Kendimi İyi hissedeceğim

6.6K 165 2
                                    

Kaan uyuyakaldığında telefonunu alıp kilidini açtım. Neredeyse bom boş olan telefonunda yalnızca benim fotoğraflarım vardı. Bu beni sevindirsede arayan numaranın kim olduğunu bulmalıydım.

Son aramalara girip numaraya dokundum. Çalarken kalbim ağzıma gelsede sesimi çıkarmadım ve karşıdan gelen sesi dinlemeye başladım.

Tanımadığım birinin sesini duyduğumda telefonu direk kapatıp komodine bıraktım. Kaan uyanınca bana anlatırdı ne de olsa, şu anlık merak duygumu bastırsam iyi olurdu.

Göz kapaklarım ağırlaşırken kendimi yavaşça Kaan'ın yanına attım. Onunla uyumaya hasrettim ve her dakika uykum geliyordu. Başımı göğsünün üzerine bırakıp pikeyi çektim. Parmaklarımla okşadığım sakallarını bırakıp boynuna minik bi öpücük bıraktım..

Kaan

Zorlukla açabildiğim gözlerimi ovuşturup derin bi nefes aldığım. Her aldığım nefes zehir gibi geliyordu, ama Dolunay yanımda olduğu sürede bunu unutuyordum. Bu güzel bir şeydi.

Üzerimdeki ağırlığa bakıp gülümsedim. Gözlerinden yorgunluk akan ama beni yalnız bırakmamak için uyumayan karım, uyuyakalmıştı. Saçlarını okşamaya başlayıp hareketlendim. Bir an önce hastaneden çıkmalıydım. Ama verdikleri aptal ilaç hareketlerimi uyuşturmuştu ve kalktığım an Dolunay'ın uyanacağını biliyordum. Bana soru sorarsa ne diyecektim peki?

Başımın ağrıdığını söyleyip onu geçiştirebilirdim, sonuçta daha yeni yeni kendime geldiğim için üstüme gelmezdi. Başımı iyice yastığa gömüp pikeyi Dolunay'ın üzerine örttüm. Boynum feci derecede ağrıyordu ve koridor camından gözlerimin içine bakan birisi vardı. Acıyan boynuma rağmen başımı çevirdim ve onu içeriye çağırdım. Gerçekten sıkmaya başlamıştı artık.

"Efendim Pelin?" Neredeyse bağıracaktım. "Kaan, nasılsın?" Göz ucuyla Dolunay'ın yüzüne baktım ve uyuduğundan emin oldum. "Rüzgar'ı başımdan çekersen çok daha iyi olacağım." Dudakları kıpırdandıktan sonra duvara yaslandı. Öz güven patlaması yaşıyor gibiydi. "Bunu neden yapayım?"

"Hayatımı mahvediyorsun. Eski Pelin gitmiş yerine bencil bi Pelin gelmiş. Ya Rüzgar'ı durdurursun yada seni pişman ederim." Dolunay kıpırdandığında Pelin'in ani hareketiyle inledim. Ne yapmaya çalışıyordu bu?

Dolunay

Gözlerimi aralayıp esnedim. Ne kadar uyursam uyuyayım uykumu alamıyordum. Boğazımı temizledikten sonra yataktaki hareketlenmeyle irkildim.

Pelin, Kaan'ın neredeyse üzerindeydi, az bi mesafe kalmıştı. "Kaan?" Kendim bile sesimi duymamışken Kaan hızla başını bana çevirmişti. Boynundan gelen sesten sonra elini Pelin'in belinden (!) çekti ve boynuna götürdü. Acı çektiğini belli eden yüz ifadesine bakıp yutkundum. Yataktan inerken hala olayın şokunu atlatmaya çalışıyordum. "Dolunay açıklamama izin ver." Kaan dişlerinin arasından konuşurken Pelin dudağının kenarını öpmüştü. "Hastaneden çıkınca yanına geleceğim." Kalbimin sesinin duyulduğuna emin olduğumda yutkundum. Başımı döndüren manzara beynimde yankılanıyordu.

"Kaan ne oluyordu burda?" Titreyen sesimle yutkundum. "Uyandırsaydın sizi yalnız bırakırdım. Onu özlemişsindir!" Dediğim şeylerin gerçek olmaması için dua ederken gözümden akan yaşı sildim. Bu aptal şeylerin gerçek olma düşüncesi bile beni bitirirken hıçkırdım. "Dolunay yemin ederim kendisi yaptı. Uyandığını fark etti ve üzerime atladı. Hem ben seni seviyorum onu değil." Derin bi nefes alıp acı çeken yüzünü inceledim. "İyi." Boynunu biraz daha ovduktan sonra doğruldu. "Hadi yanıma gel." Minik adımlarımdan sonra yanına oturdum. Gözlerimin altındaki yaşı silip alnımdan öptüğünde hemen gevşemiştim. Pelin'den beklenirdi zaten. "Boynun çok acıyor mu?" Gözlerini kısıp başını oynatmaya çalıştı. "Ahh tutuldu sanırım." diye mırıldandı. Onu yatağa uzandırdım ve ellerimle nazikçe acıyan noktasına masaj yapmaya başladım. "Hah işte orası, biraz daha bastır." Canını acıtmamaya özen göstererek ellerimi bastırdım. "Ellerini özlemişim." Kapalı gözlerinin ardından sinsice sırıttığında kan yanaklarıma fışkırmıştı. "Konağa gitmek istemiyorum. Şimdi bir sürü misafir falan olucak. Seninle baş başa kalacağımız bir yer lazım." Boğazımı temizleyip boynuna dudaklarımı değdirdim. Onu biraz zorlasam fena olmazdı. Hem Pelin her saniye odayı izlemiyor muydu? Onada gıcıklık olmuş olur.

Elimi çıplak kaslarına değdirdim ve dilimi hareketlendirdim. "Dolunay, e-eğer devam edersen kendimi tutmam." Yavaşça kendimi çektiğimde hızla dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Dudaklarım iki yana kıvrılınca ağzına doğru büyük bi kahkaha atmıştım. "Ne gülüyorsun? Kaç gündür burda yarı çıplak yatıyorum ve sana dokunmuyorum ama gülmeye devam edersen ikimizde çıplak-"

"Tamam!" Utancımdan öleceğim için onu durdurdum ve tıklanan kapıyı açtım. "Kaan Bey, iyi günler kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" Kaan gülümsediğinde doktorda gülmüştü. "Çok iyi hissediyorum." Doktor elindeki kağıda bir şeyler yazdıktan sonra Kaan'ın kablolarını ve serumunu kontrol etti. "Bi şey sorabilir miyim?" Dediğinde Kaan'a baktım. Bi sorun olmuştu da bana mı söylemiyordu? "Ne zaman cinsel ilişkiye girebilirim? Yani ilaçların bi zararı olur mu?" Gözlerim fal taşı gibi açıldığında hızla başımı eğdim. Ne diyordu bu ya? Bekleyemez mi yani 1 hafta daha? Hey Allahım rezil olduk doktorada. "Herhangi bir zararı yok. Yalnızca dinlenmeniz için tavsiye etmeyiz o kadar." Kaan memnuniyetle gülümsediğinde doktor odadan çıkmıştı. Yeniden yanına oturup kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsun sen Kaan? Bekleyemedin mi 1 hafta daha?" Elindeki iğneyi bi çırpıda çıkartıp üzerime çıktığında kaşlarımı daha çok çattım. "Kaan kalk saçmalama. Bak perdeler açık hadi kalk." Dudaklarını boynuma gömdüğünde içimde oluşan kıpırdanmayla inledim. Onu özlemiştim ama dar bi hastane yatağındada onunla birlikte olacak değildim. "Kaan bari kapıyı kilitlememe izin ver." Dudaklarını yaladıktan sonra yavaşça üzerimden kalktı. "5 dakikan var." diye fısıldadığında ilk olarak perdeyi indirmiştim. Kapıyıda kilitledim ve derin bi nefes aldım. "Kaan bak-"

"Geliyor musun seni alayım mı ordan?" Ayaklarımı yere sürterek yatağına yaklaştım. "Nihayet kendimi iyi hissedeceğim."

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin