Seray'dan:Aras ile yemekten dönerken Irmak'a, Fırat abinin ilk seansının nasıl geçtiğini sormak için bir mesaj atıyordum. O gecenin üzerinden 1 ay geçmişti. Fırat abiyi hiç böyle göreceğimi düşünmemiştim. Saatlerce ağlamıştı, Irmak da onunla birlikte. Hepimiz odanın bir köşesine çöküp sakinleşmesini bekledik. O günden sonra Irmak onunla konuşmuş ve bir terapinin iyi geleceğine ikna etmeye çalışmıştı. Fırat abi bunu kabul etse de terapiye cesaret edebilmesi 1 ay almıştı.
Yağmurlar iyiden iyiye başlamıştı.
Dersler ağırlaşmış artık kafeye doğru düzgün uğrayamaz olmuştuk, Irmak da bende. Günün çoğunu okulda kalanını ise okuldan arkadaşlarla geçirir olmuştum.
Fatih ile ise... geriye gittiğimi hissediyordum. İlişkimizin en başında bile daha samimiydik. Sebebini ise... Aras'a yormak istemiyorum. Fakat Fatih okul vakitleri sık sık mesaj atmaya başlamıştı. Yemeğe çıkacağımızı duyduğunda ise arıyor ve uzun süreler kapatmıyordu. Ben kapatmak isteyince de problem oluyordu ki bu sebeple tartıştığımız bile olmuştu.
Söylediğine göre ben onunla konuşmak onu özlemek yerine Aras'la takılmayı tercih ediyormuşum. Yanımızda sürekli başkalarının da olduğunu kabullenmiyordu.
Bu kıskançlığı geçmiş, bana güvenmemeye dönüşmüştü.
"Sevgilin mi yine?" diye sordu Aras. Ona göz devirdim. "Onun bir adı var. Fatih. Ve hayır o değil. Irmak." Onlara tabii ki Irmak'tan bahsetmiştim.
"Bir tanışmak isterim onunla da." dedi Eylül. Bende ona gülümsedim. "Tabi çok iyi olur. Bir akşam kafeye gelsenize."
"A-a olur!" dedi Eylül, ardından hevesli onaylar gecikmedi.
Mesaj sesim duyulduğunda telefona döndüm.
Irmak: Pek iyi değil. Zor geçecek seanslar belli. Fırat çok dalgın, ağladı ağlayacak.
Okuduklarım ile yüzüm düşünce Aras sordu. "Pek iyi haberler yok galiba Irmaktan?" Onu başımı sallayarak onayladım. Günün kalanında moralim benimde kaçmıştı. Bir an önce mahalleye dönüp Fırat abiyi görmek istiyordum.
Sonunda gün bittiğinde uzun bir yolculukla ancak eve dönebilmiştim. Grup konuşmasında abimlerde toplanma kararı almıştık, Fırat abinin kafası dağılsın diye umuyorduk. Bende ona en sevdiği tatlılardan birini yaptım.
Elimde tatlı abimlere vardığımda Fırat abi ve Irmak'ın geldiğini gördüm. Fatih ise mesajda yolda olduğunu yazmıştı. "Selam herkese!"
"Hoşgeldin." dedi abim ayaklanarak. Diğerleriyle de görüşmeden önce tatlıyı Hazal ablaya verdim. "Fırat abimin en sevdiği tatlıdan yaptım." dediğimde solgun yüzünde buruk bir gülümseme oldu. "Fırat'a destek kampında olduğunuzu bu kadar belli etmeyin Seray hanım." Ben dudaklarımı büzerken abim Fırat abinin ensesini sıktı. "Destek olmayalım mı oğlum ne yapalım?!" dedi şakayla karışık.
Tam o sırada kapı çaldı. "Ben açarım!" dediğimde abim bu kez benle dalga geçti. "Nasıl belli sevgilisini beklediği!"
Onlara gülerek kapıyı açtığımda Fatih somurtkan yüzüne zoraki bir gülümseme kondurdu. Beni yanaklarımdan öptü ama tek kelime etmeden içeriye girdi. Bu durumu yadırgasam da sırası olmadığından bir şey söylemedim ve içeriye girdim onunla birlikte.
Fatih herkesle sarılıp selamlaştı ve Irmak'ı öpüp yanına oturdu.
Ben de mutfağa Hazal ablanın yanına geçtim. O çayı demlerken ben pastayı kesmeye karar verdim. "Hazal abla?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...