35. Bölüm

297 23 0
                                    

Akşam kütüphaneden aldığı kitaplarla içeri girdim. Harry ve Hermione ders çalışıyorlardı. Yanlarına oturduğumda:

"Ron yok mu?"

"Hayır. Antrenmandan yeni döndüler."

"Nasıl geçmiş?"

Sorum havada kaldı. İçeri giren ikizlerden Fred:

"Ron'la Ginny yok mu? İyi antrenmanı izliyorduk da. Dümdüz edilecekler. Bizsiz beş para etmezler."

George:

"Yapma, Ginny o kadar da kötü değil. Aslında, nasıl o kadar öğrenmiş bilmiyorum, bizimle oynamasına hiç izin vermeyiz ki."

Hermione:

"Altı yaşından beri gizlice süpürgelerinizin durduğu sundurmaya giriyor ve size çaktırmadan tek tek hepinizin süpürgesini alıp biniyor."

"Haa. Eh şimdi anlaşıldı."

"Ron bir şey kurtarabildi mi hiç?"

Hermione'nin sorusuna Fred:

"Eh, kimse izlemiyor sandığı zaman kurtarabiliyor. Yani tek yapmamız gereken, bütün seyircilere, cumartesi günü quaffle onun tarafına doğru gittiğinde arkalarını dönüp kendi aralarında konuşmalarını söylemek."

Kısa bir sessizlikten sonra Fred:

"Biliyor musunuz, Quidditch burayı kalmaya değerli hale getiren tek şeydi."

"Sınavlarınız yaklaşıyor!"

"Çoktan söyledik, F.Y.B.S.'leri o kadar takmıyoruz Diana. Çerezkutuları hazır artık, o çıbanlardan nasıl kurtulunacağını bulduk. İki damla Laçan özü o sorunu hallediyor."

Onlar devam ederken kitabımı okumaya geri döndüm. Hıh quidditch tek değerli şeymiş. Sanki o Ravenclaw'ın ağzında şey olan bendim. Geri zekalı.

Sinirden kızarmaya başlarken kitaplarımı kapattım. Sinirle:

"İyi geceler."

Yatakhane merdivenlerini çıkmaya başladığımda Fred:

"Kitabını unuttun Diana."

Bana uzattığında kitabı elinden çekip aldım. Fred:

"Safkan aileleri neden araştırıyorsun?"

"Her işe burnunu sokma Fred!"

*

Pazartesi günü kahvaltıya indiğimizde bir şekilde Fred'in yanına düşmüştüm. Ben kahvaltımı ederken Harry bir baykuş geldi. Sonra diğeri, bir başkası. Bir süre sonra önümüzde bir sürü mektup vardı. Ron:

"Ne oluyor?"

Gryffindor masasındaki herkes olanları izlemek için öne eğildi. Kaşlarımı çatarken Hermione:

"Harry! Sanırım bunun ne anlama geldiğini biliyorum önce bunu aç!"

Harry kahverengi paketi açtı. İçinden Dırdırcı dergisinin mart sayısı vardı. Başlık ise daha garipti:

"HARRY POTTER NİHAYET KONUŞUYOR: ADI ANILMAMASI GEREKEN KİŞİ HAKKINDAKİ GERÇEKLER VE ONUN DÖNÜŞÜNÜ GÖRDÜĞÜM GECE"

Sarışın bir kız yanımıza oturdu. Hülyalı hülyalı:

"Güzel, değil mi? Dün çıktı, babamdan sana bedava bir tane göndermesini istedim. Sanırım bütün bunlar, okuyuculardan gelen mektuplar."

İsminin Luna olduğunu öğrendiğim kız kesinlikle garipti. Babası Dırdırcı'nın editörüymüş. Ve şimdi herkes gelen mektupları okumaya başlamıştı. Fred:

Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin