Kabusun Olan Bana

10.6K 202 1
                                    

Kaan'ın kolunu sıvazladıktan sonra alnımı koluna yasladım. Ağlamamak için kendimizi sıkıyorduk ama pek başarılı olamıyorduk.. "Nasıl olurda hastalığı bu kadar ilerler? Nasıl fark etmem?" Yumruğunu masaya vurduğunda burnumu çektim. Yerdeki manzarası bir türlü aklımdan geçmiyordu ve her bir göz yaşım enseme ağrı olarak saplanıyordu. Ayaklanıp koridorda yürümeye ve derin nefesler almaya başladım. Aklım durmuştu ve nefes alamıyor gibiydim. Cam kenarına gidip kafamı dışarı çıkardım ve daha yavaş nefes almaya başladım. Hıçkırıklara boğulduğumda Kaan'ın yanıma geldiğini gördüm. Susmalı ve ona destek olmalıydım. "İyi misin?" Kafamı sallayıp ona sıkıca sarıldım. Kaslı kollarıyla beni sımsıkı sarmıştı. "Her şey geçecek Kaan.. Hepsi geçecek.."

1 Hafta Sonra

Gözlerimi Kaan'ın ağlama sesiyle araladığımda yutkundum. Atlatamayacak gibiydi. Neşe Hanım 2 haftadır yoğun bakımdaydı, ve Kaan o 2 haftada bitmişti. Gözlerimi yeniden kapatıp uyumaya çalıştım çünkü daha yeni uyuyakalmıştım. Ve sabahın 6'sında kalkmaya niyetim yoktu. Kaan'ın bağırışıyla gözlerim dolu dolu olmuştu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor olması konaktaki herkesi ayağa kaldırabilirdi. Yataktan zorlanarak kalktım ve pencereye yanaştım. Herkes alt kattaki avludaydı, Kaan ise ortalarındaydı. Onu tutmaya çalıştıklarında hızla odadan çıktım. Kötü bir şey vardı. Merdivenleri atlaya atlaya indiğimde oluşturdukları çember ikiye ayrılmıştı. Kaan dizlerinin üzerine çökerken yanına koştum ve yanaklarını yakalayıp başını kaldırdım. "Kaan, ne oldu?" Ellerini sırtıma getirip sıkıca sarıldığında sağ tarafımda kalp atışlarını hissetmiştim. Çok hızlı atıyordu. "Hanımağayı kaybettik.." Ağzım aralandığında Kaan'ı sımsıkı sardım. Dünyası yıkılmıştı..

Kaan

Zır zır öten telefonu susturup kafamı yastığa koydum. 2 haftadır uyuyamıyordum ve sabahın köründe öten bi telefonla uyanmaya niyetim yoktu.

Telefon yeniden çalmaya başladığında oflayarak kalktım. Neden kimse bakmıyordu bu telefona? Odanın kapısını açıp merdivenleri indim ve telefonu elime aldım.

"Alo?"

"Kaan ağam.. Hanımağa vefat etti.." Telefon elimden kaydığında sertçe yutkundum. Boğazımdaki yumru büyürken geçmesini bekledim ama geçmedi. Ve avluda fısıltılar başlamıştı. Annem gitmiş miydi? Yo, hayır.. İnsanın annesi ölür mü hiç? Yalnız bırakır mı dünyada? Hayır. "Ağam.." Baran koluma dokunduğunda ona döndüm. "Baran Doğru mu bu?" Dudaklarını birbirlerine bastırdığında gözlerimi halıya kilitledim.

Zaman durmuştu.. Her şey griydi.. Gidemezdi.. Yapamazdı.. Dizlerimin üzerine düştüğümde yumruklarımı sıktım. "Yalan.." Sesimi kendim bile duyamazken yutkundum. Bu yumru geçecekti.. "Yalan söylemeyin!" Bağırışımdan sonra göz yaşlarım sel gibi başlamışlardı. Sildikçe yenisi gelirken bağırdım. Beni neden almamıştı?

Bir anda çekip gitmişti.. Şimdi kimin saçlarını okşayacaktım? Kime sevdiğim kızı anlatacaktım? Kiminle gülüp, kiminle eğlenecektim..

--

İçimdekileri boşaltmak için hıçkıra hıçkıra ağlarken Dolunay'a biraz daha sıkı sarıldım. Annem.. Başımın tacı gitmişti.. Bi anda hiçbir şey demeden çekip gitmişti. Beni bıraktığının farkında değil miydi? Neden dikkat etmemişti kontrollerine? "Kaan.." Nazik parmaklarıyla gözlerimin altını sildikçe göz yaşlarım artıyodu fakat silmekten bıkmıyordu. "Kaan.. Bana bak Kaan." Bir an için susup gözlerine bakmıştım. Ağlamaktan kızaran,ama hala güzel olan mavi gözlerine. "Atlatacağız, tamam mı? Annen her an yanımızda ve biz bunu atlatacağız." Derin bi nefes alırken yutkundum. Teşhis için hastaneye gitmem gerekliydi. Babamın karşısına dik çıkmalıydım. "Tamam mı?" Başımı sallarken ona sıkıca sarıldım. Bu sefer ağlamıyordum, ve artık ağlamayacaktım. Ağlamak için ciddi sebeplerim varken saçma şeylere ağlamayacaktım.

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin