Seray'dan:
Uzun yolculuğumuzun ardından mahalleye giriş yaptık. Önünden geçtiğimiz hemen herkes arabaya el sallıyordu. Önden giden tır kimin geldiğinin habercisiydi.
Evimize doğru mahallede ağır ağır ilerlerken etrafımı incelemeye başladım. Her şey hemen hemen aynıydı; Aynur ablanın kuaförü aynı yerdeydi, Halime teyzelerin çiçekçi dükkanı da, kime ait olduğunu unuttuğum emlakçı da, Arif amcanın fırını da aynı yerindeydi.
Mahalle sanki tanıdık bir şeyler kokuyordu, camı iyice indirip daha çok soludum. Bu sırada arabanın durmasıyla kapattığım gözlerimi açtım. İşte karşımdaydı, küçük bahçeli, üç katlı bir bina. Hala dışı turuncuya boyalıydı. Bir an gözlerim orta katın camına ilişti, sanki annem camdan bana bakıyordu. İşte o an pişmanlık duydum buraya geldiğime ama içimden bir ses burada olmam gerektiğini söyleyip pişmanlığımı bastırdı sanki.
Öylece cama bakarak dalmış olmalıyım ki kapım abim tarafından açıldı. Ben bütün bunları düşünürken evin önünde bizi Bedia Hanım, Ramiz Efendi ve Canan teyze -Fırat abi ve Hazal ablanın annesi- karşılamıştı. Ben arabadan inince ilk Bedia Hanım atıldı üstüme. "Oy benim sarı kuzum! Nasılda büyümüş, genç kız olmuş, ne kadar da güzel olmuş! Maşallah canım kızım maşallah. Hoş geldin evine yavrum."
Gülümseyerek ona teşekkürlerimi sunduktan sonra aynı anı Canan teyze ve Ramiz amcayla da yaşadım. Herkes ne kadar büyüdüğümüzden ve bizi ne kadar özlediklerinden bahsediyordu.
Daha sonra çok işimiz olduğunu fark ederek tırı boşaltmak için tam hareketlenmiştik ki arkamızdan tanıdık bir ses duyuldu. "Kardeşim!" Fırat abi bir kaç adım ötede yüzünden okunan mutluluğu ile abime bakıyordu. Abim de onu görünce aynı mutlulukla yanıtladı. "Fırat, kardeşim benim!" Hızla birbirlerine yaklaşıp sıkı sıkı sarıldılar uzun süre. Sonra ayrıldılar sonra tekrar sarıldılar. Aynı anda birbirlerinin sırtına benim sert diye tabir edebileceğim şekilde vuruyorlardı. Bu o kadar duygusal bir andı ki sanki öz iki kardeş tekrar birbirlerine kavuşmuşlardı. Hoş öyle sayılırdı ya. Buna gözlerim dolmadan edemedim.
Fırat abi, abimin arkasındaki beni fark edince onu biraz kenarı iteledi ve hiç göz temasımızı kesmeden bana doğru gelmeye başladı. Bense öylece durmuş yüzümde buruk bir gülümseme ve dolu gözlerimle vereceği tepkiyi bekliyordum. "Seray? Bu sen misin?" Gözümden bir damla yaş düşerken kafamı hızlı hızlı salladım onaylarca. "Benim küçük sarı civcivim, nasılda büyümüşsün sen öyle." diyerek beni çekip kollarının arasına aldı. Eskiden kendimi tam bilmediğim dönemlerde iki tane abim var sanırdım, biri kendi abim diğeri de Fırat abim yani belli bir yaşıma kadar onu öz abim sanmıştım ve sonra gerçeği öğrenince yıkılmıştım ama yine de ayırt etmemiştim onu abimden.
Birbirimize uzun uzun sarıldıktan, öpüşüp koklaştıktan sonra Fırat abi babamın da elini öpüp onunla da hasret giderdi. Sonra yanında tanımadığımız birini getirdiğini fark ettik, kendi bile onu getirdiğini unutmuştu. "Ulan ben seni unuttum." dedi şaşkınlıkla. " Gel bak o yıllardır anlattığımız Karaman'lar bunlar." Önce abimi işaret etti. " Bu Ali. Ali kardeşim, bu da Fatih siz gittikten hemen sonra taşındılar bu mahalleye, sen yokken bana kardeşlik etti, şimdide yardım etsin diye geldi." Abim adamla tokalaşıp memnun olduğunu belirtince Fırat abi bu kez beni işaret ederek konuştu. "Bu güzel kız da Seray. Ali'nin ve dolaylı yoldan benim kardeşim. Bu da Fatih Seray'cım." Fırat abi büyük bir zevkle tanıştırıyordu bizi, anladığım üzere bu Fatih Fırat abinin gözünde çok değerli biriydi.
Fatih'e gelecek olursak tahminimce abimlerin yaşındaydı, uzun boylu kumral bir erkekti. Saçları gözleri adeta katran karasıydı. Gözlerine biraz dikkatli bakmak sanki içine çekiliyormuş hissi uyandırıyordu. Akabinde bir adım ileri gitmiş bulundum, neyse ki Fatih'in bana doğru uzattığı eli durumu kurtarmıştı. Büyük avucunun içine benim küçük elimi bıraktım yavaşça, ikimizde çok yumuşak tutmuştuk birbirimizin elini sanki arada kırılacak bir şey var gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI
General FictionYıllar geçti ama biricik annemizin yeri bir türlü dolmak bilmedi. Acımızı da yanımıza alıp bambaşka bir şehire geldik. Peki yıllar sonra her şeyin başladığı yere dönmeye karar verirsek: KEMER Mahallesine.. Kardeşliğin, dostluğun, ailenin, en önemli...