Akşam yemek vaktine kadar Hazal abla için evlilik teklifi fikirleri düşünmüştük ama hiç birisi yeterince duygusal ve yaratıcı gelmemişti. Daha doğrusu abim hiç bir şeyi beğenmiyordu. Bu yüzden düşünme kısmını ona bırakıp, bize her hangi bir şeyde ihtiyacı olursa yardım edeceğimizi söyleyerek konuyu kapattık. Sonrasında Irmak gitmiş fakat Fırat abi bizle yemeğe kalmıştı. Babamda geldiğinde yemekler yenmiş çaylar içilmişti ve ben artık odama çekilebilirdim. Aslında son zamanlarda kendimle baş başa kalmak pek hoşlandığım bir durum değildi çünkü düşüncelerim artık ciddi anlamda beni boğacak kadar olmuştu. Yatağımın kenarına oturduğumda gözüme annemin fotoğrafı takıldı. Sahi ne zamandır onunla dertleşmiyordum. Çerçeveyi elime alırken bile rahatlamış hissettim. Onun gülen yüzüne bakınca bende tebessüm etmiştim.
"Çözebileceğimi sanmıştım ama yanılmışım anne. Evet, Hikmet öldü. Bu bizim suçumuz değildi ama yine de içimde beni huzursuz eden bir şeyler var. Kendimi 'eden bulur' diyerek rahatlatmaya çalışıyorum. Senin katilin artık mezarda." derin bir nefes aldım ve devam ettim. "Abim evleniyor. Yani henüz evlenme teklifi etmedi ama yakında evlenecek işte. Elimden geldiğince her şeyiyle ilgileneceğim ve eksiksiz olması için her şeyi yapacağım. Abim 'annem olsaydı böyle olmazdı' yanılgısına düşmeyecek söz veriyorum." Gözlerim artık buğulanmıştı, göz yaşım damlayıp çerçeveye düşünce elimle sildim. "Diğer yandan....ben iyi değilim anne. Birine aşık olmayı nasıl engelleyebilirdim ki ya da onu unutmayı nasıl başarabilirim. Her şey hiç yaşanmamış gibi davranamıyorum. Onu şimdi daha çok özlüyorum ve bunun bir çözümü yok." Göz yaşlarımı silerken bir kez daha sesli düşündüm. "Anne lütfen bir yol göster." Artık ağlamıyor sadece annemin fotoğrafına bakarak bir işaret bekliyordum. Ki... bu sırada kapı tıkıldadı. Bakışlarımı şaşkınlıkla oraya çevirdim ve seslendim. "Gelebilirsin." Aralanan kapının ardından Fırat abi göründü. Ben çerçeveyi yeniden komodine bırakırken o da içeriye girmiş kapıyı yeniden kapatmıştı. "Annenle mi konuşuyordun?" Sorusunu başımı sallayarak cevapladığımda devam etti. "Affedersin böldüm. " Gülümsedim ve elimi boş ver diye salladım. "Sorun değil, bitirmiştim zaten. "
Fırat abi yanıma yaklaştı ve çalışma masamın sandalyesine bacağını aşırarak oturduğunda karşımdaydı. "Sabah sinirlerin bozulmuştu sanırım. Aksiyon filmine ağladığına göre..." Ben onu yeniden başımı sallayarak onayladığımda devam etti. "Hayatı o kadar hızlı yaşıyoruz ki, araya bir sürü şey girdi. Fatih'le ne yaptınız? Konuşabildiniz mi yeniden?"
Derin bir nefes aldım ve oflayarak dışarıya verdim. "Hayır, konuşmayı da pek düşünmedim aslında." Fırat abi kaşlarını çattı ve sandalyenin sırt kısmına kollarını dayadı. "Bence konuşmalısın. Ne geçiyorsa o güzel aklından, ona söyle. İster olumlu ister olumsuz olsun, bilmeye hakkı var. "
Ben sessiz kalınca sordu. "Tam olarak ne oldu? Karşılık verdi ama sonra uzak durmamı istedi demiştin. Ben hiç bir şey anlamıyorum." Aslında haklıydı. Olay zaten oldukça anlamsızdı böyle söyleyince de daha bir karmaşık olmuştu. O sebeple açıkladım. "Dediğim gibi, onu öptüğümde sorun yoktu ama sonra kendisine hakim olamadığını, onun yerine benim ondan uzak durmam gerektiğini söyledi. Hatta ben sarhoşluğumdan oldu deyince o kendisinin gayet ayık olduğunu söyledi." Benimde kafamı bu şekilde baya karıştırmıştı zaten.
Bir kez daha oflarken yanımdaki yastığı alıp dizlerime vurdum. "Bilmiyorum Fırat abi! Hem o da bunu istiyormuş gibi konuşuyor hem de benden uzak dur diyor. Ne yapacağımı bilmiyorum ama sanırım ondan uzak duracağım" Fırat abi derin bir nefes aldı ve sandalyeden kalktı. "Anlaşılan o da senden hoşlanıyor ama korktuğu şey, Irmak ve benim yaşadıklarımızı yaşamak. İki seçeneğin var Seray, ya Fatih'i onunla bir yola çıkabileceğinize inandıracaksın ya da dediğin gibi sözünü dinleyip bu aşkı heba edeceksin." Sonra sandalyeyi yerine doğru itekledi ve beni başımdan öptü arkasını dönüp giderken sadece "İyi geceler civciv" diyebildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...