Yazar'dan:Fatih babasının gözündeki kararlılığı görmüştü, biletleri bile alıp gelmişti adam. Onu vazgeçirmenin bir yolu yoktu. Irmak'a durumu açıkladığında kız kardeşinin çıldırması da çok normaldi. "Benim adıma nasıl karar verebilir abi?! Ben gitmiyorum, ne derse desin. İsterse gelip dövsün, hiç bir yere gitmiyorum."
"Saçmalama Irmak. Babam seni dövmez sende biliyorsun. Ayrıca biraz sakinleş, ben bir şeyler düşündüm." Irmak, abisin sözleriyle heyecanlanmıştı. Az önce öfkeyle ayaklanmıştı ama şimdi beklentiyle yatakta abisinin karşısına tekrar oturdu. "Düşündün mü? Ne düşündün?"
"Trabzon'a gideceğiz" Irmak'ın omuzlarıyla birlikte, hayalleri de suya düşmüştü. "Dalga mı geçiyorsun abi? Hiç komik değil."
"Dalga geçmiyorum Irmak. Mantıklı düşünüyorum. Sende biraz sakin olup düşünürsen, fırsatı görebilirsin."
"Neymiş fırsat"
"Dedem."
Fatih'in yüzünde çarpık bir gülüş vardı. Babası kendi elleriyle onlara bir şans vermişti aslında. Irmak'ın kafasında bir şeyler canlanmıştı ama yine de abisinin planından ilerlemek en mantıklısı olacaktı. Bu yüzden devam etmesi için abisine beklentiyle baktı. Fatih'te bu işareti aldığı gibi planını anlatmaya başladı. "Sence dedem sana kıyabilir mi? Kıyamaz... Fırat'ı da çok sever zaten. Eminim sana arka çıkacak. Babama da bir tek o söz geçirebilir."
"Evet de bir şeyi atlıyorsun abicim. Dedem bana ne kadar kıyamazsa, babaannemde o kadar kıyabilir."
Bu durumları eşitliyor sayılırdı. Fatih yine de planına güveniyordu, dede kozu işe yarayabilirdi. "Denemekten başka şansımız yok." Irmak da bunun farkındaydı, öyle ya da böyle oraya gideceklerdi en azından %50 şansı vardı."Sen kendine küçük bir çanta yap. Yakında geri döneceğiz." Fatih'in verdiği emirle Irmak ayaklandı ve ihtiyaç duyabileceği bir kaç parça kıyafet hazırlamaya başladı. Bu sırada Fatih'te cebinden telefonunu çıkardı ve Hazal'ı aradı. Durumu ona anlatacaktı, Ali ve Fırat'ın işte olduğunu biliyordu. Seray'ı da arayacak cesareti yoktu, Hazal en azından herkesi haberdar ederdi.
Seray'dan:
Mutfakta akşam için yemek hazırlarken bir yandan da Irmak'ı görmeye gitme planı yapıyordum ama ailesinin bu konuda ne düşüneceğini, beni içeriye alıp almayacaklarını bilmiyordum. Kaldı ki Fatih'i görecek cesaretim de yok. Ben düşüncelere dalmış, çıkmaza düşmüşken kapının peş peşe ve ısrarla çalışı duyuldu. Abim işteydi, babamda öyle. İçimi istemsiz bir korku sarmıştı, hızla kapıya koşup delikten baktığımda Hazal ablayı görerek rahatladım ve hemen kapıyı açtım. "Seray, şükürler olsun evdesin. Yardımına ihtiyacım var, çıkmaza girdim resmen."
Çıkmaz mı? Bende oralarda bir yerlerdeyim Hazal ablacım. "Ne olur kötü bir haber daha verme...."
İkisi birlikte mutfağa geçtiklerinde karşılıklı oturdular. Hazal abla ağlamamak için kendini zor tutuyor, elindeki telefonu sıkıp duruyordu. Belki iyi bir haber gelir umuduyla, telefonu duymama ihtimalini ortadan kaldırıyordu. Beni daha fazla bekletmeden anlatmaya başladı. "Fatih aradı, mahalleli duymuş olayı. Ekrem amca köpürmüş, Trabzon'a gidiyorlarmış."
"Ne?"
"Ya... Biletleri almış gelmiş eve, Irmak orada okuyacak demiş. Dedesinin yanına yerleştirip döneceklermiş. Fatih'in bir planı var neyse ki. Dedesine güveniyor, o Irmak'a destek olur babamı ikna eder diyor ama sadece bir ihtimal."
"İnanamıyorum ya! Ekrem amcanın bu kadar sert olabileceğini düşünmemiştim. Neden böyle yapıyor anlamıyorum."
"Bende bilmiyorum ki. Huy mu denir, eski kafalılık mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...