38. Bölüm:
19 Ağustos
Cemre'den
"Efendim?" diyerek telefonu açtım.
Karşı taraftan gür bir erkek sesi geldi. "Cemre? Ben Ulaş."
"Ah, Ulaş! Merhaba!"
"Napıyorsun?"
"Ah, bugün izin günü. Dışarı çıkacaktık da ona hazırlanıyorum."
"Ben seni fazla tutmayayım o zaman. Telefonunu yeni buldum. Tebrik etmek için aramıştım."
"Teşekkür ederim."
Ulaş ile 5 dakika kadar konuştuktan sonra saçlarımı düzleştirmeye devam ettim. Saçlarımı düzleştirdikten sonra hafif bir makyaj yaptım. Çantama cüzdanımı, telefonumu, kartımı koyduktan sonra bir de yanıma hırka aldım. Ceren zaten hazır bir halde beni bekliyordu. "Çocuklar hazır mı?" diye sordum.
"Çocuk değil onlar, koskoca adam. Ayrıca arabada bizi bekliyorlar."
"Vay," dedim. "Biz onları beklemeyeceğiz yani? İlginç."
"Abartma Cemre," dedi gözlerini devirerek. Sonra ayağa kalktı. "Hadi çıkalım."
Ceren ile beraber otoparka indik. Kırmızı spor arabaya doğru ilerlerken aklıma bu otoparkta olan şeyler geldi; Yiğit'in buraya gelişi, Max'in Ceren'e ilk defa sevgilim deyişi, Anderson'ın beni öpmesi, Molly'nin Matt'i öpmesi... Bu otopark çok fazla şeye şahit olmuştu.
Arabada Max şoför koltuğunda oturduğundan Ceren öne geçti. Ben de arkaya, Matt'in yanına geçtim. Selamlaşma faslından sonra sinemaya gitmeye karar verdik. Max'in gidip biletleri bize sormadan almasıyla emri vaki bir şekilde korku filmine girdik. Ceren baya kızmıştı Max'e. Çünkü o çok korkardı, öyle böyle değil. Korku filmi severdi ama korkardı salak, özellikle sinemada.
Matt en sola geçtiğinde ben de yanına geçtim. Ceren benim yanıma otururken Max de en sağa geçti. Başımı omzuna koyup filmi izledim. Arada bir korktuğumda başımı boyun girintisine gömüyordum. Ceren ise çığlık çığlığaydı. Koskoca salonda bir Ceren bir de tanımadığımız bir kız bağırıyordu. Ama film cidden korkutucuydu. Kanlı bir film yapıp korku filmi diye piyasaya sürmemişlerdi. Film kandan çok korkutucuydu ve büyük ihtimalle Ceren'in bilinçaltına yerleşmişti. Birkaç gün Ceren ile işimiz vardı bu durumda. Her yerden bir şeyler çıkacak sanacak ve bol miktarda çığlık atacaktı. Bir hafta sonra ise tamamen unutacaktı.
Filmden sonra Ceren'in Max'e söylenmeleri eşliğinde bir şeyler yedik. Otele yeniden döndüğümüzde Ceren ve Max merdivenlerden çıktılar. Aslında Ceren ona kızgındı, Max de peşinden gidiyordu. Matt ve ben gülerek asansöre yöneldik. Asansör zemin katına inene kadar bekledik. Asansörün kapısı açılınca içinden Buğra çıktı. "Merhaba."
Gülümseyerek "Merhaba," dedim. Sonra Matt ile birbirlerine bakmakta olduklarını fark ettim. Tabii ya, onları tanıştırmam gerekiyor. "Matt bu Buğra. Buğra, bu da Matt."
Birbirlerine hafifçe tebessüm ederek tokalaştılar.
"Meşhur Matt ile tanıştık sonra," dedi Buğra.
"Buğra da sensin demek," dedi Matt baştan aşağı onu süzerek. Gergindi, başka biri olsa bu gerginlikte olay çıkartır, laf falan söylerdi ama Buğra'nın umurunda değildi.
"Cemre'den dinledim seni," dedi Buğra gerginliği azaltmak için. "Kızımıza iyi bak," diyip göz kırptı uzaklaşırken.
Asansöre binerken "Bu kadar gergin olma," dedim. "Bak tanıştın işte Buğra ile."
Bir şey demedi. Kapı önünde vedalaştıktan sonra odaya girdim. Yarın yarı final maçları başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Numara (Matthew Anderson Fanfiction)
FanfictionGörme engelliler yardım amaçlı düzenlenen bu turnuvada hayatımın en büyük korkusuyla 5. kez karşılaşacağımı kim tahmin edebilirdi ki? Bir karar vermem gerekiyordu ve ortada iki büyük seçenek vardı. Ve ben neyi seçeceğimi bilmiyordum. Seçimimin bana...