Sözleri, Seul Başmeleği'nin soğukkanlı ve
kontrollü bir şekilde etrafına ördüğü duyusal zevk hapsinin kilidini açıp Kyungsoo'yu çıkardı. Jongin için bir oyuncaktan ibaretti, o kadar. Onunla işi bitince Kyungsoo da tıpkı tüm istenmeyen oyuncaklara yapıldığı gibi bir kenara atılacaktı.Kullanılmış.
Unutulmuş.
"Git kendine eğlenecek başka birini bul. Ben piyasada değilim."
Kyungsoo uzaklaştı ve bu kez Jongin, onu serbest bıraktı. Kyungsoo temkinli bir tavırla arkasına dönüp başmeleğin suratına baktı. Reddedildiği için öfke, hatta şiddetli bir öfke bekliyordu, ancak Jongin'in suratı dikkatlice gözlemleyen, kırılmaz bir maskeydi adeta. Başından beri onunla oynuyor muydu diye merak etti Kyungsoo.
Bir başmelek, nefes kesici vampirlerle dolu bir hareme sahipken ve istediğini seçebilecekken ne diye insan sevgili almaya kalksın ki?
Beslenme ihtiyaçları hakkında istediğinizi deyin, ancak vampire dönüşmek, cilde ve vücuda kesinlikle çok faydalı oluyordu. Elli yaşını geçmiş bütün vampirler filinta gibiydi, kusursuz cilde sahipti. Cazibeleri de geçen her yılla birliktr artıyordu, gerçi bu cazibenin bağlı olduğu içsel güç, kişisine göre değişiyordu. Kyungsoo avcıdan çok av olarak kalmış nice çok yaşlı vampirlerle tanışmıştı, ancak gerçek
güçlü olanlar... Bazıları, mesela Minhyuk, kullanmak istemedikleri zamanlarda güçlerini, inanılmaz karizmalarını saklamakta çok iyiydi. Bazıları süreç içerisinde biraz fazla ileri gitmişti ve neredeyse mütemadiyen üstlerinden güç akıyordu. Ancak zayıf olanlar bile, hiçbir zaman Minhyuk'un şimdiki halinin yanından bile geçemeyecek olanlar bile, göz kamaştırıcı güzellikteydi."Dersimi aldım," dedi Kyungsoo, Jongin sessiz kalınca. "Diğer insanların sevişecekleri kişilere karşı daha hoşgörülü olmalıyım."
"İlginç bir ifade biçimi." Nihayet kanatlarını indirip düzgünce arkasında katladı. "Ama sen daha buzdağının ucuna baktın sadece."
"Gördüklerim bana yetti." Arkasında her türlü erotik olayın yaşandığını hissedince yüzünü ateş bastı.
"Namus bekçisi misin, Kyungsoo? Avcıların daha özgür seviciler olduklarını sanırdım."
"Seni hiç ilgilendirmez," diye mırıldandı Kyungsoo. "Ya çıkar gideriz ya da Minhyuk'un teklifini kabul ederim."
"Sence benim için fark eder mi?"
"Tabii ki." Kyungsoo başmelekle göz göze gelip geri adım atmamak için kendini sıktı. "O vampir uzun dişlerini bana soktuğu anda ne yürüyebilirim ne de çalışabilirim."
"İlk kez penise diş diyeni gördüm. Minhyuk'un yeteneklerine dair tahminlerine ortak olmak zorundayım."
Kyungsoo yanaklarının kızardığını yanmasından anlıyordu ama Jongin'in bu söz düellosunu kazanmasına izin veremezdi.
"Ha şeyi, ha dişi, ne farkı var? Bir vampir için hepsi cinsellik."
"Ama bir melek için değil. Benim aletim çok özel ve yüksek bir amaca hizmet eder."
Şehvet, keskin, tehlikeli, zincirsiz şehvet göğsünü öylebir daraltı ki, Kyungsoo nefes bile alamadı.
"Eminim öyledir," dedi tatlılıkla, vücudu ona ihanet ederken bile dimdik durdu. "Şu vampir hayranlarına hizmet etmek ne kadar zordur kim bilir."
Jongin gözlerini kıstı. "Dilin seni başa çıkamayacağın kadar büyük dertlere sokabilir."
Ancak aynı dilin bulunduğu ağza, kendini hiç sansürlemeden bakıyordu. Sanki malum bölgesinin etrafında görmek istiyormuş gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel's Blood||KaiSoo
Hayran KurguTehlikeli bir yakışıklılığa sahip Seul başmeleği Jongin, vampir avcısı Kyungsoo'ya bir iş teklifi etmişti.