Evli Çift

10.5K 201 4
                                    

Bi dakika ya.. Pelin kimdi ki kocamı benden daha iyi tanıyacaktı? Pelin Kaan'ın hayatında tamamen bitmişti.. Buna emindim. "Ne ilacı içiyormuş Kaan?" İçtiği sodayı bırakıp geriye yaslandı. "İçtiğini hiç görmedin mi?" Kafamı iki yana sallayıp derin bi nefes aldım. Kaan.. Hasta mıydı?

Pelin

Biliyordum işte, Kaan hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Çünkü severek evlenmediler. Tabi ya.. Doğu kuralları. Onlar şu beşik kertmesi denilen şeyden evlenmişlerdi. Ama ya başka bişeyse? "Kaan hasta mı?" Kaşlarım kalktığında yüzünü iyice inceledim. Acaba ona söylesem mi? Söylemeliydim.. Ağzımı açacağım sırada annemin sabah yaptığı konuşma beynime kazındı..

-

"Pelin bu yaptığın çok kötü bir şey.. Onların arasına girmeye çalışma. Dolunay ona aşık, ve Kaan'da ona karşı boş değil. Gözlerinden okunmuyor mu?" Saçımı çekiştirip kaşlarımı çattım. Dolunay umrumda değildi, zaten hamileysede düşürmesi için elimden geleni yapardım. "Okunmuyor tabi ki.. Kaan hala beni seviyor." Başını olumsuzca iki yana salladığında ayaklarımı yere vurmaya başladım. "Pelincim, Kaan Ogün'ü dövüp kolunu kırdı. Biliyor muydun?" Gülümsemem yüzüme yayılırken duruşumu dikleştirdim. "Ama senin için değil.. Dolunay'a da aynı şeyi yapmaya çalışmış ve polisler gelene kadar onu dövmüş. Bak senin için değil, Dolunay için.." Sertçe yutkunup omuz silktim. "Ya sen benim annem misin düşmanım mı? Yada Dolunay'ın annesi falan mısın?" Gözleri kocaman olduğunda Dolunay'ın salona girmesiyle sustu..

-

"Kaan'ın sinir hastalığı var. Uzun bir süre üzülür ve sinirlenipte ilaç almazsa kriz geçirir. Ama.. Bu krizlerden bir tanesinin sonu.. Hastaneyle sonuçlanabilir. O yüzden düzenli ilaçlarını alması gerek." Ama iyide.. Sinir hastası olan biri için fazla sakindi.. Yani Güçlükonak'ta sakindi. Burdada sinirli halini pek görmemiştim. Yanımdaki sandalye çekildiğinde Pelin Kaan'a doğru eğildi. "İyi misin?" Kaan başını aşaığı yukarı sallayıp çatalını kavradı ve son kalan salatalığı ağzına attı. "Dolunay kalk hastaneye gidiyoruz." Çantamı aldığımda Pelin'de kalktı. "Bende burdan eski bi arkadaşımın yanına gideyim." Kaan onu bırakmak istesede, açtığı ağzını kapattı ve elimi sıkıca tutup sürüklemeye başladı. Arabaya nerdeyse fırlattığında sinirle kemerimi taktım. Hayır bu kadar sinirlenecekse doğum kontrol hapı alırdım canım..

-

"Evet, hamile mi değil mi?" Doktor elindekileri kontrol ettikten sonra kafasını kaldırdı. "Hamile olması imkansız." Alayla sırıtıp Kaan'a döndüm. "Bak.. Bir de bana sert davranıyordun. Hamile olsaydım anlardım." Sitemle kurduğum cümlelerden sonra kızgın bakışlarını üzerime attı. Şu anda kızgın olması gereken kişi bendim, o değil. "Kaan Bey, imkansızın altını çizerim. Yapılan testlere göre spermler zayıf.. Yani hamile kalması imkansız." Kaan'ın dudakları aralandığında yutkundum. Ne diyordu bu aptal doktor? Kaan'da bi problem mi vardı? Hayır, asla. "Kısırsınız demiyorum, ama spermleriniz zayıf. Ama Tedavi ile her şey hallolur." Gözlerimi Kaan'a dikip derin bi nefes aldım. İç çatışma içerisindeydi..

Kaan

Ne yani? Şimdi benim çocuğum olmayacak mı? O zaman aşiret tepeme biner.. Allah kahretsinki babamın tek erkek çocuğu, daha doğrusu tek çocuğu bendim. Ve malesef herkes çocuk haberini 4 gözle bekliyordu. Tedavi olmalıydım. Hemen tedavi olmalıydım.

Sakin ol Kaan. Çocuk istemiyordun. Ne oldu sana birden? Tedaviyi reddetmeliyim.. Hayır reddedemem ki.. "Pekala. Güçlükonak'ta tedavi olurum." Test sonuçlarını alıp ayaklandım. Dolunay'da peşimden kalkmıştı ve elini tutup onu sürüklemeye başladım. Çok yavaş yürüyordu.

Arabaya binmeden önce onu kendime çekip vücudunu arabaya yasladım. Bi özür borcum vardı. "Özür dilerim." Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Özür dilemesi gereken kişi bendim.. Ama o kadar olgundu ki, aramız bozulmasın diye özür diliyordu. Belkide moralimin bozulduğunu düşünüyordu ama tedavi olacağım için moralimi bozmuyordum. "Asıl ben özür dilerim. Sebepsiz yere kızdım. İlaçlarımı almaya dikkat edeceğim." Gülümsediğinde ortaya çıkan gamzelerine baktım ve ardından bende gülümsedim. Pelin'den sonra ilk defa bi kıza değer veriyordum. Yanaklarını ellerimin arasına aldım ve dudaklarına eğildim. Yavaşça alt dudağını emmeye başladığımda ellerini ensemde birleştirmişti. Kollarımızın yorulmamasi için ellerimi yavaşça beline kaydırdım ve okşamaya başladım. Yavaşça birbirimizden ayrıldığımızda gülümsüyordu. Onu bi öpücükle bile etkim altına alabiliyorken ona soğuk davranıyordum. "Ee doktor ne dedi?" Pelin'in sesini duymamla arkama döndüm. Biz öpüşürken hemen yanımıza damlayabiliyordu. "Hiçbir şey. Hamile değilim. Çünkü korunuyordum zeki kız. Bunu Kaan'ın aklına sokup onu üzdüğün için kendinle gurur duymalısın." Kapıyı hızla açıp arabaya bindiğinde elimi saçlarımdan geçirdim. "Demek hamile değil." Ayağını sallarken onu onayladım. Dolunay korunmuyordu. "Her neyse. Sen karınla mutlu bi ömür geçir. Biz gidiyoruz." Yüksel Bey'in arabası yanına yaklaştığında bana doğru bi adım attı. "Kızın olursa adını Eylül koy. Bu benim için yapacağın son şey olsun Kaan. Seni özleyeceğim." Dudağını ısırdıktan sonra arabaya binerek yanımdan uzaklaştı..

Pelin gitmişti.

Beynimde oluşan ağrıyla bir başıma kalmıştım.

Yalnızca 2-3 günde olsa.. Ona alışmıştım. Her sabah kahvaltıda onu görmeye.. Akşam yemeğinde karşı karşıya oturmamıza.. Gülümsemesine.. Dolunay'ı kıskandığı zamanlara.. Ona cidden yeniden alışmıştım..

Dolunay

Dudaklarımı kemirirken Kaan'ın elini tutup bana bakmasını sağladım. Pelin'in gitmesi ona sıkıntı olmuştu, bide şu çocuk işi araya girince hepten bunalıma girmiş gibiydi. Yavaşça sağ bacağına oturup ellerimi ensesinde birleştirdim. Dudağı sola doğru kıvrıldığında dudaklarımızı birleştirdim ve ona isteğimi belli ettim. Elleri belimde gezinirken gömleğimin arkasında bulunan fermuarını hızla çekti. Ve kendimi tamamen ona bıraktım..

Valizleri kapıda görmemle Kaan'ın gömleğini ilikleyerek yanıma gelmesi bir oldu. Gidiyorduk, ve ben Rüya'yı bir kez olsun aramamıştım. "Hazırsan çıkalım mı?" Kafamı sallayıp çantamı omzuma astım. "Önce bi kahvaltı yapalım, daha 1.5 saat var uçağa." Onayladıktan sonra valizimi sürüklemeye başladım. O da kendi valizini aldıktan sonra kapıyı kilitlemişti. valizi bagaja bırakıp ön koltuğa geçtim. Bugün ağzımı bıçak açmıyordu, ama konuşacak hiçbir şey bulamıyordum.

-

Davul zurna eşliğinde konağa girdiğimizde derin bi nefes aldım. Sanırım evi toplama, kahvaltı, akşam yemeği gibi problemler ortadan kalkmıştı. "Hoşgeldiniz." Neşe Hanım'a ve Yiğit Bey'e sarılıp ellerini öptükten sonra yemek masasına oturduk. Bulantılarım sürekli devam ediyordu ve rahat bi nefes almama izin vermiyorlardı. Hamile olsam midem bu kadar bulanmazdı. Sandalyemi çekip ayaklandığımda Kaan'da benimle kalktı. Ağzımı tutarken hızla odadaki lavaboya gittim.

Midemlekileri boşalttıktan sonra kafamı suya tuttum. Sinirlerim bozuluyordu bu aptal bulantılardan. Suyu kapatıp kafamı kaldırdığımda tüm su kıyafetlerime gelmişti ve sırılsıklam olmuştum. Banyodan çıktığımda Kaan'ın endişeli suratıyla karşılaştım. "Dolunay bu halin ne? Hastalanacaksın." İlgili tavırlarına gülümserken uzattığı kıyafetleri aldım. "Çabuk giyin ve saçlarını kurutalım. Hastalanmanı istemiyorum." Kafamı sallayıp banyoya geri girdim. Üstümü tamamen değiştirdikten sonra saçlarımı havluya sardım. Kapıyu aralayıp banyodan çıktığımda Kaan yatakta oturuyordu. Kollarını bana uzatıp elimi tuttu ve yanına oturmamı sağladı. Ardından bana sıkıca sarıldı. Sımsıkı..

"Sana hiç iyi davranmıyorum." Gözlerimi kapalı olan gözlerine diktim. "Sevgine layık değilim." Bunları Kaan mı söylüyordu? Şu, kendini beğenmiş Kaan? "Ama her şey için üzgünüm.. Belki evli çiftler gibi yaşayabiliriz, artık. Ne dersin?" Gülümseyerek dudaklarımı dudaklarına bastırdım. "Bu çok güzel olur.. Yani kim istemez ki?" Kapının çalınmasıyla Neşe Hanım içeri dalmıştı. Kaan kollarını çektiğinde utançla boğazımı temizledim. "Dolunay, kızım konuşabilir miyiz?" Kaan odadan çıktığında yerini Neşe Hanım almıştı. "Neden miden bulanıyor?" Anlamlı gülümsemesinden sonra dudaklarımı sıktım. "Uçak çok sarsıldığı için midem bulandı. Yani, ortada şimdilik bi çocuk yok.." Kaşları kalktığında gülümsemesi hafifte olsa sönmüştü. "Yani.. İstanbul'da çocuk için çalışmalara başladınız. Buna çok sevindim." Sırtımı sıvazladığında Kaan içeri girmişti. "Anne karımı biraz çalabilir miyim senden?" Neşe Hanım kıkırdayarak ayağa kalktı. Odadan çıktığında aklıma hastalığı gelmişti.. Acaba tedavi oluyor muydu?

--

Sessiz adımlarla üst kata çıkıp avluya bakındım. Kaan muhtemelen çalışma odasındaydı. Yavaşça tahta kapıyı aralayıp içeri girdim. Kaan elindeki kağıtlara bakıp iç geçiriyordu. "Kaan.." Kafasını bana çevirip kağıtları bıraktı ve geriye yaslandı. "Gelsene." Uzattığı elini tutup bacağına oturdum ve elimi boynuna doladım. Boşta kalan elimle kağıtlara baktım. "Tedavi yöntemleri." Anlamadığım kağıtları masaya bırakıp diğer elimide boynuna doladım. "Yorulmuş gibisin." Dudağımı yanağına bastırıp kucağında hareketlendim. Ellerini tişörtümden içeri soktuğunda ayağa kalkıp onuda kaldırdım. "Hadi odamıza geçelim.." Diye fısıldadım ve elini tutup alt kata doğru inmeye başladım. Merdivenleri kahkahalar eşliğinde bitirdikten sonra Yiğit Bey'in haykırışıyla birbirimize bakmıştık. Daha sonra katın sonunda bulunan odaya doğru koşmaya başladık. Kapıyı açtığımızda ikimizde dona kalmıştık...

Gece IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin