15

1.2K 84 54
                                    

"Adımı doğru biliyorsun fakat sonunda bir Uchiha olmalı."

Sasuke-kun'un nasıl baktığını bilmesem de sinirli ifadesinden ödün vermediğine emindim.

"Sen hiçbir zaman bir Uchiha olmadın. Sen sadece bu klana saplantılı olmuş bir mazoşistsin."

"Bunu bana sen mi söylüyorsun? En parlak Uchiha olan abini öldürdün sen"

"Gerçekleri bilmeden sonuca varmak çok kolay."

Shin'in yanındaki adamlardan biri konuştu.

"Bu güzel sohbetinizi bölmek istemezdim ama sende olan bir şeyi almalıyız Uchiha Sasuke."

Shin gülümsemeye devam ederken, gözleri bir anda sharingan'a büründü. Kel olan kafasında sanki oraya dikilmiş gibi görünen gözler ortaya çıktı. Her biri sharingan sahibiydi.

Yanındaki 3 kişi normal gibi görünse de jilet gibi keskin dişleri ve bir insana ait olamayacakmış gibi olan uzun dilleri vardı.

Sasuke-kun'un arkasında olsamda istemsizce ürperdim. Çakramı ellerime doğru yoğunlaştırdım.

"Sakura, yarın örgüte saldırı düzenleme ihtimalimiz var. Her şeye karşı hazırlıklı olmalıyız. Belki onlar da senden haberdar olabilirler. Bu sebepten ötürü benim yanımda iken bir savaşın ortasında kalırsak bulduğun bir boşlukta Nara ormanına doğru ilerlemeni istiyorum."

Sasuke-kun'un dün konuştukları aklıma geldi. Ne yapmam gerektiğini biliyordum.

Sasuke-kun'un bana bakmasıyla, tüm gücümü kullanıp aniden yumruğumu yere doğru savurdum.

Ayaklarımızın altındaki tüm toprak havaya kalkarken, önceden Sasuke-kun'la konuştuğumuz gibi ağaçların arasına saklandım.

Shin ve adamları toz yığınından sıçrayarak kurtulurken, Shin diğerlerine beni bulması için işaret verdi. Sasuke-kun için endişelenmiyordum bile çünkü o ne yapması gerektiğini biliyordu.

Gür yapraklı bir ağacın dalları arasına saklanmıştım. Shin'in adamları beni aramak için etrafı tararken, bir boşluk yakalayabilmek için etrafıma göz gezdirdim.

Bu arada Sasuke-kun ve Shin çoktan savaşmaya başlamışlardı. Gelen her bir güç dalgasında rüzgarın etkisi ile yapraklar savrulurken, odaklanmaya çalıştım.

"Amaterasu!"

Sasuke-kun kendisine doğru gelen kunaileri bir anda siyah alevlerle yaktı. Ardından taşıdığı parşömen kağıdındaki mührü açıp kılıcını ortaya çıkardı.

O 3 adamdan da herhangi bir iz görmemiştim. Onların savaşması dışında etraf sakin gibiydi. Bir anda aklıma gelen fikirle sırıttım.

El mühürlerini sırasıyla tekrar ettim.

"Ninpou Kawarimi no jutsu"

Benim kopyam olan bir Sakura karşımda dururken ona kafamı sallayıp ters yöne gitmesini söyledim.

Ağaçlık alandan çıkıp ileriye doğru atılıp koşmaya başladım.Arkamdan birinin geldiğini hissetmesemde beni fark edeceklerinden emindim.

Bu sırada rüzgar etkisini gittikçe arttırmaya başlamıştı. Savaş gittikçe daha çok sertleşiyor olmalıydı.

Arkamda birini varlığını hissetmemle hızımı daha çok arttırdım.

"Doton Doryuusou"

Bir anda etrafımda topraktan dikenler çıkmaya başladı. Beni yavaşlatmaya çalıştığı belliydi. Hızlıca onları aşmaya devam ettim.

"Byakugo kullanıcısı kuzey yönünde ilerliyor. Ben ve Akio onun peşindeyiz."

Telsizinden gelen uyarı ile tuzağa düştüklerini anladım. Arkamdaki adam bir anlığına yalpalarken konuşmaya çalıştı.

"Ama şu anda bende onu takip ediyorum güney yönünde."

Aniden arkamı dönüp biriktirdiğim tüm güçle bir anda adamın yüzüne yumruğu geçirdim. Adam bana bakmadan telsizle konuştuğu için gafil avlanmıştı. Yumruğumun etkisi ile düştü, gözlerinin geriye kaydığını gördüm.

Ardından arkama bakmadan devam ettim.

En sonunda soluklanmak için ağaçların arasına saklandım. Ne kadar süredir ilerlediğimi bilmiyordum fakat o adamdan sonra arkamda kimseyi hissetmemiştim. Nara ormanının girişine yaklaştığımın farkındaydım.

Kendime geldiğimi hissetiğim an koşmak için hazırlandım. O sırada aşağıdan birilerinin bir şeyler mırıldandığını duydum fakat harekete geçmek için çok geç kalmıştım.

"Suiton Suuryuuben"

Aniden ellerim ve ayaklarım su tarafından yutulurken aşağıya doğru çekildiğimi hissettim.

Kahretsin!

Ellerimi suyun içinde hareket ettiremiyordum. Çakram hala ellerimde toplanmıştı ama dışarıya aktaramıyordum bir türlü.

"Sonunda seni bulabildik."

Aşağıya indirildiğimde, en ifadesiz yüzümle onlara baktım. İkisi de pis pis sırıtıyorlardı.

"Ah, güzelim neden böyle bakıyorsun?"

Onların tuzağına düşüp cevap vermeyecektim. Böyle tipleri iyi bilirdim. Başkasına hizmet ederlerdi ama kendileri beş para etmezdi.

Ben adama bakmaya devam ederken diğeri bana doğru döndü.

"Kawarimi yapman oldukça mantıklıydı. Keşke daha erken gitseymişsin o zaman seni gözden kaybedebilirdik."

"Onu direkt Rokuro sensei'ye götürmeliyiz. Nagisa-sama öyle emretmişti."

Adamlar birbirlerine bakıp başlarını salladılar. Beni bağladıkları tekniği çözüp ellerimi yumruk yapmama fırsat vermeden ellerimi, ayaklarımı ve ağzımı bağladılar.

Ardından vücut olarak iri olanı beni sırtına attı.

"Gidiyoruz."




Sasusaku ile kalın...

Sasusaku ile kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Other Story 🍁/Sasusaku Fanfiction [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin