemiyorum. 2 tane yemek kutusu. Sanada istiyorum hayatım?" Başını onaylayarak salladığında yeniden hostese döndüm. "Kocamada 1 kutu verirseniz sevinirim." Kutuları önümüze bıraktıktan sonra yeniden Kaan'a baktı. Yeter ama artık. "İçe-" Elimi kaldırıp büyük servis arabasının üzerindeki kutu içecekleri kavradım. "Gidebilirsiniz." Suratını asarak arkaya doğru ilerlemeye başladığında yeniden Kaan'a döndüm. "Yemeğini ye."

*

Kalbim gereğinden fazla hızlı atarken elimi Kaan'ın elinden çektim. "Bebeğim iyi misin?" Başımı iki yana sallayıp nefes almaya çalıştım. Harika. Kulağım tıkanmıştı ve keskin acısı beynime doğru yayılıyordu. Elimle kulağımı işaret edip yutkudum. Acısı ağzımdan minik bir çığlık kaçmasını sağlarken yeniden yutkundum. Acıtıyordu ama zorundaydım. Kemerimi takan Kaan'a göz ucuyla bakıp başımı dizlerine yasladım. Ağrı vücudumu gittikçe kaplarken ağlama dürtümü bastırdım.

Kaan

Yorgunluktan uyuya kalan Dolunay'ın üzerime yorgan örtüp alt kata indim. Hala bıraktığım gibiydi. Her yerde Pelin'in fotoğrafları,onun eşyaları vardı. Dolunay burayı görmeden temizlemeliydim.

Mutfaktan aldığım poşetin içerisine tüm fotoğrafları doldurmaya başladım. Onca anı,onca yaşanmışlık çöpe gidiyordu. Eğer Pelin zamanında beni terk etmeseydi belkide şu an onunla evli olurdum. Kim bilebilir ki?

Düşüncelerimi başımdan savıp poşetin ağzını iyice kapattım ve evden çıktım. Bir an önce dolaptaki son kıyafetlerini yok etmeliydim. Evin hemen karşısında bulunan geri dönüşüm kutusuna fırlattığım poşetten sonra kutunun içerisinden fırlayan kediye kahkaha attım. Burayı ve havasını özlemiştim. Birde en yakın zamanda Kerem'i görmeliydim. Gerçi, O şimdiye kadar geldiğimin haberini çoktan almıştır.

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin