Ölüm Meleği...

49. Bölüm

Georgy ile birlikte Kovuğun bahçesinde uzanıyordum. Hava yavaş yavaş serinlemeye başlarken küçük Georgy mayışmaya başlamıştı. Eve doğru baktığımda elinde küçük bir sepetle bana doğru gelen Chloe'ye baktım. Yanıma çöktüğünde:

"Seninle konuşmayalı uzun zaman oldu. Bende küçük bir piknik hoşuna gider dedim."

"Olur..."

Chloe endişeli bir yüz ifadesine sahipti. Gözlerimi kısarak:

"Chloe direk konuya gir lütfen. Eminim bayan Weasley'nin yemekleri sen konuya girene kadar dayanmaz."

Elleriyle önüne gelen saçları geriye atarken Chloe:

"Louis ile nişanlanmanız biraz acele olmadı mı? Daha okulu bile bitirmedin."

"Onunla cidden severek nişanlandığı mı düşünmüyorsun değil mi?"

"Baban gibi alaycı olmayı kes Diana. Elbette biliyorum. Ama...Sirius'u hiç düşünmedin mi?"

"Düşündüm. Ama Karanlık Lord benim peşimde Chloe. Ve Louis şimdilik bir kalkan."

"Dikkatli olmalısın. Onlardan uzak durman gerekirken içlerindesin..."

"Chloe... Annemde babamda içlerindeydi. Ve, bakma öyle, ne kadar pişman olduklarını biliyorum."

İkimizde doğumgününden kalan pastayı bitirdik. İleride quidditch oynayan Harry ve Sirius'a baktık. Chloe:

"Harry ve seni çok önemsiyor Diana. Bence ondan özür dilemelisin."

Ağzımı açacağım sırada ağzıma kan tadı geldi. Açtığımda kan kusuyordum. Chloe:

"Diana... Ne oluyor?"

Uzattığı mendille kanı temizledim. Chloe:

"Molly iyi bir şifacı. Sana bakması lazım..."

"Bu gayet normal Chloe. İlk defa olmuyor. İkinci defa oluyor."

"İlk ne zaman oldu."

Bir ay önce bakanlıkta. O zaman Sirius'un öleceğini görmüştüm. Şimdi kim ölecekti ki.

Yanımda endişeli Chloe:

"Hadi içeri geçelim."

Eşyaları asasıyla hızla topladıktan sonra içeri girdik. Ben Ginny odasındaki yatağa uzandım. Gözlerimi kapattığımda aylardır duymadığım kadın sesi geri gelmişti. İpeksi sesle:

"Bu cumartesi. Knockturn yolu. Ya onun yerine kurban ada ya da ölmesine izin ver..."

Kapattığım gözlerimi açtığımda karşımda Sirius vardı. Endişeyle:

"Chloe ağzından kan geldiğini söyledi. İyi misin?"

"Evet iyiyim. Gerçekten."

"Öyle diyorsan."

"Benimle konuşmaya başladığını bilmiyordum."

"Kısa ateşkesti sadece."

"Özür dilerim. Yaptığım şeyin sebebini sana söyleyemediğim için."

"Neden söylemiyorsun Diana?"

"Söylersem hayatın tehlikeye girer."

"Zaten tehlikedeyiz. Aşağıdaki saati görmen lazım."

Ben buna kıkırdarken Sirius:

"Daha dikkatli olmalısın. Ve bir şeyleri bana sorarsan sevinirim. Kardeşimi koruyamamış olabilirim ama yeğenimi koruyacağım."