42. Bölüm

268 23 0
                                    

"Ölüm meleği genellikle özel insanları seçer. O zamana damgasını vuracak özel kişileri yada onlara yakın olan insanları. Genellikle çok nadir bir seçim olur. Ve seçilecek insanların bazı erdemler taşıması gerekir."

"Neden ben?"

"Öncelikle ismini bir tanrıçadan alıyorsun. Avcılığın, kadının temsilcisinden. Yani annen ve baban sana Diana ismini verdiğinde iki yüz yıl önce söylenen kehaneti işlemeye başladı."

"Ama Diana'nın ölümle alakası yoktur. Hem ruhumda bir tanrıçanın izini mi taşıyorum?"

"Diana'nın ölümle alakası yoktur. Ama ruhunuzda onun izini taşıdığınız doğru. Mesela tanrıça Diana selvi ağacı ile tanınır. Sizin asanız selvi ağacından değil mi?"

"Evet."

"Şimdi neden olduğunuzu anladığınıza göre görevlerinizi öğrenmelisiniz."

"Olmak istemiyorsam..."

"Seçme şansınız yok bayan Black. Kaderiniz iki yüz yıl önce yazıldı."

İkimizde sustuk. Dumbledore:

"Dün gece gördüğünüz rüya artık harekete geçmeniz için verilen işaretti. Göreviniz ölecek insanlara yol göstermektir. Ve ölmemesi gereken insanların hayatını kurtarabilirsiniz. Ama şunu asla unutmayın bayan Black, eğer bir hayatı kurtarırsanız başka bir hayatı karşılık olarak vermeniz gerekir."

"Yani ölümsüzlük olamaz."

"Kesinlikle."

"Peki siz bunları nasıl biliyorsunuz?"

"Anneniz kehaneti detaylı bir şekilde araştırmıştı ve ölmeden önce büyük babanıza teslim etmişti. Yani soracağınız her sorunun cevabını hazırlamıştı.

Şimdi size son olarak bu kolyeyi vermem lazım. Bu kolye isminizin gizli kalmasını sağlayacaktır. Eğer ölüm meleği olduğunuz ortaya çıkarsa Voldemort seni kendi safına çekmek isteyecektir. Ama bildiğim kadarıyla senin kehanetinden haberi yok."

"Peki yazın ölüm yiyen olacak mıyım?"

"Bunu sonra konuşalım bayan Black. Şimdi bakanlığa gitme zamanım yaklaşırken Kreacher ile konuşmam lazım."

Bana verdiği kolyeye baktım. Profilden bir kuzgun resmiydi. Kolyeyi taktıktan sonra ince bir ses duydum. İnce kadın sesi:

"Ay senin her zaman yanında olacak Diana... Masken ve pelerinin gizli kalmanı sağlayacak."

Ses kafamın içindeydi. Kolye parladıktan sonra üstümde siyah bir elbise belirdi. Uzun bir pelerin ve kuzgun gagası şeklinde bir maske. Asam hala cebimdeydi. 

Şömineyle bakanlığa gitmek için ayağa kalktım. Ağzımda metal bir tat oluştu. O ince kadın sesi:

"Bu gece bakanlıkta biri ölecek... Oraya git. Cisimlene bilirsin..."

Ağzımdan gelen kanı sildim. Zihnimde bu işi nasıl yapacağım belirdi. Pelerinimi kavradım ve bakanlığa cisimlendim.

***

Esrar dairesine girdiğimde herkes düello içindeydi. Tonks, Bellatrix ile dövüşüyordu. Onu yere düşürdüğünde Sirius ile düelloya başladı. Tonks'uın yanına gittim. Fazlaca hasarı vardı. Kimse beni görmediğine eminim. Ağzım metalik tat ile dolarken ince kadın sesi:

"Gerçekleşmekte olan yaklaşıyor. Ya kurtar onu yada kurban seç..."

Ellerimi başımın arkasına koydum. Ölen Tonks olmayacağına emindim. İleride duran Sirius'a baktım. Bellatrix'in asasından çıkan yeşil ışığı gördüğümde anlamıştım. Kulaklarım uğuldarken zaman yavaşlamıştı. Kuzgun çığlık attı. Bu gece... Sirius ölecekti. Kafamın içindeki ince kadın sesi:

Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin