|Final: Kanatlar|

486 60 37
                                    

Kyungsoo kaşlarım çatarak bu sesi başından savdı. Ne za­man uyumaya çalışsa, Jongin ona uyan diyordu.

Lanet olası melek.

Dinlenmeye ihtiyacı olduğunu bilmiyor muydu?

'Kyungsoo, Minho avcılarını peşime taktı.'

Sanki Jongin en sert vampir avcısını bile duysa endi­şelenirmiş gibi.

'Medyaya, onun vücuduna doğal olmayan şeyler yaptığım söyleyeceğim, diye tehditler savuruyor.'

Kyungsoo'nun zihninde, ruhunda bir tebessüm oldu. Başmelek'in espri anlayışı vardı. Kim bilirdi ki?

'Soo?'

Jongin ona hiç Soo demezdi, diye düşündü esneye­rek. Gözlerini kırpıştırarak açarken ilk gördüğü şey maviy­di. Bitmek bilmez, uçsuz bucaksız, parlak mavi.

Jongin.

İşte o hızla hatırladı. Kan, acı, kırık kemikler.

"Kahretsin, Jongin. Eğer kan içmek zorundaysam, o şa­hane vücudunu emip kuruturum." Kyungsoo'nun sesi çatlak,
öfkesi mutlaktı.

Başmelek gülümsedi ve o gülümseyişin içinde öylesine bir güç gizliydi ki, Kyungsoo ona tutunup bir daha hiç bırak­mamak istedi.

"Vücudumun, dilediğin yerini emebilirsin."

Kyungsop gülmeyecekti, o ölümsüz gözlerde gördüğü açlı­ğa boyun eğmeyecekti. "Sana vampir olmak istemediğimi söylemiştim."

Jongin kurumuş boğazını serinleterek buz parçacıkla­rı yedirdi ona. "Hayatta olduğun için en ufak bir sevinç duymuyor musun?"

Kyungsoo çok sevinç duyuyordu. Jongin ile olmak... Ah, neyse, kan tadı ne kadar kötü olabilirdi ki?

Ama..."Vampir uşak olayına falan girmem yalnız."

"Tamam."

"Sadece senin kanını içerim."

Jongin'in  iyice ağzı kulaklarına vardı. "Olur."

"Yani beni başından atamazsın." Kyungsoo çenesini kaldır­dı. "Beni bir sarı kafa için kenara itmeyi dene bakalım, kim ölümsüzmüş görelim."

"Tamam."

"Sanırım..." İşte o zaman sırtındaki tuhaf kabartıları hissetti. "Her kim yaptıysa bok gibi bir iş çıkarmış. Topak topak kalmışlar."

"Ger­çekten mi?"

"Jongin, hiç komik değil..."

Kyungsoo başını çevirip neyin üs­tünde yattığını görünce tıkandı, nefes alamadı.

Kanatlar.

Güzeller güzeli kanatlar.

Koyu, derin bir siyahlık araların­da belli belirsiz indigo, koyu mavi ve tanyeri maviliğiyle zarifçe dışarı doğru yükselen, elinin üstünde beyaz altın rengine dönüşen tüyler. Gece yarısını çağrıştıran kanatlar.

İnanılmaz kanatlar.

Ve Kyungsoo onları eziyordu.

"Tan­rım! Bir meleği eziyorum. Kaldır beni!"

Jongin elinden tutup onu yukarı doğrulttu. Koluna sokulmuş tüp, Kyungsoo'nun hareketini kısıtladı.

"Ne bu?"

"Seni hayatta tutmak için."

"Ne kadar zamandır?" diye sordu Kyungsoo ve omzunun üstünden arkaya baktı.

Angel's Blood||KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin