Umbridge'in ilk müdürlük haftası pek iyiye gitmedi. Kaçan Weasley ikizleri birçok kişi için kahraman olmuşlardı. Havai fişeklerden kurtulamayan profesörler yeni müdürenin yardımına ihtiyaç duyuyorlardı. Umbridge sürekli şatonun etrafında koşuşturdu. Daha sonra Bataklık pek iyi durumda değildi. Büyüyü kaldıramayan Umbridge o koridoru şeritlerle kapatmıştı.
Elbette herhangi profesör onu rahatça kaldırabilirdi. Ama hiçbiri buna tenezzül etmedi. Eh Umridge için zorlu bir hafta olduğu kesindi. Fazlasıyla.
Paskalya tatilinde rahat rahat kütüphanede çalışıyordum. Ama bu pek mümkün değildi. Sanki Peeves her zamankinden daha sinir bozucu hal almıştı. Bu kesinlikle berbattı. Galiba ikizler ona yeni bir hayat amacı vermiş gibiydiler. Çünkü kendinden geçmiş gibi davranıyordu.
Tatil bittikten sonra dersler tam anlamıyla devam ediyordu. Malfoy benden uzak duruyordu. Galiba bunun sebebi Parkinson'a yaptığım uğursuzluktu. Ama kabul edelim fazlasıyla hak etmişti. O boynuzlarla pek şık görünüyordu. Hemde zor kırılan bir lanetti.
*
Profesör McGonagall ile meslek görüşmesine girdiğimde Umbridge'te oradaydı. Benden önce Potter buradaydı. Galiba ikiside kavga etmişti.
Profesör McGonagall:
"Evet, bayan Black, bu toplantının amacı meslek konusundaki fikirlerin hakkında konuşmak ve altıncı yedinci sınıfta hangi derslere devam edeceğini kararlaştırman için sana yardımcı olmak. Hogwarts'tan ayrıldıktan sonra ne yapmak istediğini düşündün mü hiç?"
"Evet profesör. Seherbazlık ya da profesör olmak istiyorum."
"Seherbazlık kesinlikle zor bir meslek dalı Black. kesinlikle "Beklenenin Üstünde" aşağı not kabul etmiyorlar. En az beş FYBS istiyorlar. Eğer sıkı çalışmaya ve baskıya tahammülün yoksa kesinlikle önermem.
Profesör olmaya gelirsek. Kesinlikle güzel bir meslek olduğunu sana belirtmek isterim. Ama öğrenci iletişimin iyi olması gerekir. Hangi branş peki?"
"İksir ya da biçim değiştirme."
"Evet ikisinde de notların gerçekten iyi. Özellikle biçim değiştirmede her yıl Olağanüstü demek. Hatta dosyanda okuduğum kadarıyla Fransa'da bu derste dönem birincisiymişsin. Açıkçası bende derslerimdeki performansından memnunum.
İksire gelirsek bay Snape'in başarılı bulduğu tek Gryffindor olduğunu söylememe gerek yok. Bence bu konuda da başarılı olabilirsin."
Umbridge:
"Elbette hatırlatmakta fayda var bayan Black. Profesörlerin işe alınması müdürler tarafından yapılır."
McGonagall tam bir şey söyleyeceği sırada ben konuşmaya başladım:
"Haklısınız profesör. Ama eğer Avrupa'da Sihir Eğitimi dergisini okuduysanız farklı okullarda var. Zaten Hogwarts böyle düşük eğim seviyesine devam ederse burada çalışmayı pek düşünemem. Sonuçta her gün o bataklıktan kim geçmek ister."
Umbridge kızarırken McGonagall:
"Şimdi alacağın derslere bakalım Black. Eğer seherbazlık düşünüyorsan Karanlık Sanatlara Savunma, biçim değiştirme, iksir, tılsım ve bitki bilimi öneririm. Kesinlikle önemli dersler. Ama profesörlük için bu dersleri öneririm. Bitki bilim hariç."
"Elbette profesör."
"O zaman görüşme bitmiştir bayan Black. Şimdiden başarılar."
"Teşekkür ederim."
Dışarı çıktığımda Neville içeri girdi. Bende ortak salona geçtim. Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki yorgunluktan bayılacak gibiydim.
*
SBD'ler adım adım yaklaşırken kütüphanede uyuklamaya başladım. Artık her tenefüs oradaydım. Bazen not çıkartıyor, bazense tılsım için büyü yapıyordum. Ah elbette aritmasi denklemleri eğlenceliydi.
Quidditch maçı olduğu gün stada gitmedim. Onun yerine gene kütüphanedeydim. Astronomi dersi için yıldız haritamı çıkartıyordum. Birden yazdığım parşömende bir yazı belirdi:
"Diana, Harry zihnebend dersine devam etmeli. Bu konuda onu ikna etmeye çalış. Dumbledore."
Yazı kaybolduğunda kaşlarımı çattım. Harry neden dersleri bırakmıştı ki? Hem ben onu nasıl ikna edebilirdim ki. Neden her şeyin kilit noktası bendim.
Daha önemlisi kendi kehanetim hakkında bir şey bulamamıştım. Son iki yüz yılın kehanetleri pek zevkli değildi. Çoğu muggle savaşlarından bahsetmişti. Yani elimde hiçbir şey yoktu.
Kitaplarımı topladıktan sonra Ortak Salona gittim. Kutlama vardı. Ron sonunda o çemberleri koruyabilmiş. Ve kupa bu yıl bizimdi. İnsanlar bunu kutlarken yatakhaneye çıktım. Kesinlikle pek havamda değildim.
Ertesi sabah Harry, Ron ve Hermione'yi yakaladım. Ortak salondan çıkmak üzereydiler. Harry'e:
"Harry konuşmamız lazım."
"Şimdi mi?"
"Evet. D. ile ilgili."
Ron ve Hermione çıktıktan sonra Harry:
"Dinliyorum."
"Bak o senin zihnebend derslerine devam etmeni istedi. Bu çok önemli Harry..."
"Herkes neden bunu bu kadar önemsiyor! Başımızda SBD olayı varken ona konsantre olamam."
"Bak zihnebend yorucu bir şey. Ama sen patronus yapabiliyorken bunu da yapabilirsin."
"Beni rahat rahat bırakın Diana."
"Peki. Ama gece rüyalarında ne gördüğünü gayet iyi biliyorum Harry."
"Zihnime girmeyi kes."
"Senin zihnine giren ben değilim! Duygularını çok yüksekten yaşıyorsun. O yüzden yoldan geçen bir zihnefendar gayet rahat bir şekilde zihnine girebilir. Ama Dumbledore bunu öğrenmeni istiyor Harry!"
Bana cevap vermeden çıktı. Sinirle tekrar ona baktım. O bahçeye giderken ben kütüphaneye girdim. Ve önüme bir kitap açıp okumaya başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Meleği...
Fiksi PenggemarDiana Hamilton ebeveynlerini ölü bulduğu zaman hayatının değişeceğini düşünmemişti. Fransa'daki hayatı geri kalırken okul kaydı bir anda Büyücülük Dünyasının en popüler okulu Hogwarts Cadıcılık ve Büyücülük okuluna alınmıştı. Diana şimdi sakin bir d...