Seray'dan:
İşte ilk günlerden alışık olduğumuz, Irmak tekrar karşımızdaydı. Laz damarının her daim hakkını veriyordu bu kız. Sofra hazırlıkları tamamlandığında Hazal abla hazırlanmak için eve geçti. Fakat Irmak burada hazırlanmak için sabah ihtiyacı olan her şeyle birlikte gelmişti. 5 dakikaya yakın bir süre önce Irmak giyinmek için odama girmişti ama ben masanın son rötuşlarından takılı kalmıştım. Bir kaç yapay çiçek ve mumu da masaya yerleştirdiğimde görsel bir şölene dönüşmüştü. Aldığım keyif yüzüme büyük bir gülümseme olarak yansırken arkamı döndüğümde salon kapısından giren abimle karşılaştım. Siyah kumaş pantolonunun üzerine yarım kol V yaka beyaz gömleğini giyinmiş beline taktığı gold detaylı kemerini düzeltiyordu.
"Her geçen gün biraz daha yakışıklı olduğunu sana daha önce söylemiş miydim?" Cümlemi ona hitaben kurduğumu fark edince kaşlarını çattı. "Hayır.... Çünkü genelde enerjimizi birbirimizi kötülemek için harcarız." Sözlerinin ardından o da bende kahkahalara boğulmuştuk. İlk toparlanan abim olunca geneli bozmadı ve beni yine delirtmenin bir yolunu buldu. "Ama ben senin için aynısını söyleyemeyeceğim abicim. Pembe şortun ve mavi askılınla bu yılki yaz kreasyonunun gözlerini yaşartmışsın. Umarım bu şekilde mezuniyetini kutlamayı düşünmüyorsundur. Vallahi hepimize kötü şans getirirsin." Odama geçmek için hareketlenirken, yanından geçtiğim sırada yüzümü buruşturarak söylendim. "Çok komiksin Ali Karaman."
Yine de haklıydı biraz daha oyalanırsam misafirleri bu kombinle karşılayarak büyük ayıp etmiş ve rezil olmuş olacaktım o yüzden odama girdim. Irmak beyaz, üzeri siyah puantiyeli tülle kaplı mini bir elbise giyinmişti. Saçlarını fazla özenmeden alttan bir at kuyruğu yapmıştı. Ayaklarında ise kısa topuk sandalet tarzı ipli siyah ayakkabıları vardı. Aynanın karşısında çoktan makyajına başlamıştı bile.
"Çok güzel olmuşsunuz Irmak hanım. Yoksa birisi için mi özendiniz?" Irmak kirpiklerine sürdüğü rimelin fırçasını kabına koyarken bana döndü. "Evet bebeğim. Alev için özel hazırlandım. Kendisini akşam namazına müteakiben geldiği yere geri yollamayı planlıyorum da, şık görüneyim dedim." Irmak'ın ciddi tavrına tezat cümleleri benim bir kahkaha daha atmama sebep olmuştu. Daha gece başlamamıştı ama dilimden de kahkaha eksik olmuyordu. Umarım bu gülmeler gece sonunda başıma çıkmaz. Ya Irmak akşam namazına müteakiben Alev'i geldiği yere değil de hiç dönemeyeceği bir yere yollarsa?!
"Irmak, komiksin valla. Ama sakin olsana sen biraz. Fırat abinin gözünün senden başka birini görmediğine hepimiz eminiz. Sende inan artık buna." Ben dolabıma yönelip giyeceğim elbiseyi çıkarırken Irmak da rimeli bırakıp allığına geçmişti. "Sorun Fırat değil ki Seray. Sorun Alev ve onun ölmez bitmez Fırat aşkı! Hayır çekmiş Bedia Teyzeyi safına, Canan teyzemin de aklına giriyor."
"Ee ne olacak şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Yani... savaşmaya devam. Alev kendini ortaya attıkça ben onu köşeye sıkıştıracağım. Damarıma bastı yine. Onu kor 'Alevlere' düşürmeyen de Irmak değil!" Irmak makyajını tamamlayıp içeriye geçtiğinde bir süre arkasında bıraktığı boşluğa baktım. Bu kızdan korkulur! Umarım bir gün Fatih'e olan sevdam, Irmak'ı bana düşman yapmaz. Zira hiç şansım yok onun karşısında.
Karanlık düşüncelerimden sıyrılıp yatağımın üzerine attığım mavi renkli şifon elbisemi giyindim. Uzun zaman olmuştu bu elbiseyi alalı ama bir türlü giyinmemiştim. Bu gün sırf bu yüzden seçtim bu elbiseyi. Ayakkabı olarak da beyaz ipli ayakkabılarımı tercih ettim kısa kare topukları rahat etmemi sağlayacaktı. Saçlarıma hızlıca salaş dalgalar verip yüzüme gelen tutamları arkada sabitledikten sonra, hızlı hafif bir makyajla da tamamladım hazırlığımı. İyi göründüğüme emin olmak istercesine aynaya bakınırken zilin çaldığını duydum. Ardından Irmak'ın bakacağını haber veren sesini. Aynaya yaklaşmış rujumu biraz daha belirginleştirmek isterken duyduğum sesle bir süre dondum kaldım. Kendi yansımama bakıyordum ama sanki onun yüzünü görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...