İnstagram ailemize katılmak isterseniz: _ask.ckmazi_ adresinden bizi takip edebilirsiniz.
Yeni bölümden alıntılar ve bölümün paylaşılacağı tarihi saatiyle birlikte öğrenebilirsiniz.
Ailemizi büyütelim ve daha sıkı bir iletişimimiz olsun🤞
Hepinizi bekliyorum💕İlk gece çıktığımız pilav, resim ve maçta, camların parasını karşılamıştık. Sonraki günler ise, gündüzleri biz kadınlar kafenin kalan temizliğiyle ilgilenirken, Fırat abi bir iş görüşmesine katılmıştı ve dönüş bekliyordu. Abimde gündüzleri stajdaydı ama akşamları Fırat abiyle pilav arabasını çıkarıyor ve maç yapıyorlardı, ben ve Hazal ablada onlara eşlik ediyorduk. Onlar maçtayken Hazal abla arabaya bakıyor, bense çizecek yeni müşteriler buluyordum. Irmak'sa bahsettiği kafede 1 saat sahne alıyor ve parasını da günlük alıyordu. Bu sırada boyalar gelmişti, babam, Ekrem amca ve Arif amcada boyaya yardım ediyordu. Benim tarifim doğrultusunda boyuyorlardı, aslında bunlar benim isteklerim değil, Fatih'ten dinlediğim hayalleriydi. Fatih mi? Onun hiç bir şeyden haberi yoktu ve evden hiç çıkamamıştı, yanıkları buna pek müsaade etmiyordu fakat aradan geçen 5 günden sonra bu sondu.
"Seray, bak bakayım oldu mu kızım?" Ekrem amcanın sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona odaklandım. Eniştem duvar kağıtları da göndermişti ve duvarlardan bir kaçını onlarla kaplamıştık. Ekrem amca son kağıdı yapıştırırken onu yönlendiriyordum.
"Şu an çok iyi Ekrem amca yapıştır gitsin."
Ekrem amca, son kağıdı da yapıştırdıktan sonra biraz geriye çekilip baktı. "İyi olmuş iyi. Hadi ben işimin başına dönüyorum, siz Fatih'in tepkisine iyi bakın sonra bana anlatırsınız."
Ekrem amcayı uğurladıktan sonra yeni yapılan kapıyı dikkatle kapattım. Abim, ben, Fırat abi ve Hazal abla, çoktan gelmiştik ve Fatih gelmeden son hazırlıkları yapıyorduk. Son hazırlık dediğime bakmayın, mutfağa henüz girememiştik, büyük bir usta çalışması istiyordu, Fatih'in odasının da sadece boyası ve duvar kağıdı tamamdı, ışıklandırma yoktu ve kafede sadece 5 masa 3 sandalye vardı ama en azından gündüz ışığında eski yanık halinden iyi görünüyordu. Bir yerden başlamıştık sonuçta.
"Irmak, köşedeyiz yazmış." Fırat abinin cümlesiyle hepimiz kapının önüne çıktık çünkü bu neredeyse geldiler demekti. Biz dördümüz kapının önünde dikilirken, Fatih ve Irmak göründü. Uzun zamandır dışarıya çıkmayan Fatih, heyecanlı mıydı, yoksa kafenin yanık halini göreceğini sanarak hüzünlü müydü bilmiyorum ama bizi gördüğü an tüm o ifadelerin yerini şaşkınlık aldı. Çünkü önünde durduğumuz kafesi hiçte yanmış gibi görünmüyordu... Tabi derinlere dalmadıkça. Neyse canım onu da halledeceğiz. Fatih şaşkınlıkla öylece kalakalmıştı bize yaklaşamıyordu, bu haline dayanamayan Irmak arkasında geçti ve onu iteleyerek yürütmeye çalıştı. Fatih yanımıza geldiğinde şaşkın ifadesi silinmemiş kaşları sorgularca çatılmıştı. "Neler oluyor burada? Buranın camları var..."
Haklı bir tereddüttü çünkü olmamalıydı yani aslında yoktu da, tabi biz el atmadan önce. Onun sorusunu, Fırat abi cevapladı. "İçeriye girsene kardeşim."
Fatih onu hiç ikiletmeden kafenin kapısını açtığında yeniden taktığımız ve sesini sevdiğini söylediği çan çaldı. Fatih sanki daha çok şaşırabilirmiş gibi önce çana baktı ardından o şaşkın bakışlar kafenin yeniden boyanmış ve kağıtla kaplanmış duvarlarında, cilalanmış zemininde onarılmış bar masasında gezindi ve hemen o masanın üzerindeki laleleri fark etti. Yanlarına yaklaştı, üzerine not asmamıştım ama o ne demek istediğimi zaten biliyordu. Fatih'in bakışları bar masasının arkasında kalan mutfağa kaydığında, Hazal abla daha fazla sabredemeden söze girdi. "Biliyoruz, daha çok eksik var. Daha mutfağa hiç giremedik, orası için uzun bir usta tadilatı lazım." Ondan sonra sözü abim devraldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...