Müstakbel Kocam

14.8K 358 9
                                    

                                        -Medya; Kaan, Dolunay, Hamza-

Omuzlarından iterken gözleri irice açılmıştı. Ne yaptığının farkına vardı nihayet.

"Ne yapıyorsun sen?" Bağırmamak için kendimi tutarken kaşlarım çatılmıştı.

"Ben seni.. Pelin sandım.. Özür dilerim öyle bi amacım yoktu." Ben sinirden kudururken uçak inmeye başlamıştı. Sarsıntıyla inerken boğazımdaki yumru gittikçe büyüyordu. Uçak nihayet durduğunda merdiveni kapıya yanaştırdılar, ve kapı açıldı. Hosta selam bile vermeden uçaktan indim. Hızlı ve sarsak adımlarla havaalanına girdim ve lavaboya koştum.

Duvara tekme atıp bağırdım. Rahatlıyordum sanırım. Yüzümü buz gibi suyla yıkayıp lavabodan çıktım. Valizler gelmişlerdi. Oval makinanın bi kenarında durup ayağımı sallamaya başladım. Bir an önce eve gidip uyumam lazım.

Omzumda hissettiğim yumuşak dokunuşla hafifçe sıçradım. Kalbim.. Ağzımda atıyordu.

"Özür dilerim Dolunay." 2. Özrünü duyduğumda dudaklarımı birbirlerine bastırdım. Kaan ilk defa özür diliyordu heralde. "Seni eski.. Boşver. Sadece özür dilerim." Yüz hatlarını incelemeye başladığımda geçen valizi bi çırpıda yakalayıp yere bıraktı. O mükemmel kasları çok işine yarıyordu muhtemelen. "Bu benim valizim?" Elinden alıp kendi tarafıma çektim. "Özrün kabul edildi. Ama gitsen iyi olur. Babamlar geliyor." Arkasına döneceği zaman kolunu tuttum. "Kaan git. Babam görürse çok yanlış anlar." Kafasını sallarken gülümsedi. "Pekala uçak arkadaşım. Kendine iyi bak ve gergedan kocan çok şanslı. O göğüsler.." Kahkahalarla yanımdan ayrılırken babama doğru yürüdüm.

"Kimdi o denyo?" Hamza'ya valizimi verip babamın elini öptüm. Şimdiden söylenmeye başlamıştı işte. "Kız! Başıma şehir karısı mı olucaksın sen! Bu giydiklerin ne?" Yanaklarımı şişirirken Hamza'nın arkasından yürümeye başladım.

"Baba sen değil miydin kocan çok kültürlü diyen? Batının kültürü bu." Huysuzca mırıldanırken dışarı çıkmıştık. Şırnağın boğucu havasını çekip arabaya bindim.

Güçlükonak'a vardığımızda annem, halalarım, amcalarım hepsi kapıya dizilmişlerdi. Allahım sen koru. "Teşekkürler Hamza." Dikiz aynasından Hamza'ya gülümseyip arabadan indim. Davullar çalmaya başladığında kulaklarımı kapatıp anneme sarıldım.

Nihayet içeri girdiğimizde odama çıkıp yatağa atladım. Hiç özlememişim burayı. Telefonum titrerken ağzımdan küfür kaçtı. Saatlerdir burdaydım ve Rüya'yı aramadım.

"Nerdesin sen Dolunay?!" Kıkırdarken kulaklığımı taktım ve yatağa uzandım. "Yolculuk nasıldı?" Kaan aklıma geldiğinde yüzümü buruşturdum.

"Kaanlıydı Rüya." Çığlığı yükselirken kahkaha attım. "Yanımdaydı ve tüm yol konuştuk." Yeniden çığlık attığında kulaklığı çıkartıp bitirmesini bekledim.

"Hemen ayrıntılarıyla anlat!" Kapım çalındığında doğruldum.

"Güzel kızım, misafirlerimiz yarın gelecekler. Hazırlık yapsan iyi olur."

"Anne dinlenicem ben. Haftaya gelemezler mi?" Kapıyı kapatıp yanıma oturduğunda Rüya'dan özür dileyerek telefonu kapattım.

"Malesef, yarına belirlendi." Saçlarımı okşarken ofladım. Neyseki okumuştum, ve bir şey olursa kendi paramı kazanabilirdim. "Ee İstanbul nasıl?" Omuz silkerken gülümsedim.

"Çok güzel." Aklıma lise yılları geldiğinde yüzümü ekşittim. Hamza'ya yapılan haksızlıklar.. Allah'tan geçti o günler. "Anne uyucam." Annem odadan çıkarken üstümü değiştirdim ve yatağa uzandım. Kaan kiminle evlenecekti acaba? Evlenmezdi ki. Söyledi zaten, evlenmeyeceğini. Neyse Dolunay. Uyu. sadece uyu.

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin