Seray'dan:"B-Ben..."
Söyleyecek bir şeyler arıyordum ama bilincim neredeyse beni terk etmek üzereydi. Şimdiyse kekeleyerek bir aptala benziyordum. Fatih ise sadece beni bekliyordu. Belki de sadece kendine zaman veriyordu, bilmiyorum ama öylece birbirimize tutunmuş bekliyorduk.
İlk öpücüğümü hiç hayal etmemiştim ama etseydim bundan hem daha iyisini hem daha kötüsünü hayal edemezdim. Fatih cümlelerinde açıkça belli ediyordu ki, bana karşı dizginlemeye çalıştığı hisleri vardı yani bir şeyler başlamadan bitmeye çalışıyordu bu göl kenarında. Canım yanıyor muydu, mutluluktan uçuyor muyum karışık... Bana ne yaptı böyle?!
Artık sessizlik rahatsız edici bir duruma geldiğinde, bir şeyler söylemeliydim. Eğer elleri hala üzerimde olmasa bilmediğim bu ormanda arkama bakmadan kaçar kaybolurdum. Derken beni kurtaracak başka bir yerde başka birisinin hayatınında büyük bir kaosa neden olacak bir şey oldu. Fatih'in telefonuna gelen peş peşe mesajların sesleri, acil ve önemli bir durum olduğunu haykırır gibiydi.
Elleri sonunda belimden uzaklaştığında ikimizinde yüzünde meraklı ve endişeli bir ifade vardı. Geniş cebinden telefonunu çıkardığında, bende özelini dikizliyor gibi olmayayım diye gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Fatih bir kaç saniye içinde bakışlarını yüzüme çıkarmıştı, bunu hissettiğim anda bende ona döndüm.
"Hemen gitmemiz gerek." dedi.
"Ne?"diye şaşkınlıkla sormama kalmadan, Fatih yerden sepetimizi ve örtüyü kaptığında, boşta kalan elide geldiğimizde olduğu gibi elimi buldu. Beni de arkasından çekiştirirken oldukça telaşlıydı. Bulanıklaşmış zihnime rağmen yokuşu gayet başarılı çıkmıştım. Fatih ön yolcu kapısını açıp binmemi söylediğinde sözünü ikiletmedim. O da sürücü koltuğuna oturduğunda artık merakıma daha fazla engel olamıyordum. "Ne oluyor?"
Fatih arabayı çalıştırdığında hızla gaza bastı. Ellerim hemen emniyet kemerimi bulduğunda beni cevapladı. "Mesajlar Irmak'tandı. Hemen eve gelmemi söylüyor. Bir şey olmuş belli. Ne olmuş bilmiyorum ama kötü bir şeyler olmuş Seray!" Fatih gazı biraz daha artırdığında korkuyla taktığım emniyet kemerime sarıldım. Asfalt altımızdan su gibi akarken bilincim açılmıştı. Elim cebimdeki telefonumu buldu ve Fırat abinin numarasını bulmaya çalışırken bu kez Fatih sordu. "Ne yapıyorsun?"
"Fırat abiyi arıyorum, Irmak'laydı."
Fatih başıyla onaylarken söylendi. "Doğruya, bende akıl mı kaldı?" Ben bu sırda Fırat abiyi çaldırıyordum ama arama kendiliğinden meşgule düşene kadar açmamıştı.
"Açmıyor."
Kısaca Fatih'i bilgilendirdiğimde şimdide rehberde abimin numarasını arıyordum, belkide o ve Hazal ablanın durumdan haberleri vardı. Neyse ki abim aramayı fazla bekletmeden açmıştı. "Efendim Seray?"
"Abi neredesin? Ya da neyse boşver. Fırat abi ve Irmak'tan haberin var mı?"
Artık benim kadar abimde telaşlıydı ve bu telaşı hissettirecek bir ses tonuyla sordu. "Hayır. Neden, ne oldu?"
"Bilmiyorum. Irmak mesaj atmış Fatih'e. Bir şeyler olduğu kesin ama ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdi eve gidiyoruz."
Abim bir kaç saniye sessiz kaldığında ne olmuş olabileceğini düşündüğüne emindim.
"Tamam, bizde geçiyoruz mahalleye. Fatih'ler de buluşalım mı?" Abimin sorusuyla aslında kimsenin bu gün Fatih'le olduğumu bilmediğini hatırladım ve hemen reddettim. "Hayır!....Yani siz Fırat abiye ulaşmaya çalışın." Abim uzatmadan onayladığında, haberleşmek için sözleşip aramayı sonlandırdık. Yarım saatte geldiğimiz yolu 15- 20 dakika arası bitirmiştik. Mahalleye giriş yaptığımız anda araba yavaşlamıştı, arabayla birlikte benim nabzımda biraz olsun yavaşlamıştı. Fatih kendi evlerinin sokağına girmeden arkadan dolaştığında beni eve bırakacağını anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
Ficción GeneralYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...