Yazardan:"Abi ödümü patlattın! Ne yapıyorsun karanlıkta?" diye sordu Irmak eli göğsündeyken.
Fatih ise, "Seni bekliyorum Irmak hanım. Ne yapacağım başka?" diye cevap verdi. Irmak yatağının köşesine oturmuş abisinin yanına oturdu ve ona imalı imalı baktı. "Ne öğrenmek istiyorsun Fatih Urgancı."
"Her şeyi. Ne konuştunuz Fırat ile? Ne karar verdiniz?" Irmak saçlarındaki tokaları çıkarmaya çalışırken, gülerek söylendi. "Bu adamda şeytan tüyü var herhalde." Fatih iyice Irmak'a dönerek ciddi ifadesini bozmadan çıkıştı. "Seni de ikna etti değil mi?" Irmak saçlarıyla uğraşmaya devam ederken yanıtladı abisini. "Denemek istiyorum abi. Onca yılın hatırına... O hiç vazgeçmeden, o kadar yıl sevmiş beni, bir kalemde silemem. Ona evet derken doğru bir karar verdiğimi hissettim."
Fatih uzun denecek bir süre sessiz kalırken, Irmak saçlarını tamamen açmıştı artık. Fatih kardeşinin gülen yüzüne baktı. Bu gülümseme ona da bulaştı istemsizce. "Seni üzecek olursa.." dedi ama devamını getiremedi.
"Abi, bu benim meselem. Senin Fırat'la arkadaşlığını en ufak şekilde etkilesin istemiyorum. Tamam mı?" Fatih söz veremezdi, söz konusu kız kardeşiydi. O konuyu atlayıp başka bir noktaya dikkat çekmeyi seçti. "Fırat oldu ha? Ne zaman alışacağım acaba?!" Irmak gülerek abisinin omzunu okşadı. Abisi de ona daha fazla dayanamayarak sarıldı. Aslında mutluydu, kız kardeşini Fırat'a emanet edecekti ve en yakın arkadaşıyla tekrar arası düzelecekti yakında. Fatih kollarını kardeşinden çekip, hazırladığı konuşmayı yaptı.
"Irmak sen benim bir tanemsin, senin mutlu olman benim mutlu olmam demek. Mutlu olduğun sürece arkandayım, destekçinim. Yine de bunu Fırat bilmesin, damat sonuçta."
"Abi!" Irmak utandığı için abisine vurdu. İkisi de gülüşürken, Irmak ayağı kalktı ve küpelerini çıkarıp kutusuna geri koyarken abisine sordu. "Siz Seray'la ne yaptınız?"
"Pizza yedik."
"Hainler, insan bir dilimde olsa getirir."
"Allah Allah! Sen abinin arkasından iş çevir, kızı beni oyalasın diye yolla, sonra sitem et. Daha neler ya. Hadi kızım gir yat, geç oldu, sana iyi gelmiyor."
"İyi geceler, dünyanın en iyi abisi." Irmak abisini iki yanağından da öptü ve abisini odasına yolladıktan sonra, günlerden beri ilk kez o kadar huzurlu bir uyku uyudu.
Ertesi sabah, kahvaltıdan hemen sonra Fırat gelip Irmak'ı aldı ve birlikte basket sahasına geçtiler. Uzun sıkı bir maç yaptılar. Irmak yorularak tel örgülerin dibine çöktü, Fırat'ta hemen yanına. Irmak gözlerini geldiklerinden beri Fırat'ı izleyen Rümeysa'ya dikti. "Şu Rümeysa yıllardır seni izlemekten bir bıkmadı. Kaç kere daha kavga etmem lazım, bilmiyorum ki?" Fırat başını Irmak'ın dizlerine koyup, uzanırken sordu. "Rümeysa kim?" Irmak, Fırat'ın bilerek tanımamazlıktan geldiğini bildiği için güldü ve onayladı onun bu davranışını. "İşte bu hoşuma gider." Ardından eli Fırat'ın saçlarına gitti. Fırat'ın yumuşak, siyah saçlarını okşarken devam etti konuşmaya Irmak. "Dün gece abim beni beklemiş. Bende ona denemeye karar verdiğimizi söyledim."
Fırat aniden dikeldi. Oturur pozisyona geçti ve Irmak'a döndü. "Öyle mi? Bende onunla konuşalım diyecektim. Neyse ben yine de bir konuşayım."
"Konuşurken yanında olmak istiyorum."
"Yoook! İmkanı yok."
"Neden?"
"Beni abinden dayak yerken görmeni istemiyorum." Irmak kahkahalarla gülerken, Fırat'a ona eşlik etti. "Dayak falan yemeyeceksin. Zaten her şeyi biliyor. Ara şimdi, konuşmak istediğini söyle. Akşamda bizimkilerle bir yerlere gidelim, orada herkese söyleriz." Fırat emin olmak istercesine Irmak'ın yüzüne baktı ve sordu. "Emin misin? Yani bizimkilerin karşısına geçip, bir ilişkiye başladığımızı söylemek istiyorsun öyle mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...