41. Bölüm

278 28 1
                                    

Dumbledore ve başka birisiyle konuşmam lazımdı. Ya da başka biriyle. Ama ne yapacaktım ki? Şuan için en önemlisi anıyı ya da rüyayı sormak ve ölüm meleği ne demek onu öğrenmek. Elimden başka bir şey asla gelmez. Yoldaşlıktan kimse kalmadı. Bu yüzden onlarla haberleşmek için Umbridge'i kullanacağım.

Sihir tarihi SBD'si iyi geçti. Kağıdı o kadar hızlı doldurdum ki. Ne yazdığımın pek farkında değildim ya da tarihler karışıyor mu diye... Tek umursadığım şey bir an önce birileriyle iletişime geçmekti. Ve ben bunu Umbridge sayesinde yapacaktım. O kara kurbağası okula geldiğinden beri bir işe yarar umarım.

Sınavdan çıktıktan sonra Umbridge aramaya çıktım. Onu hademe ile konuşurken gördüm. Yanlarına gittiğimde Umbridge:

"Bir şey mi oldu bayan Black?"

"Evet profesör. Sizden küçük bir iyilik isteyecektim."

"Yardım edebileceğim bir şeyse bayan Black elbette. Sizin gibi safkan genç kızların her zaman yardıma ihtiyacı olur zaten."

Sinirlenmemem lazım. Sinirlenmemem lazım... Derin bir nefes aldım:

"Geçen sene Fransa Büyü Bakanlığını temsil etmek için gelen büyük babam Pierre Lestrange'i hatırlarsınız. Kendisinden uzun zamandır ne yazık ki mektup almadım..."

"Ah bay Lestrange. Hatırladım. Onu Sihir Bakanı ile görüşürken görmüştüm geçen sene. Demek onun torunusunuz. Bayan Black beni sürekli şaşırtıyorsunuz."

"Neyse sayın müdire. Rica etsem şöminenizle onunla iletişim kurabilir miyim diye soracaktım. Bildiğim kadarıyla tek o açık."

"Evet. Evet ama şuan olmaz. Peeves'i gidip yakalamam lazım."

Birden ince bir alarm sesi duyuldu. Umbridge:

"Odam... odama izinsiz biri girmiş. Bu sefer cezasız kalmayacak. Beni takip edin bayan Black."

O kısa boyuyla koşuştururken arkasından onu takip ettim. Sonunda odasına girdiğimizde hırsla şöminedeki Harry'i çekti. Şimdi oda teftiş mangası, onların yakaladıkları bizimkiler, Umbridge ve ben vardık. Umbridge Harry'i sarsarken diğerleri bana bakıyordu. Umbridge:

"Bayan Black. Beni siz mi oyalamaya çalışıyordunuz yoksa?!"

"Elbette hayır profesör. Bakın büyük babam ile konuşmam lazım şimdi izin verirseniz..."

"Hayır bayan Black. Önce bay Potter ve takipçilerinin cezasını vermeliyim. Geçin kenara!

Şimdi söyle bana Potter. Kimle konuşuyordun?"

Harry inkar ettikten sonra profesör Snape geldi. Ama o da gittikten sonra Hermione bir şeyler saçmalamaya başladı. Sonunda üçü dışarı çıkarken diğerleri ile birlikte kalmıştık.

Asam cüppemin cebindeydi. Onları bu dertten sadece ben kurtarabilirdim. Gevşek gevşek ayağa kalktım. Malfoy:

"Yerine otur Black!"

"Birincisi bana emir veremezsin Malfoy. Ben tutsak değilim. Merak ediyorum acaba o silah dedikleri şey ne? Umarım senin üzerinde kullanmama izin verirler. Ama en şaşırdığım şey Umbridge'in ruh emici itirafı oldu. Cidden şaşırtıcı?"

"Kes sesini ve otur Black?"

"Bana emir veremezsin Malfoy! Eğer bu böyle devam ederse bazı şeyleri bazı birileri duymak zorunda kalır.

Şimdi acaba Potter kimle konuşuyordu? Sen kesin biliyorsundur Ron?"

"H...hayır."

"Güzel. Biliyor musun Harry ilk ek iksir dersinden döndüğünde ona benim öğretebileceğimi söylemiştim. Bu kesinlikle doğal bir yetenek istiyor. Anlayabildiğin doğuştan. Onun için özür dilerim Ron."

Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin