Biz Diye Bir Şey Yok

10.1K 242 0
                                    

"Ecevit burda!"

Sessiz ama sert bağırışımdan sonra Ecevit bana dönmüştü. Gözlerine bakmamaya çalışarak Rüyayla konuşuyormuş gibi yaptım. Ama başarısız olmuştum.

"Dolunay?" Ecevit'e döndüğümde Kaan ayaklanmıştı. Ecevit bana doğru bi adım atıp elimi kavradığında Kaan önüme geçti. "Çekil önümden!" Kaan Ecevit'in üzerine doğru giderken aralarına geçtim.

"Ecevit burda ne işin var?" Kaan belimi kavrayıp kendine çektiğinde rahat bi nefes aldım. En azından beni koruyordu.

"Seni almaya geldim, Dolunay." Kaan'ın kaşları alayla kalkarken kahkaha attı. Bu hareketini her zaman seviyordum. Onu dahada havalı yapıyordu.

"Benim olanı istemek neyin nesi Ecevit?" Rahatlıkla söylediği cümleden sonra Ecevit yumruklarını sıktı. Ecevit'i tanıyordu, o zaman nasıl sinirli olduğunuda biliyordu. Dayak yemek istemiyorsa sussa iyi olur.

"Kaan, çek ellerini Dolunay'ın üzerinden." Kaan belimdeki elini daha çok sıkarken diğer elini karnımın üzerinden geçirerek ellerini birleştirdi. Şimdi beni daha sıkı tutuyordu. Elimi Kaan'ın bileğine değdirdiğimde istemsizce titredim. Bu gerçekti, beni koruyordu.

"Ecevit zorluk çıkarmadan gitsen iyi olur. Onlar nişanlandı." Rüya'ya minnetle baktım. Bunu söylemek neden aklımıza gelmemişti ki?

Ecevit Rüya'nın boğazına yapıştığında Kaan yumruğunu ona geçirdi. Rüya boğazını sıvazlayarak yanıma geldiğinde gözlerim dolmuşlardı. "Dolunay gitmemiz gerek." Kafamı iki yana salladım. "Kaan!" Ecevit'in yumruk yapmaktan morardığı kolunu tutup bir iki adım geri gitmesini sağladım. "Dolunay buraya gel!" Ecevit Kaan'a ikinci yumruğunu geçirdiğinde bileğimi kavrayarak sürüklemeye başlamıştı. Herkes bize bakıyordu ama Ecevit beni sürüklemeye devam ediyordu. "Ecevit canımı acıtıyorsun!" Ayaklarımı yere sürterek ilerliyordum. Nerde bu Kaan?

Alışveriş merkezinin otoparkına geldiğimizde korkmaya başlamıştım. Cidden bu Kaan nerde? Ecevit'in büyük arabası görüş alanımıza girdiğinde ağlamaya başladım. Cidden sonum gelmişti.

"Ecevit, Dolunay'ı hemen bırakıyorsun!" Kaan'ın sesini duymamla kolumu hızla kendime çekip Kaan'a doğru koştum. Elimden tutup beni arkasına aldığında hıçkırıklarım dinmişti. "Kaan, siktir git aramızdan." Kaan öne doğru bi adım attığında Ecevit'in etrafı iri yarı adamlarla doluştu. "Dolunay, arabaya git. Rüya seni bekliyor."

-

Ayaklarımı yere vururken kornaya bir kez daha bastım. Sinirlerim gittikçe bozulurken Kaan kıpkırmızı suratıyla görüş alanıma girmişti. Hızla arabaya binip gaza bastığında sustum. Konuşmak iyi bir fikir değildi, sanırım.

"Ecevit'le ne alakan var!" Bağırışından sonra sıçramıştım. Kalbim ağzımda atarken yutkundum.

"Kaan sakin olur musun?" Rüya'nın sakin sesinden sonra derin bi nefes alıp radyoyu açtı.

Yolun geri kalanında susacaktı sanırım, ve vücudundaki kırmızılık gelmişti. Arabayı durdurduğunda yavaşça ona döndüm. "İn." Soğuk sesinden sonra kapıyı aralayıp indim. Arabanın kaputuna yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi. "Kaan, iyi misin?"

"Ecevit neden senin peşinde?"

"Şey, bilmiyorum. Üniversiteden kalma bir şey." Saçlarını çekiştirdikten sonra bana döndü.

"Onunla görüşmeyeceksin."

"Görüşmüyorum zaten! Yalnızca ondan kurtulmaya çalışıyorum." Gözlerimin içine kızgınlıkla bakarken arabaya geri bindi. Neden bu kadar sinirlenmişti ki? Acaba Ecevit'le eski arkadaşlar mıydı?

-

Parfümümü son kez sıkıp odamdan çıktım. Sessizce merdivenleri indikten sonra bahçeye çıktım ve arabada bekleyen Rüya ile Hamza'nın yanına geçtim. "Sonunda." Diye mırıldanan Hamza'ya sırıtarak baktım. Rüya ile yalnız kalmalarını sağlamıştım en azından. Dikiz aynasından göz göze geldiğimizde gülümsedi. "Beklettiğine değmiş, çok güzel olmuşsun." Hafifça yan tarafa kayıp yüzümü dikiz aynasından çektim. Ben onunla Rüya'yı başgöz etmeye çalışıyorum beyefendi ne diyor. Nihayet hareket ettiğimizde titreyen telefonumu elime aldım. Boğazımı temizleyip açtım ve kulağıma götürdüm.

"Kaan?"

"Dolunay nerdesin?"

"Dışarıdayım, yemeğe gidiyoruz. Ne oldu?"

"Hiç, öylesine aradım. Yarın aynı saatte dışarda ol, yarım kalan alışverişi tamamlayalım." Onu onayladıktan sonra telefonu kapattım. Gergin sessizliği bi şekilde yok etmeliydim. "Ee Hamza, ne bölümü okudun?" Rüya'nın kurduğu cümleden sonra rahatça geriye yaslandım. "İktisat." Hamza'nın kısa cümlesinden sonra Rüya susmuştu, ve sanki birdaha hiç konuşmayacak gibiydi. "Sen?" Gözleri parıldarken dudaklarını yaladı. "Mimarlık." Hamza gözlerime bakıp gülümsediğinde gözlerimi dışarı çevirdim. Kesin konuyu bana çekecekti. Hayır anlamıyorum neden bu çocuk kendi yoluna bakmıyordu. "Dolunayla aynı bölümdeydin demek." Rüya'nın suratı yeniden asıldığında ofladım. Bu ikisini birleştirmek zor olacaktı. "Evet Kaan'da iktisattan mimarlığa geçiş yaptı." Hamza omuz silkerken arabayı yavaşlattı. "Kaan umrumda değil." Araba tamamen durduğunda arabadan indim ve kapıdakilere gülümseyerek restauranta girdim. Buraya göre gayet şıktı ve elit insanlar vardı.

--

Dudaklarımı ısırarak kabinden çıktım. "Bunu alıyoruz." Rüya kaşlarını çatıp ellerini beline koyduğunda Kaan beni süzmüştü. "Sana bakmak yok demiştim Kaan, nikahtan önce gelin gelinlikle görülmez." Kaan kahkaha attığında onları orada bırakıp üzerimi yeniden giyindim. Kendimi berbat hissediyordum. 4 gün sonra düğünüm var, hoşlandığım adamla, ama kendisi beni sevmiyor. Ne kadar güzel değil mi.

Kabinden çıkıp gelinliği Kaan'a uzattım. Ayakkabılarımı giyerken o çoktan parasını ödeyip kutuyu almıştı. "Sen almayacak mısın?" Rüya'nın koluna girdikten sonra Kaan'a döndüm. Lafı ağzımdan alması iyi olmuştu. "Ben aldım, düğünde görürsünüz." Omuz silkip yürümeye başladım. Onun bana yaptığının aynısını ona yapacaktım. "Zaten aramızda sahte bir düğün bu, aile ve aşiret bilmesede biz diye bir şey yok." Rüya dudağını ısırdıktan sonra kolumu ısırdı. Şu an sadece tüm gün uyumak istiyordum..

---------

Evde değilim ve internet bulamıyorum, yeni bölüm 1 hafta içinde gelecek. Ve uzun olacak.

---------

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin