65. Bölüm

117 14 2
                                    

Büyük salonda sıkıntıyla cisimlenmeyi bekliyordum. Tüm altıncı sınıflar buradaydı. Açıkçası sadece eğlence için yazılmıştım. Sonuçta bir ölüm meleği iken zaten cisimlenebiliyordum. Bu fazlasıyla basitti.

Herkes sıraya geçmiş dururken önümde Neville vardı. Neville:

"Sence nasıl geçecek?"

"Kimse bir şey yapamayacak. İddiasına girebilirim."

Cisimlenme hocası geldiğinde herkes hazırdı. Karşımıza çemberler oluşturdu. Odaklanmamızı ve oraya cisimlenmemizi söyle. Gözlerimi kapadım ama cisimlenmeyi hiç düşünmedim. Biraz sonra geriye doğru üstüme düşen Neville sayesinde düştüm.

Durum oldukça komikti. Etrafında dönüp düşenler, çembere zıplayanlar. Neville üstümden kalkarken:

"Özür dilerim."

"Sorun yok. Bu sefer tek düşen sen değilsin."

Beşinci denemeye kadar bir şey olmadı. Beşinci denemde Susan kendini septirdi. Bacağı geride kalırken kendisi çembere girmişti. Bina başkanları ve cisimlenme hocası onu düzelttiler. Ders bittiğinde Hermione ile birlikte ortak salona döndüm. Sıkıntıyla:

"Bu dersler kesinlikle saçmalık."

"Hadi ama cisimlenmeyi tercih etmez misin?"

"Hayır. Onun yerine uçmayı tercih ederim."

"Bende öyle."

Harry bize katılırken gülümsedim. Harry:

"Hermione ile yalnız konuşmam lazım Diana."

"Anlaşıldı. Derslerde görüşürüz."

İkisini yalnız bıraktım ve yatakhaneye çıktım. Yeni mektuplarım vardı. Chloe ve Sirius iyi olduklarını haber veren bir mektup yolladılar. İkinci mektubum ise Lestrange ailesindendi. Malfoy ile işi bir an önce bitirmemi istiyorlardı. Dumbledore ne planlıyordu?

***

Ron'un zehirlendiği haberi tüm okula hızlıca yayılmıştı. Nasıl ve neden zehirlendiği konusunda dedikodular etrafta dolaşırken ben ve Malfoy gerçekleri bilen tek kişilerdik. Bu planın elbette başarısız olacağını biliyordum. Slughorn açgözlü biriydi. Nefis bir cin yapımı şarabı neden Dumbledore'a versin ki?

Revire girdiğimde neredeyse herkes buradaydı. Ron sakin bir şekilde uyuyordu. Hemen yanında Hermione ve Ginny oturuyordu. Harry, George ve Fred ise diğer tarafta duruyordu. Girdiğimi ilk gören Hary idi. Yanlarına gittiğimde endişeyle:

"Nasıl oldu? Zehirlendiğini söylüyorlar."

"Doğru duymuşsun. Zehirlendi. Slughorn'un verdiği içkiden zehirlenmiş. Bezir bulmasam büyük ihtimalle ölecekti."

Ağzım açık bir şekilde Ron'a baktım. malfoy yüzünden iki kişi ölebilirdi ve buna rağmen akıllanmıyordu.

Koğuş kapıları uçarcasına açıldı. Benden beş dakika sonra içeri giren Hagrid idi. Hagrid büyük adımlarla bize doğru geliyordu, saçları yağmurdan ıslanmıştı, ayı postundan paltosu Hagrid'in arkasından dalgalanıyordu, elinde arbaleti vardı, arkasından yerde çamurlu ve yunus büyüklüğünde ayak izleri bırakıyordu. Hagrid:

"Tüm gün ormandaydım! Aragog kötüleşiyor, Aragog'a bir şeyler okuyo'dum - akşam yemeği için kalkmadı şimdiye kadar, sonra Profesör Sprout Ron'a olanları anlattı! O nasıl?"

"Kötü değil. Dediklerine göre iyi olacakmış."

Harry bunları söylerken Madam Pomfrey:

"Tek seferde altı kişiden fazla ziyaretçi yasak!"

Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin