Merhaba canlarıım!
Yine mahcupça geldim ben. Sizleri tahminimden fazla bekletmek zorunda kaldım. Ankara'ya seyahat ettim ve maalesef bu sürede yazmaya pek fırsat bulamadım.🥲Neyse ki artık döndüm ve şarj olmuş halde hemen bölümü tamamladım. Umarım beğenirsiniz. 🌸
Yorumlarınızı eksik etmeyin emi, çokça öpüldünüz her biriniz. 💖Yaren gözlerini sıkı sıkı kapatmış halde içine düştüğü duruma sızlanırken, arkasındaki kadın bir kez daha konuştu.
"Hayrola? Elin adamının evinde ne arıyordun ki?"
İmalı ses tonu çığlık atma isteğini perçinlese de yüzüne eklediği sabırlı gülümsemeyle döndü arkasına. Telaş ederse daha fazla batırırdı. Soğukkanlı olmaya çalışarak baktı kadına.
"Yemek götürdüm Gülistan teyze. Mustafa bey yan komşumuz sonuçta. Geleneklerimizi biliyorsun..."
Gülistan hanım bilmişçe sırıttı. Geçen gün de komşusundan Yaren'in İstanbul'lu adamın arabasına bindiğini duymuştu. O anlayacağını çoktan anlamıştı! Bu kız kırk saat konuşsa da değiştiremezdi aklındaki kurtları.
"Bilmez miyim? Adetten getirmişsindir tabi."
Yaren bu gıcık ses tonundan sonra sinirle sıktı dişlerini. Olacaklar belliydi. Bu kadın daha bir saat geçmeden yayacaktı mahalleye iftiralarını. Yine de toparlamak adına ciddiyetle baktı yüzüne. Açık açık derdini anlatması en iyisiydi.
"Gülistan teyze, böyle şeylerden hoşlanmadığımı biliyorsun. Rica ediyorum kendi kendine bir çıkarımda bulunup; Mustafa beyi de, beni de zor durumda bırakma."
Orta yaşlı kadın hiç oralı olmadan elini gelişigüzel havada salladı. Ama yüzündeki o bilmiş gülümseme hâla yerli yerindeydi. O çoktan oturtmuştu taşları, konuşacak bir şeyler daha bulmuş olmasının sevincini taşıyordu şimdi.
"Ayol ne durumunda bırakacakmışım? Bir şey mi dedim sanki? Hadi işim var benim, görüşürüz."
Ardından hoplaya hoplaya geçip gitti Yaren'in yanından. Genç kız birkaç dakika kıpırdayamadı. En çok korktuğu insan tipi buydu işte. Ne laf anlatılırdı, ne de söyleyecekleri sözlerin önü arkası olurdu. Bire bin katıp mahalleye yaysaydı ne yapardı? Annesine ne der, Mustafa beyin suratına nasıl bakardı?
İsminin yabancı bir adam ismiyle anılması onun kaldırabileceği bir şey değildi.Dolmuş gözleri ile arkasına döndü. Sinirden çığlık çığlığa ağlamak istiyordu. Bu kadın ortalığı çok fena karıştıracaktı, hissediyordu. Hızlıca evine yürürken kendisini suçladı bu kez. Gitmemeliydi hiç! Yemek falan götürmemeliydi! Nasıl böyle bir hataya düşebilirdi!
Dudaklarını dişleye dişleye evine girdi ve mutfağa adımlayıp bir bardak su içti. Annesi gelene kadar son dualarını etse iyi olurdu, zira o dedikoducu kadının çoktan yalanlarını mahalleye yaymaya başladığına emindi!
***
Stres ile geçirdiği gün sonunda televizyon karşısında oturmuş meyve kesiyordu. Annesi eve geldiğinden beri kopacak bir fırtınayı beklemiş durmuştu ama ses seda çıkmamıştı Huriye hanımdan. Demek ki duymamıştı daha. Ya da gerçekten konuşmamış mıydı Gülistan teyzesi? Olabilir miydi böyle bir şey?
Dilimlediği elmayı annesine uzattıktan sonra kalktı yerinden. Bu eylem Huriye hanımın da dikkatini çekmişti.
"Sen yemiyon mu?"
Yaren annesinin konuşması ile elini kalbine götürmek istese de kendine engel olup yapmadı. Dakikalardır odada yalnızca televizyon sesi duyulduğundan irkilmişti istemsizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRÂSET
RomanceHirâset. -Koruyan, bekleyen. Onların hikayesinde de bir adam sessizce koruyacak, bir adam sessizce bekleyecek... Umutla, aşkla... Çünkü kalpten kalbe bir yol vardır, görülmez. 🍃 Mümteni kitabındaki; Yade ve Yaren'in hikayesidir. Kitaptan bağımsız...