19 Part 2
Cemre'den
Hafif bir gıdıklanma ve sıcaklık.
Yumuşak bir yastık ve belimi saran kaslı kollar.
Biraz sızı ve ıslaklık.
Ah, 28 günde bir görülen başka bir şey daha biliyorum ve-
Allah'ım Anderson'ın burda işi ne?! Yataktan kollarının izin verdiğince doğruldum.
"Günaydın!" dedi uykulu sesi ve yarı açık yarı kapalı gözleri ile.
"Senin ne işin var burada?" diye sordum telaşla. Ya yatağa geçmişse ve Anderson görürse? Ya çoktan görmüşse?
"Seri katil değilim," dedi yarım ağız gülerek. Elleriyle gözlerini ovalıyordu. "Öyleymişim gibi bakma."
Şu an seri katil olsan daha az korkardım, emin ol.
Ben ne yapacağım ya? Ama yok hepsi benim suçum. Nasıl unuturum ben böyle bir şeyi? Ya hem de böyle bir turnuvada.
Anderson hafifçe doğrulunca gözlerim irileşti. "Hey sorun ne?"
Onu elimle geri yatağa ittim. "Yat, sakın kalkma."
"Noluyor?" diye sordu bu sefer yattığı yerden.
"Yok bir şey." Eminim hiçbir şey yoktu. Bir şekilde Anderson'ı buradan postalamam gerekiyordu. Ama nasıl yapacaktım ki?
"Sen buraya nasıl geldin?"
"Ceren ile Max yolladı. Beraber uyuyacaklarmış."
Gözlerim bu kez şaşkınlıktan irileşti. "Ne ne ne? Bunu Ceren mi istemiş?"
"Herkes senin kadar odun değil ki," dedi gülümseyerek. Bana 'odun' demesini bir kenara bıraktım. Ve bunu yapmak gülümsemesinin etki alanına girmemeye çalışırken çok zordu. Hala gülümsüyordu tatlı tatlı.
Gülümsemesene çocuk! Gülümsersen içinde bulunduğum duruma çare bulmayı bırak kendimi unuturum.
O hala bir kolu belimi sararak yatarken ben yatağın başlığına sırtımı dayamış bir çözüm yolu arıyordum. Ayrıca bu sızıyı dindirecek ve en azından antrenmana katılmamı sağlayacak bir ilaç da almam gerekiyordu ki bu Buğra Boysal'ı aramam demekti. Fakat bu durumu ona da söyleyemezdim. Yani koca bir bataklıkta tamamen geride sadece bir kolum kalmış halde batmış haldeydim.
"Neyin var senin?" yeniden doğrularak. Telaşla yeniden yatmasını sağladım. "Kalkmasana sen! Ya da sen kalk. Kalk kalk kalk." dedim son anda fikir değiştirerek. Elimle onu yataktan ittim. Ayağa kalktığında hemen yorganı üstüme çektim.
"Tanrı aşkına noluyor Cemre?" dedi yatağın başında uçuk mavi pijamalarıyla dikilerek.
"Bir şey olduğu yok, hadi git sen. Geç kalacağız kahvaltıya. Ceren ile Holt'u da uyandır. Ceren hemen buraya gelsin."
"Bir sorun var," dedi ısrarla.
"Yok bir şey Anderson. Hadi git dediklerimi yap."
"Beni kovuyorsun bari geçir." Duraksadı. "Hem Anderson değil Matt."
"Geçiremem git hadi." dedim sabırsızlıkla. Gözlerini devirdi. "Bari bir öpücük verseydin."
Kollarımı açtım. "Gel buraya."
Uysal bir kedi gibi kollarımın arasındaki yerini aldı. Sonra suratını tutup yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Dudaklarını büzdü. "Benim kast ettiğim bu değildi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Numara (Matthew Anderson Fanfiction)
FanfictionGörme engelliler yardım amaçlı düzenlenen bu turnuvada hayatımın en büyük korkusuyla 5. kez karşılaşacağımı kim tahmin edebilirdi ki? Bir karar vermem gerekiyordu ve ortada iki büyük seçenek vardı. Ve ben neyi seçeceğimi bilmiyordum. Seçimimin bana...