KAHRAMAN

318 55 0
                                    

Gözlerimin üzerindeki ağırlığı ellerimle tutup kaldırmak isteyeceğim kadar zor açtım gözlerimi. Beni karşılayan beyaz bir tavan oldu. Zihnim bulanıklık içerinde, şalırtılmış bir çorba gibiydi. Toparlamak gerekirse, ki bu hepimizin yararına olurdu, her şey göründüğünden çok farklı gelişti.

Şeyma o gece iş birliği yapmaya hazırdı ve neyse ki abim mesleğinin başında da olsa oldukça iyi bir avukattı. Aslında plan basit gözükmüştü ama yaşadıkça zorlaştı. Şeyma, her şeyi bize anlattığı gibi, belki daha detaylı bir şekilde polise anlattı. Hikmet'in zeki beynini bile şaşırtacak bir plan kuruldu. Ona Şeyma aracılığıyla, Fatih'in en hızlı mahkeme ile yargılandığını ve hapsi boyladığını söyledik. Aslında Hikmet'in tanımadığımız Hacker arkadaşı araştırdığında da kanıtlanacak kadar resmi evraklar devreye sokuldu. Ama hepsi, küçük tehlikeli planımızın parçasıydı. Hikmet, bu haberi aldığında eminim her neredeyse göbek atmıştır. Sıra onun Kemer'e geri dönüp, ilk fırsatta benimle iletişime geçmesini beklemeye geldi. Bu konuda da elbette ki en büyük destekçisinin Şeyma olacağına inanıyordu. Şeyma... ah o kız! Hepimizi şaşırtacak kadar iyi role girebilmiş ve Hikmet'i bile kandırmayı başarmıştı. Evden markete kadar beni takip eden Şeyma'yı biliyordum. Hikmet'e haber verdiğinde geçeceğim yola kadar plan dahilindeydi. Hikmet beni bulduğunda aslında tüm bunlar önceden canlandırılmıştı bile. Fatih ise tüm  bu süreçte, bilgilendirilse de, bizimle bile iletişime geçmemişti çünkü bu planı bozabilirdi. Grilere izin verilmeden beyaz ve siyahtan ilerlemiştik. O karakolun, misafir odalarından birinde 2 gün geçirirken bize 2 ay kadar uzun gelmişti. Neyse ki Hikmet' e 'Bitti.' dediğim anda bütün plan son bulmuştu. Derin bir oh çekememiştim çünkü plan dışında gelişen kısım Hikmet'in alnına sıkılan kurşundu. Birisinin gözlerimin önünde ölmesini kaldırabilecek bir insan değildim, bu 'birisi' hayatımın katili olsa bile... Tüm bunların yanında gözlerimin önünde ölen adamın kafa tasından geçen tüm kan yüzümdeydi. Tahmin edersiniz ki bayılmamak elde değil.

Kemer'e dönerken tüm bunların olacağını rüyamda bile göremezdim muhtemelen ama hep söylüyorum Fatih içindeyse rüyaya bile tamamım ben.

"Uyandı..."

Hazal ablanın naif sesiyle aynı anda görüş alanıma yüzü girmişti. Onun ardından abim, Irmak, Fırat abi ve.... ah... Fatih. Hepsi bana üstten bakıyordu.

"Lütfen yüzümdeki kanı temizlediğinizi söyleyin." Kurduğum cümleyle, başımdaki herkes bir yana dağıldı.

"Ah!"

"Size iyi olduğunu söylemiştim."

"Tahminimden daha iyi durumda."

Fakat Fatih o kara bakışlarında sakladığı hayranlık ve hiç vermemesi gereken umutlarla başımdaydı. "Günaydın kahraman. Merak etme yüzünde o iğrenç adamın iğrenç kanıyla bir dakika daha durmana izin vermedik."

"Artık özgür müsün?"

"Hiç bu kadar özgür olamamıştım." Bir süre öylece bana baktı. Sonra devam etti. "Ben özgür olayım diye, sen yıllarca bir kabusa mahkum kaldın ama."

"Kahramanlık fedakarlık ister."

Gülümsediğini gördüğümde daha iyi hissediyordum.

"Duyduğum tüm hikayelerde kahraman erkek ilan edilirdi ama bizimki gibi bir hikaye de kahramanlık sana çok yakıştı." dediğinde bu kez de ben gerçek gülümsememle karşıladım onu. Hastane odasının kapısı tıkıldadığında sohbetimiz sona ermişti. Kapının arkasından görünen yüzlerse, Şeyma ve Baran'a aitti. Şeyma'nın elinde bir buket olduğunu görebiliyordum. Tedirginlikle girişte bekleyerek sordu.

"Gelebilir miyiz?"

Irmak, kollarını yine göğsünde birleştirirken dik bakışları Şeyma'yı esir aldı. Ona göre Şeyma'da hapse girmeliydi ama oy çokluğu ve Fatih'in insafı doğrultusunda ondan şikayetçi olmadık ve istediği şansı elde etti.

AŞK ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin