Yine aynı şarkı ama bu Seray ve Fatih'in oldu sanki.
Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 😘" Abi!" diye seslenip kapısına yaklaştığım anda benden önce davranarak açtı kapısını. Üstelik üzerini giyinmiş, özenle hazırlanmıştı bile. "Vay be! Daha zor kalkarsın diyordum ama sen baya erkencisin."
"Tabi kızım. Nişanlılığımın ilk günü, uyuyarak çar çur edemem. Hem bana diyene bak, sen hala hazır değilsin." dedi, elimde rimelimle karşısında dikilmiş halime. Üzerime kısa şortlu beyaz bir tulum giyinmiştim. Saçımı da önlerini küçük tutamlarla toplasam da gerisini açık bırakmıştım. Fatih'in sevdiği gibi...
"Tamam tamam iki dakika ver bana!" diye odama koştururken o da peşimden geldi. "Babam da berberi açıp gelecek."
Fatih kafeyi halka Pazartesi yani yarın açacağını söyleyince, bu Pazar sabahı kahvaltısını da kafede hep birlikte yapabileceğimizi söylemişti. Herkes bir şeyler hazırlarken bende patates haşlamıştım. Mutfak aslında hazır ve açıktı ama bizler misafirlerimiz için bir şeyler getirmeyi teklif etmiştik.
Halam elinde patatesle kapıma dikilmişti bile. "Hala hazırlanamadın mı kız?" dedi imayla. Hemen rimeli bir kenarı bırakıp glosumun taşmadığından emin oldum. "Hazırım işte bitti." Hep birlikte evden çıktığımızda arabayı alma gereksinimi duymadık.
"Irmak'lar gelebilecek mi?" diye sordu abim. "Evet, Irmak'la mesajlaştım sabah. Dün gece Ekrem amca dansları için biraz söylenmiş ama neyse ki kavga çıkmamış. Bu sabahta Sevilay teyze, kafede bizim evimiz sayılır misafirleri yalnız bırakmayalım diye ikna etmiş Ekrem amcayı."
"Hah iyi. Ya şu inatlarını bir kırsak, yeni başladı ilişkileri tadınca yaşayamıyorlar bile. Üzülüyorum. Fırat bir şey söylemiyor ama ben anlıyorum canının ne kadar sıkkın olduğunu."
"Evet Irmak'ta aynı. Ama zaman lazım işte." derken kafeye gelmiştik, bu sebeple konuda kapandı. İçeriye girdiğimizde çanın sesinden mi yoksa abimin neşeli selamlamasından mı bilmem, herkesin dikkatini çekmiştik.
Abim Hazal ablaya sarılırken Irmak dibimde bitmişti. "Yeni tehlike alarmı!" diye fısıldadı. "Ne?" diye sordum gözlerim Fatih'i ararken. "Ayyüce abime kene gibi yapışıyor."
"Ne?" dedim bu kez ciddiyetle ona dönerken. "Şeyma bitti bu başladı, ama.... henüz abime yaklaşanlara ne yaptığımdan haberi yok." derken gözleri uzaklara daldı. Açıkçası Irmak'ın bu tehditvari sözleriyle bende ürperdim. Ben daha ne yapacağını soramadan Ayyüce mutfaktan çıktı elinde tabaklarla, yüzünde memnun bir gülümseme ve arkasında elleri yine tabaklarla dolu Fatih vardı.
Bütün modum düşmüştü resmen. Masadaki yerimizi alırken kıskanç bakışlarım Fatih ve Ayyüce arasında gitti geldi.
Herkes kahvaltı masasına oturduğunda bir an sessizlik oldu. "Dün gece çok eğlenceliydi ya!" diye konuyu ilk açan Günday oldu. Yüzüne bakmadım ama Irmak'ın onu taklit ettiğine yemin edebilirim.
"Öyleydi gerçekten. " diye katıldı herkes.
Emre amca "Düğünü ne zamana düşünüyorsunuz?" diye sorduğunda abim onu neşeyle cevapladı. "Pazartesi günü artık stajyer değil resmi bir avukat oluyorum. O yüzden fazla ertelemek istemiyoruz. Belki birkaç aya...." dediğinde Ayyüce sesini temizledi. "Bu ne acele?" Samimi olduğunu düşünüyorsa yanılıyordu. Onu Hazal abla cevapladı. "Biz birbirimizden 5 yıl çaldık. Bence bu hız ayrı geçen yıllarımızı karşılamaz bile."
"Mahalleden bir ev bulsak gerisi kolay." dedi abim tabağını doldururken. Irmak çatalını tabağının yanına bıraktı. "Aslında bizim sokakta bir tane olacaktı. Sol yukarıdaki apartman, orta kat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...