Siyah Defter

5.4K 107 0
                                    

Rahatça arkama yaslanıp güldüm. Dolunay'ın doğum günü bana ilaç gibi gelmişti. O mutlu olunca bende mutlu oluyordum. "İyi akşamlar Kaan Bey,bugün erken çıkabilir miyim?" Onu başımla onayladım. "Görüşmeler bittiyse çıkabilirsin. Bende eve gidiyorum zaten. Hatta seni bırakabilirim?" Ayağa kalkıp askılıktaki ceketimi giydim. "Çok iyi olur." Önden çıktığında arabanın anahtarlarını aldım. Bu aralar herkes izine çıkıyordu. Şöförümde izindeydi. Yani arabayı ben kullanacaktım.

"Doğum ne zaman?" Kısa bir süreliğine Almila'ya dönüp gülümsedim ve arabayı çalıştırdım. "Henüz 5 ay var ama erken doğum olabileceğini söylediler. En yakın zamanda Amerika'ya gidiyoruz." Kırmızı ışıkta yavaşlarken çantasını karıştırıp içerisinden kırmızı rujunu çıkardı. "Özel birisiyle mi buluşacaksın?" Kahkaha attıktan sonra rujunu iyice sürdü. "Yok be nerde bizde özel insan. Kızlarla akşam yemeğine gidelim dedik. Belki birini kendime bulurum." Kıkırdayarak gaza bastım. "İlerideki restourantın önünde bırakırsan sevinirim." Başımı sallayıp hızımı arttırdım. Restouranta yaklaşınca yavaşladım ve arabayı sağa çektim. "Teşekkür ederim patron. Karınla iyi vakitler." Kapıyı açıp el sallayarak indiğinde bende el salladım.

*

"Ben geldim!" Ses gelmeyince kaşlarımı kaldırdım. Yine alışverişe mi çıkmıştı? "Dolunay,güzelim ben geldim." Kollarımı kıvırarak salona ilerledim. Makbuş yemeği tepsiye koyuyordu. "Hayırdır Makbuş?" Bana baktıktan sonra gülümsedi. "Hoşgeldiniz Kaan Bey. Dolunay Hanım kendisini iyi hissetmiyormuşta,yemeğini odaya istedi. Gerçi yemek istemedi ama karnı burnunda aç kalmasın diye hazırlıyorum bir şeyler." Yanaklarını sıkıp tepsiyi elinden aldım. "Tamam ben götürürüm." Asansöre binip dirseğimle 3.kata tıkladım. Kısa süre içerisinde 3.kata varmıştık. Asansörden inip odanın kapısını açtım. Sırtı kapıya dönük bir şekilde uzanmıştı. Sarı saçları düzgünce yana doğru atılmıştı. "Güzelim ben geldim." Derin bi nefes aldığında kendisini sıktığını fark ettim. "Bir şey mi oldu?" Tepsiyi komodine bırakıp dizlerimin üzerinde yatağa çıktım. "Güzelim?" , "Dokunma!" Bitkin ve kızgın çıkan sesinden sonra yataktan inip karşısına geçtim. "Ne oldu?" Dizlerimin üzerine oturup sakladığı yüzünü açmak için dudaklarımı alnına değdirdim. "Neden bana söylemedin?" Kaşlarımı çatıp ağlamaktan kızaran gözlerine baktım. "Neden düşük riskinin bu kadar yakın olduğunu söylemedin? Neden erken doğum yapacağımı söylemedin? Doğumda bebeğimin ölebileceğini söylemedin?" Derin bi nefes aldım. Bana haber vermeden doktora gitmişti.. "Tamamen aklımdan uçmuş. Öyle bir şey olmayacak. Bebeğimiz sağlıklı bir şekilde-"

"Yalan söyleme!" Bağırışının ardından attığı çığlıkla ellerini tutup sabit durmasını sağladım. Fazla debeleniyordu. "Ne oldu?!" Attığı çığlıkların ardı arkası kesilmezken vücudunu kucağıma alıp merdivenlere koştum. "Bebeğim dur sakin ol. Bak hastaneye gidiyoruz! Ağlamaya devam edersen sancın artar." Beni duymadığını anlamıştım. Canı o kadar çok yanıyordu ki içimdeki sızı her çığlığında artıyordu.

*

"Doğumun 6.ay olacağını düşünüyoruz. Sancıları gün geçtikçe artıyor. Ve sancı dereceside. Son aylarda yapmanız gereken tek şey anneyi üzmemeniz." Ağzımdan aldığım nefesleri sonlandırdım. Gün geçtikçe durumu kötüye gidiyordu. Daha dün her şey yolundayken bugün nasıl oluyordu da doğum yaklaşıyordu? Gerçi tüm bunlara hazırlıklı olmam gerektiğini biliyordum.. "Doğumu Amerika'da yapmayı düşünüyorduk." Doktor başını onaylarcasına salladı. "Öyleyse en geç bu hafta içinde Amerika'da bulunmanız lazım. Uçağın basıncına dayanamayabilir." Başımı aşağı yukarı sallayıp Dolunay'ın kaldığı odanın kapısını açtım. Rüya ona bir şeyler anlatıyordu. Beni görünce ayaklandı. "Sizi başbaşa bırakayım." Dolunay kalmasını istesede Rüya çıkmıştı. "Git başımdan." Aksini yapıp baş ucuna oturdum ve iğneli elini kavradım. "Gidersem ağlarsın." Dudaklarımı eline değdirip minik öpücüklerimi üzerine bıraktım. "Ağlamam." Gözlerine bakıp tek kaşımı kaldırdım ve elini yavaşça bıraktım. "Tamam o zaman." Ayağa kalkıp yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Kapı kolunu kavradığımda titrek sesi odayı doldurmuştu. "G-gitme." Zafer kazanmışçasına gülümsedim. "Gitmemi istiyorsun." Doğrulacağı sırada elimi kaldırdım. "Doğrulma,geliyorum." Kapıyı kapatıp yanına ilerledim ve az önceki yerimi doldurdum. "Neden bana söylemedin Kaan?" Elini nazikçe öpüp saçlarını okşamaya başladım. "Çok üzülecektin. En azından Amerika'ya gidene kadar üzülmemeni istedim." Bir süre boyunca duvara baktı,ardından bana döndü. "Bir şey olduğunda ben seni 9 ay karnımda taşırken sesimi çıkarmadım diyemeyecek miyim yani?" Kahkaha atıp elini yeniden öptüm. "Sende 2.çocuğumuza dersin güzelim. Zaten deste deste çocuk yapacağız daha." Kaşları çatıldığında güldüm.

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin