18. Bölüm

526 43 3
                                    

Sabah kalktığımda uzun süredir bu kadar iyi uyku çekmemiştim. Sanki bu odanın büyülü bir havası vardı. Bana ilginç bir şekilde huzur veriyordu. Sanki zihnimi boşaltıyor ve rahatlatıyordu.

Sabah ilk kez bu kadar özenli hazırlanmaya karar verdim. Aylar sonra saçlarımı düzleştirdim. Ve eli yüzü düzgün bir şey giydim. Farklı bir değişiklik yaşamış gibiydim. İlginç bir değişiklik. Odayı terk etmeden önce sandıktan geçen yılki fotoğrafı çıkardım. Evet Remus oradaydı. Onu ordan hatırlamıştım. Ve hikayelerini öğrenmiştim.

Odadan çıktığımda aklımda diğerlerinin benim kim olduğumu hala bilmemesi vardı. Ama kapıyı açıp dışarı çıkacağım sırada biriyle çarpıştım. Geri çekildiğimde alaycı ses:

"Önüne baksan iyi olur Diana."

"Fred? Senin burada ne işin var?"

"Eh sen neden buradaysan bizde buradayız."

"George nerede?"

"Biri bana mı seslendi."

George ikizinin yanına cisimlendiğinde kaşlarımı çattım. Fred:

"Sınavı çoktan verdik Diana. Hadi kahvaltıya insek iyi olur."

İkisi tekrar cisimlenirken bende aşağıya indim. Ama giriş koridoruna indiğimizde bir portre bağırmaya başladı:

"SİZİ KANI BOZUKLAR. EVİMİ TERK EDİN!"

Fred ve George ona dil çıkardıktan sonra içeri girdiler. Portrenin bana bağırmasını bekliyordum. Ama tam tersi tek kelime etmedi vakur bir sesle:

"Sonunda yeni biri. Ve ah demek onun kızısın. Nasılsın kızım?"

"İyi ama siz kimsiniz?"

"Ah ben bu evin bir önceki sahibi Walburga Black. Sen evimi bu kanı bozuklar basmadan önce görecektin. Evimi ne hale getirdiler. Ne hale..."

O dert yanmaya devam ederken içeri girdim. Ron:

"O portrenin sana bağırmaması garip."

"Açıkçası bende anlamadım."

Masaya oturduğumuzda yanımda Sirius vardı. Sirius:

"Daha iyi görünüyorsun."

"Evet. Açıkçası değişiklik iyi geldi. Sana bir şey soracağım. Kaldığım oda daha önce kimindi?"

"Erkek kardeşim Regulus'un. Ne oldu?"

"Hiç sadece eşyaları odada duruyordu merak ettim."

Regulus... Son eksik parça. Mutfak kapısı açıldığında içeri Tonks girdi. Ben ona şaşkınca bakarken Tonks:

"Hamilton. Tekrar karşılaştığımıza sevindim."

"Bende öyle. Demek sende yoldaşlıktasın."

"Evet. Sen neden buradasın?"

"Dumbledore burada kalmamı istedi."

Kahvaltım bittikten sonra bayan Weasley:

"Evin temizlenmesi lazım. Tatlım bize yardım edebileceğini düşünüyorum."

"Çok isterdim bayan Weasley. Ama kendimi pek iyi hissetmiyorum.  Ama daha sonra size yardım etmek isterim."

"Peki tatlım. Ama kaldığın oda hiç temizlenmedi. Orayı temizlesen hiç fena olmaz."

"Elbette. Zaten orada çok iş yok."

Odaya çıktığımda çalışma masasının üzerindeki kağıtları topladım. Hepsi Slytherin soyu ile ilgiliydi. Daha sonra ise eskimiş dolabı açtım. Tekrar o rahatlatıcı kokuyu duyarken neden beni bu kadar etkilediği konusunda pek bir fikrim yoktu.

Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin