Mektubu okuduktan sonra ellerimin titrediğini fark etmiştim. Bu kadarı cidden çok fazlaydı, tam her şey yoluna girmişken bu görev çıkmıştı ve işin hiç istemediğim bir kısmında bulunuyordum.
Madara'nın yaptığı cidden çok ağırdı. Ölümünden sonra bile rahat bırakmamıştı.
Sasuke-kun'a baktığımda düşünceli bir şekilde bana baktığını fark ettim. Ona 'iyiyim' diyemiyordum çünkü, mektupta bu kadarını tahmin edememiştim.
Görevi ilk öğrendiğimde, eğer savaşmak zorunda kalırsak elimden geldiği kadar Sasuke-kun'a yardım etmeye söz vermiştim. Fakat, şimdi ben korunmak zorundaydım. Yine...
Bu bana eski olayları hatırlatıyordu. Ben güçlenmiştim bunu biliyordum. Bende benim için önemli olan Sasuke-kun'u,Naruto'yu ve diğerlerini korumak istiyordum. Fakat, yine yardıma muhtaç hissediyordum.
Düşüncelerim yüzünden başım ağrımıştı. Ayağa yalpalayarak kalktım.
"Ben iskelede olacağım."
Cevabını beklemeden yürüyüp dışarı çıktım.
Hava önceki akşama göre daha serindi. Soğuk yüzüme çarparken, hafiften titredim ama umursamadım.
**********
Sakura dışarı çıktığında Sasuke onun ardından bakmaya devam etti. Şu anda onun yanına gidip gitmeme konusunda emin değildi. Gitse bile ona ne diyebilirdi ki. İkili ilişkiler konusunda hiç iyi değildi.
İşte bu yüzden Sakurayı hak ettiğini düşünmüyordu. Sakura çok iyi bir kişiliğe sahipti. Geçmişteki kendisinden hiçbir şey kaybetmemişti. Aksine çok güçlenmiş, güzelleşmişti. Sasuke ise abisi yüzünden güç peşinde koşmuş, abisini öldürmüştü.Gerçekleri öğrendiğinde nasıl hissedeceğini bilememişti.
Sakura ve Naruto başta olmak üzere Konohadaki arkadaşlarına yaşattıkları ise daha kötüydü. Geçmişteki Sasuke'den nefret ediyordu.
Asla duygularını gösteren biri olmamıştı ama göstermeyi çok istiyordu. Özellikle Sakura'ya karşı, fakat yapamıyordu. Bu yüzden de oldukça aciz hissediyordu.
Konoha'ya geldiğinde ve Sakura'yı gördüğünde oldukça olgun göründüğünü düşünmüştü. Onunla çok gurur duymuştu. Yaptığı tedavilerle bir çok kişiye umut olmuştu ve seyahatleri sırasında adını sıklıkla duymuştu.
Sakura'nin evine yemek için giderken Naruto ile bu konuda konuşmaya çalışmıştı.
"Dostum, Sakura seni hala deli gibi seviyor ve senin yaşadıklarını anlamaya çalışarak sana yaklaşmaya çalışıyor. Fakat, onun çevresindeki insanların mutluluğuna imrendiğini görebiliyorum. Senden ona karşılık vermeni isteyemem belki ama Sakura'nın mutluluğu hak ettiğini düşünüyorum."
Naruto ona böyle demişti fakat sınırlarını aşabilmek onun hiç kolay değildi. Ailesinin ölümünü gördükten sonra fiziksel temastan nefret eder olmuştu. Ne zaman birine dokunsa onunda kendisini bırakacağını düşünmüştü.
Ayağa kalkıp başını salladı. Sakura'ya beklediği ilgiyi belki veremeyebilirdi. Fakat, onu canı pahasına koruyabilirdi. Çünkü,kaybedecek pek bir şeyi kalmamıştı.
***********
İskelede ne kadar durdum bilmiyordum ama en sonunda Sasuke-kun yanıma geldi.
"Hanı işleten kadın geldi az önce Sai ve Shikamaru gelmiş. Onları odaya almasını rica ettim."
Onu başımla onaylayıp, kapıya doğru yürümeye başladım. Sasuke-kun ile içeri girdiğimizde kapıyı kapatıp üstümdeki pelerini yatağa attım.
Sasuke-kun'un beni izlediğini biliyordum ama sesimi çıkarmadım. Bana baktığı her an benim için değerliydi. Fakat, bunu takamayacak kadar yıpranmış hissediyordum.
O sırada kapı tıklatıldı.
Sasuke-kun kapıyı açarken, bende hanı işleten teyzeye gidip onların arkadaşlarım olduğunu ve akşam yemeğini odaya alabileceğimizi söyledim.
Odaya girip kapıyı kapatıp oturduğumda karşımda resmen yüzlerinden ciddiyet akan 3 erkek vardı.
"Nasılsınız? Sai, Shikamaru?"
Sai kafasını sallamakla yetinirken, Shikamaru söylendi.
"Yolun bu kadar uzun olacağını tahmin etmemiştim."
Ben tabirine zoraki bir şekilde sırıtırken Sai çantasından bir harita çıkardı.
Hepimizde olayın ciddiyeti ile dikleşip haritaya doğru eğildik.
"Benimle birlikte 5 kişilik bir anbu birliği de köye geldi. Girişten itibaren Sasuke'nin yapmamızı istediği gibi ayrıldık ve sivil kıyafetler giydik. Onlara konaklayacak başka yerler bulmaları istedim. Yolda iken Kakashi sensei'den bir haber geldi. Örgütün sağ kolu olan adam 'Nagisa-sama' adında biriymiş."
Sasuke-kun, dizinde parmakları ile ritim tutarken başıyla onayladı ve planları gösterdi.
"Bu makine planları zaten ona götürülüyordu."
"Aynen öyle. Elimizde bundan başka pek bir bilgi yok."
Shikamaru, planları eline alıp incelemeye başladı.
"Kakashi sensei'nin dediğine göre daha önce shinobi dünyasında böyle bir makine yok. Bu yüzden sabotajı da kurulumu da çok emek gerektiriyor diye düşünüyorum."
"Peki, bu makine nerede saklanıyor olabilir? Sonuçta yapımı için belli bir zaman gerekiyorsa, müsait bir yerde yapılmalı.Uzun süre durabileceği bir yerde."
"Aynen öyle. Bence köy dışında bir mağarada veya başka bir yerde saklıyor olabilirler."
Sai,burun kemerini sıktı.
"Ya da yeraltında bile saklıyor olabilirler. Sonuçta burası maden ile geçinen bir yer ve yeraltında ciddi çalışmalar yapılmış olmalı."
Haklıydı. Bu ihtimali gözardı etmiştik.
Shikamaru planları incelemeye devam ederken sinirle ofladı.
"Makineyi görmeden nasıl sabote edeceğimi nereden bileceğim ki? İçeriye bir şekilde sızmamız gerekiyor."
"Sadece o da değil Sakura'yı da bir şekilde korumamız gerekiyor. Bu sebepten ötürü Sakura'nın anbu birliği ile kalmasının daha iyi olacağını düşünüyorum."
Sai'nin cümlesini bitirir bitirmez Sasuke-kun araya girdi.
"Öyle bir şey olmayacak Sakura benimle kalıyor. Onu ben korurum."
Sasusaku ile kalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Other Story 🍁/Sasusaku Fanfiction [TAMAMLANDI]
أدب الهواة4. ninja savaşından sonra her şeyin bittiği düşünülüyordu. Fakat, bazı şeyler en beklenmedik anda ortaya çıkar öyle değil mi?