Jisoo, motoru Lonca'nm merkezinde durdurdu. Kaskını çıkarıp gidonun sağ tarafına astı. "Vay anasını, amma enteresan bir hayatın var, Soo Soo."
Kyun yanağını onun sırtından aşağı inen saç örgüsüne sürttü, o kadar mutluydu ki, o aptal lakabı kullanmayı bırak bile demedi ona.
Jisoo arkasına uzanıp Kyungsoo'nun bacağını hafifçe okşadı. "Bu gece şanslı gecem olur mu?"
"Ancak rüyanda." Kyungsoo gülerek kızın eline tokat atıp motordan indi.
Jisoo'nun gerçek olamayacak kadar güzel yüzü kocaman sırıttı. "Denemesi bedava."
Jisoo ile atışmak gibi sıradan bir şey
yapmak çok rahatlattı onu."Bana yürüdüğünü Ilhoon'a söylemem."
Jisoo'nun yüzü gölgelendi. "Beni terk etti."
"Eh, bu da bir ilk. Genelde sen vurup kaçarsın."
"Bağlanma sorunum olduğunu söyledi. Nerden bu izlenime kapıldı acaba?"
"Eee, Jisoo," Kyungsoo kızın yanağını sıvazladı, "ben ya da Minho ile arkadaşlığını saymazsak, en uzun ilişkin Ilhoon ileydi, o da, ne, sekiz hafta mı sürdü?"
Jisoo suratını astı. "Kimin bağlanmaya ihtiyacı var? Güzel günler geçirdik. Bir bara girer girmez, kendime yeni bir sevgili bulurum."
Kyungsoo hayatındaki sonu ölümle biteceği kesin iş, garip cinsel eğilimlere sahip vampir, aşırı güçlü melek gibi tüm problemlere rağmen, tüm dikkatinin kolaylıkla yer değiştirdiğini fark etti.
"Vay be, bir kafamı çevirdim kıyamet
kopmuş. Ona değer veriyorsun."Jisoo kolunu yere indirdi. "Evimde eşyalarını bırak masına izin vermiştim. Erkek zımbırtılarını."
Kyungsoo'ya göre bu, Jisoo için evlilik cüzdanına eşti.
"Eee?"
"Eee ne?"
Kyungsoo bu sorgulamadan bir yere varamayacağını sezip yön değiştirdi. "Planın bu mu gidip yatağa atacak kolay birini bulmak?"
"Şimdi de ahlak polisliğine mi soyundun?"
Kyungsoo omuz silkince kasları itiraz etti, ne kadar fazla gerilip esnetildiklerini hatırlattılar ona. "Hey, Ilhoon ve sen yeni yatak arkadaşı bulmaya karar verseniz bile, beni hiç ilgilendirmez."
Jisoo'nun yüzü kıpkırmızı oldu. "Hele başka bir göt onunla olsun, sefil hayatının sonuna kadar soprano söyleterek öttürürüm onu."
"Belki Ilhoon da bunu bilmeli." Kyungsoo o sırada verebileceği tavsiyenin bununla sınırlı olduğuna kanaat getirdi. Kendi kâbus hayatına geri dönme vaktiydi. "Şimdi o şirin kıçını kaldırıyorsun. Minho ile istişare yapmak zorundayız."
"Yolda zaten," dedi Jisoo ona, çoğu erkeğim salyalarını akıtan rahat bir zarafetle motora gerisin geri atladı. "Bir yerden alınma çağrısı yaptığında, bana seni sürüklememi ve Minho neler döndüğünü anlayana kadar gizli kalmamızı buyurdu."
Kyungsoo, Minho'nun Lonca'daki casuslar hakkında söylediklerini hatırladı. Jongin'in casusları. Ellerini yumruk yaptı.
"Meleklerden nefret ediyorum."
Jisoo tamamen ifadesiz bir suratla dik oturdu. "Ne oldu ki?"
Kyungsoo ona anlatırsa Jisoo'nun onunla birlikte başmelek avına koyulacağını çok iyi biliyordu. Kyungsoo ona bazen arkadaşı diyordu, çünkü görüşmelerinin yarısında kavga ediyorlardı, ancak bıçak kemiğe dayanırsa, Jisoo onun arkasında olurdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel's Blood||KaiSoo
FanfictionTehlikeli bir yakışıklılığa sahip Seul başmeleği Jongin, vampir avcısı Kyungsoo'ya bir iş teklifi etmişti.