10♧Part 1

978 36 12
                                    

Ağlayarak uyuyakalmıştım. Bir de Anderson'ın bilmediğim bir şarkıyı mırıldanmasıyla. Ağlamıştım çünkü canım yanıyordu. Sadece fiziksel bir acı değil, ruhum da acıyordu.

Insan hayal kırıklığı ile yaşayabiliyormuş ama inanç kırıklığı ile çok zor. Bu yüzden yüzyıllar boyunca yanlış şeye inandıklarını bilmelerine rağmen insanlar bunu kabul edememiş ve aynı şeye inanmaya devam etmiş.

Çünkü inanç kırıkları insana öyle bir saplanıyor ki insan nefes alamıyor, düşünemiyor, sadece ağlıyormuş.

Bu maçı kazanacağımıza inanmıştım. Normalde her şeye karşı inancı zayıf olan ben öyle bir inanmıştım ki sanki maçı değil bir parçamı kaybetmiştim.

Ve ağlamıştım çünkü buna ihtiyacım vardı. Gözyaşlarım bir süpürge gibi kırıkları temizlemeliydi.

Uyandığımda yatağımda olmayı beklemiyordum, gerçekten beklemiyordum. Yine Anderson'ın dizinde yatıyor olacağımı düşünmüştüm.

Ama yatağımda cenin pozisyonunda uyanmıştım. Buraya nasıl geldiğim konusunda bir fikrim yok. Ama orada yatmaya devam etseydim kesinlikle bel fıtığı olurdum.

"Dün gece noldu? " Ceren'in sesiyle irkildim.

"Nasıl yani?" Dedim. Çünkü sorusundan hiçbir şey anlamamıştım. 

"Dün gece eve geldiğim Anderson buradaydı. Salondaki koltukta oturuyordu,  sen de onun dizinde yatıyordun. Ben gelince Anderson gitmek istedi. Seni yatağa taşıdı. Üstünü örttü ve gitti."

"Dün gece senden sonra o geldi,  geçmiş olsun demek için. Sonra kremi elimde görünce sürmek istedi. Ben dizine yattım. O da kremi sürdü. Sonra uyuyakalmışım. "

"Bu kadar yani?"

"Daha ne olsun Ceren?"

"Sevdiğini belli eden bir işaret? " dedi sorar bir şekilde.

"Öyle bir şey olmadığı için öyle bir işaret de olamaz." Dedim alayla. 

"Ya tabii tabii." Dedi inanmadığını belli eder bir ses tonuyla.

"Tabii tabii kim seviyor belli." Dedim ben de onla dalga geçerek. Bu sözü Türkiye'de duymuştum. Bir şarkının sözüydü ve gerçekten çok saçma bir şarkıydı.

"Allah belanı versin diyeceğim de üzülürüm o zaman. Ne diyim artık sana." Dedi bıkkın bir ses tonuyla. Bende yavaş yavaş kalkıp duşa girdim. Bugün bizim maçımız yoktu ama erkek Milli takımının vardı ve biz Berkan'a söz vermiştik. Maça gidip onları destekleyecektik. Berkan Hüseyin artık çok fazla oynamak istemediği için ve genç olduğu için takımda yer bulmuştu. Ve oldukça iyi oynadığını duymuştum.

Bayan Milli takımı olarak gidip onları destekleyecektik. Yaram da öyle çok acımıyordu zaten. Kabuk başlamıştı bile. Uzun bir yara vardı ve büyük ihtimalle izi kalacaktı.

Uzun bir duşun ardından kremimi sürdüm. Milli takım tisortlerimizi üzerimize geçirdik. Ve maça gitmek için çıktık. Bu arada da Berkan'a geleceğimizi belirten bir mesaj attım.

*******

"Ne?!!"

"Ne?!!"

Ceren ile aynı anda bağırdık.

"Niye böyle bir tepki verdiniz ki?" Diye sordu Polen.

Ceren ile birbirimize baktık. Nasıl açıklayabilirdik ki? Milli takımın maçı Amerika ileydi.

Ikimiz de çok şaşırdık. Garip bir rastlantı idi sonuçta.

Maç için oyuncular sahaya çağrıldı.

7 Numara (Matthew Anderson Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin