OLMAZLARA İNAT

181 15 0
                                    


Yazar'dan:

Aradan 1 hafta geçmişti.

Irmak odasından çıkıp abisinin odasının kapısını çaldı. "Gel." Cevabın alınca içeriye girdi. Fatih tişörtünü çıkarmış, kendisine gömlek seçmeye çalışıyordu. Sırtındaki izi görünce gülümsedi Irmak. Çocukken kendisi ağaca tırmanmıştı ve inemeyince abisi kucağına atlasını istemişti. Bunu yatağında ise ikisi de yere düşmüştü ve Fatih yaralanmıştı ama söz verdiği gibi Irmak'ın canı acımamıştı.

"Abi, yarın Fırat ve Hazal ablanın doğum günü. Kafe de bir şeyler yapsak?"

Fatih elindeki gömlekle Irmak'a döndü. "Tamamen aklımdan çıkmış. İyi hatırlattın. Olur nasıl bir şey düşünüyorsun?" diye sorduğunda yatağına oturdu Irmak. Genişçe esnedi bu hareketiyle, saat oldukça erkendi. "Aslında biraz kararsızım. Özel bir şey olsun istiyorum ama bunu nasıl yaparım bilmiyorum."

Fatih düğmelerini iliklemeyi bitirdikten sonra saçlarını elleriyle düzeltmeye çalıştı. "Aslında bence bir pasta kesip, ikisinin doğum gününü de kutlayalım. Hediyelerini verelim. Sonra sen ne yapacaksan yaparsın Fırat ile başka bir zaman." Gözlerindeki kıskançlıkla kardeşine döndü. "Onuda ben planlayacak değilim."

Irmak güldü. "Seray'la, birliktesiniz değil mi?" diye sorduğunda Fatih'in elleri saçından yavaşça indi. "Ve sizde konuşmuyorsunuz?" Bir sorudan çok çıkarımdı. Tek kaşı havadaydı. Irmak başını iki yana salladı ve abisinin çarşaf takımını kırıştırdı. "Bana bir türlü anlatmıyor. Yalan söyleyip duruyor, sinir oluyorum." diyip gözlerini devirdi.

"Sen sormaya ne dersin?"

"Ben onun en yakın arkadaşıyım ama güvenip anlatmıyorsa ona sormayacağım. Hatta yüksek ihtimal, Günday'a anlatmıştır."

"Hayır sanmıyorum." dedi Fatih.

"Sizi birlikte düşünemiyorum." diye güldü Irmak bir kez daha. "Düşünme, zaten yakında görürsün."

*****

Seray'dan:

Kafeye geçtiğimde Fatih, barın arkasındaydı ve Irmak ise bir masanın siparişini alıyordu. Bara yaklaştığımda Fatih ile birbirimize gülümsüyorduk. "Sana kahve hazırladım." dediğinde barın arkasına geçmiştim. "Hımm..." ona doğru yaklaştım. "Bütün çalışanlarına bu kadar ilgili misindir?"

"Hayır. Sadece iyi ki doğmuş kişilere." dediğinde gülümsedim. Aramızdaki özel şeylerden biriydi ve ben aramızda özel şeyler olmasını seviyordum.

Ciddileşerek ona döndüm. "Fatih, Fırat abinin hediyesini aldım ama adam ismini yazmak için biraz bekletti. Bugün almam gerekiyor bir ara çıksam olur mu?" 

"Benim de bir şey alacak fırsatım olmamıştı birlikte gidelim." Irmak'a kısa bir bakış attım. "Çıkıp alalım o zaman." Başını salladığında Irmak yanımıza varmıştı. Fatih, "Irmak buralar sana emanet, biz hediye bakmaya gidiyoruz." dedi.

"Tamamdır." diye onayladı Irmak. Fatih, yarıladığım kahveyi karton bir bardağa döktü ve elime tutuşturdu. Ardından birlikte çıktık kafeden. Fatih'in arabasına atladık ve yola çıktık. Radyoyu açtığımda, Berkay Altunyay'dan- Olmazlara İnat çalıyordu. Sesini biraz daha açtım ve şarkıya eşlik etmeye başladım. Fatih kendi tarafındaki camı da açınca rüzgar saçlarımı uçuruyordu. Elini uzatıp havalanmış saçlarımda parmaklarını gezdirmişti. İleriye doğru atıldım ve omzuna başımı yasladım. O da saçlarımı koklayıp bir öpücük kondurduğunda şarkıyı söylemeyi bırakmıştım ve anın tadını çıkarıyordum.

AVM'de saatlerimizi geçirmiştik. Ben her gördüğüm mağazayı ziyaret ederken Fatih ayaklarını sürütse de sesini çıkarmadan sabırla eşlik etti. Fırat abiye bir kot gömlek ve Hazal ablaya da güzel bir bluz aldı. Ben ise Hazal ablaya fotoğraf albümü almıştım zaten. Sıradan bir şey değildi oldukça havalı görünüyordu, sürgülü kabı sayesinde bir dekor gibi görünebiliyordu. Ona abimle çocukluktan bu güne fotoğraflarını koymuştum ve boş yerlere ise  evlilik süreçlerindeki fotoğraflarını koydurtacaktım.

AŞK ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin