|23 Bölüm: Diğer başmeleğin hikayesi|

305 45 4
                                    

Araba kaldırımın kenarında boş boş bekliyordu, bir vam­pir gıcır gıcır cilasının üstüne yaslanmış duruyordu. Yaşlı bir vampir, diye fark etti Kyungsoo hemen. Siyah takım elbise giymiş, güneş gözlüğü takmış­tı, saçlarıbir GQ mankeni edasıyla kesil­mişti, fakat dudakları... tehlikeliydi.

Tenseldi.

"Sana zarar vermemem emredildi." Arka kapıyı açtı.

Kyungsoo sırt çantasını içeri atıp adamın kokusundaki garip tanıdıklığa içinden kaşlarını çattı.

"Umut vaat eden bir başlangıç."

Adam güneş gözlüğünü çıkarınca Kyungsoo gözlerini tama­mıyla gördü. Parlak yeşildi ve yılan gibi incecikti.

"Bö."

Kyungsoo irkilmedi, çünkü gördüğü manzara karşısında dumura uğramıştı. "Süslü kontak lensler beni korkuta­maz."

Adamın gözbebekleri küçüldü. Ah. Vay canına. "Ben Yugyeom tarafından Yaratıldım."

"Zehirler Kralı mı?"

"Yılanlar Kralı."

Yavaş ve kesinlikle arkadaş canlısı olmayan bir gülüşle güneş gözlüğünü geri takıp Kyungsoo'nun arabaya binmesi için kenara çekildi adam. Kyungsoo sırf adamdan duyduğu ilk cümle dolayısıyla bindi. Jongin bunu zapt edebiliyorsa, iyi anlaşacaklar demekti. Tutuşu biraz gevşediği anda Kyungsoo, vücudunun
çeşitli yerlerine taktığı bütün silahları kullanmak zorunda kalacağını hissetti.

"Adın ne?" diye sordu, sürücü arabaya
binince.

"Senin için; Ölüm."

"Çok komik." Kyungsoo adamın ensesine bakıyordu. "Ne­den beni öldürmek istiyorsun?"

"Ben Yediler'den biriyim."

Kyungsoo birden kokusunu niye tanıdığını anladı, Jongin'i vurduğu gece bu adam da evine girmişti. Kyungsoo'nun kol­larını arkada bağlayıp onu tutan bu vampirdi. Neden Kyungsoo'nun bağırsaklarını deşmek istediği belli oluyordu.

"Bak, Jongin ve ben aramızda anlaştık. Senin sorunun değil."

"Biz Jongin'i, kendi göremeyeceği tehditlere karşı ko­ruruz."

"Harika." Kyungsoo nefesini verdi. "İyi de... deponun içine girdin mi?"

Hava sıcaklığı düştü resmen.

"Evet."

"Beni öldürmek önceliğiniz değil," dedi Kyungsoo yumu­şakça ama artık vampirle konuşmuyordu. "Beni nereye götürüyorsun?"

"Jongin'e."

Kyungsoo sokakların akıp geçişini izlerken Seul dı­şına çıktıklarının farkına vardı.

"Ne kadar zamandır Jongin­ ile birliktesin?"

"Ölü bir avcıya göre çok soru soruyorsun."

"Ne diyebilirim ki? Bilgili biri olarak can vermeyi yeğ­lerim."

Ağaçlar gökyüzüne doğru uzuyor, bu bölgede sıra sıra dizilmiş pahalı evlerin önünü kapatıyordu, ki çoğu da uçurumun kenarında gibi manza­raya ve komiklik derecesinde büyük araziye sahipti. Kyungsoo bazı sokaklarda, garaj yollarının sokaktan daha uzun oldu­ğunu duymuştu ve arabanın camından tek ev bile görememesi bu teoriyi destekliyordu.

Sürücü iki oymalı demir giriş kapısına doğru sapıp bir­ kaç tuşa bastı. Demir kapılar ses çıkarmadan açılıp bariz eskiliklerini yalanladı. Ağaçlardan bir koridora girince Kyungsoo­ nefesini tuttu. Bu arazi haritada orman olarak gösteriliyordu ancak Seul'de olmayanlar
bile buraya Melekler Bölgesi diyordu. Kyungsoo her bir gör­kemli malikâneyi koruyan demir kapılardan geçen birisini tanımıyordu. Melekler, evleri söz konusu olunca mahremiyetlerine çok düşkündü.

Angel's Blood||KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin